Dr. İlhami PEKTAŞ

Dr. İlhami PEKTAŞ

YERLİ VE MİLLİ OLMAK

Bir şeyin “yerli ve millî” olabilmesi için milletin içinden doğmuş ve milletçe benimsenmiş olması gerekir. Milli olmak, milli kimlikle mümkündür: “Millî kimlik”; milli bakış, milli algılayış, duyuş, düşünüş, algılayış ve milli yaşayış gibi ortak değerleri paylaşan; ortak tarihe, kültüre, vatana, dine, dile, adet, gelenek ve göreneklere sahip asırlar içinde oluşmuş millî bağların bütünüdür.

İşte bu anlayışla milletin içinden oluşmuş milli marşımız bunun en güzel örneğidir.

Yerli ve milli olmak niçin önemlidir?

Çünkü Yerli ve Milli olmak bir bağımsızlık sembolüdür. Yerli ve Milli olmak bir toplumun ortak özelliğidir. Yerli ve Milli olmak bir ulusal güçtür. Yerli ve Milli olmak bir iradedir.

Yerli ve milli olmak ancak Milli ruh ile sağlanabilir.

Yerli ve Milli olmak kendin olmak, kendini bilmek, kendin kalabilmektir. İçinde doğup büyüdüğün halka, topluma, millete ve onun değerlerine sahip çıkmak onları korumak ve kollamaktır.

Yerli ve milli olmak dış güçlerin oyunlarına gelmemek, tuzaklarına düşmemek, ülkenin menfaatini hiçbir zalim güç karşısında eğilmeden, başı dik ve onurlu bir şekilde savunmaktır.

Yerli ve Milli olmak eğitimde, sağlıkta, enerjide, savunmada, tarımda, sanayide ve ARGE’de üretken olmak, yenilikçi olmak, kendi milli markalarını ortaya çıkararak önce kendi ülkende kullanmak şartıyla tüm dünyaya ihraç edebilmektir.

Şu anda ithal bağımlılığının azaltılması için sanayide “yerli ve milli üretim” zorunlu hale gelmiştir. “Türkiye, sanayide üretilen ürün çeşitliliği bakımından Avrupa’da 7. Sıradadır. Sanayi üretimimizin mali değerine baktığımızda, 2015’te 956 milyar liralık sınai üretim yapılmışken, bu miktar 2016’da yüzde 9 artarak 1 trilyon lirayı geçmiş durumdadır. Ama teknolojik seviye bakımından ürün yapımız henüz arzuladığımız seviyelerde değil. Sanayi üretimi içinde, yüksek teknoloji sınıfındaki ürünlerin payı yüzde 3,2 iken, orta-yüksek teknoloji ürün grubunun payı yüzde 24,8 ve düşük ve orta-düşük teknoloji ürün gruplarının toplamı %72. Bu nedenle ihracatımızın kg fiyatı 1.5 doları aşamıyor.

ÜRÜNÜMÜZ YERLİ Mİ YOKSA MİLLİ MARKA MI?

Milli Marka yada Türk Malı deyince ne anlıyoruz. 2 model ile açıklayabiliriz.

Birinci modelde ürün tasarımının Türkiye’de yapılmış olması dolayısıyla tüm IP ( Patent, lisans, know-how ) haklarının firmalarımıza ait olması, aynı zamanda finansal olarak da en az % 51 oranında ülkemizde üretilmesidir.

İkinci modelde tasarım yurt dışından satın alınmış olabilir, ama tüm kullanım haklarının tamamen firmalarımıza ait olması yine finansal olarak en az % 51 oranında Türkiye’de üretilmesidir. Ancak bu şekilde kendi teknolojimizi geliştirebilir ve uluslararası piyasalarda söz sahibi olabiliriz. Milli Marka yani Türk malı ürünümüzün Türkiye’de tasarlanması sebebiyle hem tasarım mühendisliği ve istihdam artışı sağlanacak hem de Teknoloji geliştirme potansiyelimiz artacaktır. Bu nedenle bu ürünlere özel tasarım desteği verilerek desteklenmelidir.

Yerli Malı deyince ne anlıyoruz.

Tasarım ve markası yabancı, üretiminin finansal olarak en az % 51’i Türkiye de üretiliyor olması halinde, ürün “YERLİ MALI” olarak kabul edilebilir. Ürünün finansal olarak % 51’den fazlası ithal ediliyor ise bu ürün bir “İTHAL ÜRÜN” dür.

Yerli Malı ürün tebliği Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanmış ve 13 Eylül 2014 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.

Milli Marka ürün geliştirmemiz, teknoloji üretme kabiliyetimizin gelişmesi ve katma değer artışı sağlanması bakımından çok önemlidir ve Milli Marka üretmenin yegane yoludur. Öncelikle markamızın yurt içinde başarılı olması halinde Dünya Markası olma şansımız artacaktır. Bu durum ülkemizin dış ticaret açığının kapatılması ve işsizliğin önlenmesi bakımından en önemli politikadır. Örnek olarak Almanya’nın Mercedes, BMW, Siemens, Bayer, Bosch, Volkswagen vs. gibi markaları, Güney Kore' nin Samsung, LG, Hyundai, Kia vs. gibi markaları kendi Milli markalarıdır ve ekonomilerini güçlü kılmaktadır. Dünya Markası olmak ve bu markayı sürdürülebilmek ancak Devlet desteği ile başarılabilir. Bu markalar iflasın eşiğine geldiğinde Devlet bunları hep desteklemiş ve iflas etmesine asla izin vermemiştir. Milli marka çıkarmak sabır işidir, kendi sanayicimize, mühendisimize, işçimize güven ister. Milli marka üretmek için devletle beraber olmak zorundasınız, devletin koruyucu kanatlarının üzerinizde olması gerekir. Bu nedenle dünya markalarının hepsi devlet desteği rüzgarını arkalarına alarak bugünlere gelmiştir.

Eğer yabancı bir firma gelmiş senin ülkende üretim yapıyorsa örnek olarak Renault, Fiat, Toyata, Bosch, Siemens verilebilir. Bu markalar bizim için milli bir marka ürün değil, sadece yerli malıdır. Üretilen ürünün parasal olarak yüzde 51’i yerli ise o ürün yerli sayılır, yüzde 49’u yerliyse o ürün yerli değil, ithal malıdır. Yani, yüzde 51’i ithal ise, o da yerli değil, ithal malıdır.
Ülkemizde Milli markalara örnek olarak Arçelik, Vestel, Aselsan, Bozankaya, Durmazlar, vb. verilebilir.

Bugün ülkemizde duvar kağıdından kapı kilidine, asansörden yürüyen merdivenlere, armatürden, beyaz eşyaya, iklimlendirme cihazlarından, elektronik ürünlere, cep telefonundan, bilgisayara, ilaçtan, röntgen cihazı, MR ve Tomografiye, kullandığımız otomobilden hızlı trene ve uçağa kadar çok şey ithal ediliyor. Hatta bu ürünleri almak için yarış halindeyiz. Arabamı Wolswagen mi alsam Mercedes mi, Cep telefonumu Samsung mu alsam Iphone mu, Bilgisayarımı Lenovo mu alsam, IBM’ mi, Parfümümü Rebul mu alsam, Diesel mi, saatimi Casio mu alsam, Seiko yoksa Piaget mi diye olsun diye alın terimizle kazandığımız parayı yabancılara veriyoruz.

Halbuki Türk sanayisi tüm bu ürünleri yerli ve milli marka olarak üretecek güce ve teknolojiye sahiptir.

Bunun için yerel yönetimler dahil tüm kamunun ve halkımızın yerli ve milli ürünlerimize önem vermesi ve birinci öncelikle tercih etmesi gereklidir. Bugün G.Kore’ye, Japonya’ya, Almanya’ya, Fransa’ya gittiğinizde kendi ürünlerinin öncelikle halk tarafından tercih edildiğini ve kullanıldığını görürsünüz. Bu bir milli davranıştır ve ülkemizde de aynısı olmalıdır.

Kamu alımları bu süreçte yerli ve milli marka ürünlerin artması için en etkili araçlardan biridir. Kamu, tüm ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de en büyük müşteri konumundadır. Kamu alımları yoluyla yerli sanayinin desteklenmesi, tüm gelişmiş ülkelerde yapılmaktadır. Kamu her yıl yaklaşık 35 bin ihale ile mal alımı yapmaktadır. 2016’da 173 milyar liralık kamu alımı yapıldı. Yerli malı alımı, bazen doğrudan yerli malı alımının teşvik edilmesi, bazen de yerli sanayinin dahil olması şartıyla, ülkemizde Ar-Ge, inovasyon ve ileri teknoloji ürünlere destek politikaları şeklinde olabilir.

Kamu ihalelerinde yüksek teknolojiye sahip mal alımlarında, özellikle kritik bileşenleri içeren en az % 51 yerli katkının yanı sıra öncelikle sermaye bakımından güçlü ve sermaye yapısı en az % 51’i yerli ve milli olan bir sanayici firmamıza ya da birkaç sanayici firmamızın oluşturduğu milli bir ortaklık yapısına, ” Yerli üretimin geliştirilmesi, ARGE ve yenilikçiliğin teşvik edilmesi amaçlarına” uygun olarak verilmedir. Bu milli firma yada milli ortaklık yapısı gerek duyarsa teknoloji transferi sağlamak için en fazla % 49’a kadar sermayedar olabilecek yabancı bir firmayı kendisine ortak seçebilir ve konsorsiyum oluşturabilir. İhalelerde sadece yerli katkı değil aynı zamanda milli marka da hedef olmalı ve mal alım işini alan yerli ve milli firma yada ortaklık yapısı en az % 51 yerli ve milli olarak üretilecek ürünün tüm IP ( lisans, patent, know-how, vb.) haklarına da sahip olmalıdır.

Ancak yerli ve milli marka anlayışını devlet politikası haline getirebilirsek ve Milletçe kendi ürettiğimiz milli marka ürünlere sahip çıktığımız, kendi ürünlerimizi tercih ettiğimiz sürece güçlü ve tam bağımsız olabilir ve dünyanın en gelişmiş ekonomileri arasında yerimizi alabiliriz.

Önceki ve Sonraki Yazılar