Dün bahsettiğimiz ‘kalite’ aslında yetişmiş insan gücü ile ilgili bir sorundur. Türkiye aslında bu konuda çok şanslı ülkelerden birisidir. Zira Türkiye’de ekonomi ve finans konularında eğitim veren çok sayıda kurum vardır. Ancak Türkiye İslam ekonomisini özümsemiş, ekonominin ve temel ilkelerin (aksiyomların) künhüne vakıf, bir başka deyişle ‘kendi ilkelerine göre’ konuyu ele alabilecek düzeyde akademisyen ve bunların tartışılabileceği ortam olan kurumsal yapı bakımından henüz emekleme aşamasındadır. Zira akademik düzey de dâhil olmak üzere, hadiseye halen kapitalizmin ilkeleriyle bakılmaktadır. İslam ekonomisini kapitalizme eklemlemek fevkalade ciddi bir problemdir. Zira İslam ekonomisi modern kapitalist ekonomiye birkaç kılıf giydirerek oluşturulamaz. Böyle bir yaklaşımı ön kabul olarak ele almak gerekir.
Hatırlatmak gerekirse; yetişmiş insan gücünden kasdımız; temel islami ilkeleri özümsemiş, bununla birlikte ekonomi ve finans bilgisiyle mücehhez, konuyu akademik düzeyde ele alabilecek insan tipolojisidir. Bu konuda dünyada iyi örnekler yok değildir. Ancak İslam iktisadı denince birçoğunun aklına katılım bankaları, yani finans ayağı geldiğinden, teorinin oluşturulması gecikmektedir. Zira finans kısmı konunun parasal yani cazip yanını oluşturmaktadır ki, bu konuda çalışan akademisyenlerin muzdarip olduğu şey, iktisat alanında çalışmak isteyen öğrenci sayısındaki azlıktır.
Halen Türkiye’de katılım bankaları çalışanları dahi çalışma prensiplerini büyük oranda meslek içerisinde öğrenebilmekte, bu da okullu değil ‘alaylı’ düzeyinde sonuç vermektedir. Türkiye’de konu ile ilgili lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyinde mütevazi de olsa adımların atılmış olması ileriye dönük olarak ümitleri yeşertmektedir. Ancak konu ile ilgili profesyonel akademik kurumlar hala batıda eğitim vermektedir. Bu konuda katılım bankaları ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin de elini taşın altına koyması gerekmektedir. Aslında bunlar hiç yok da değildir. Bazı katılım bankaları finansman desteği vererek personelinin yüksek lisans ve doktora yapmalarını teşvik etmektedir. Bu katkının hizmet içi eğitimi aşacak şekilde enstitü veya benzeri bir kurum oluşturulmasına öncelik etmesi katılım bankaları için önemli bir görev olarak gözükmektedir.