Mustafa Cemal TOMAR
YAZARLIK HAYAT BOYU SÜREN BİR SEVDADIR
YAZARLIK HAYAT BOYU SÜREN BİR SEVDADIR
Yazı yazmak bir sevdadır. Bazen sevda kızdırır insanı. O sevdadan insan bir an vazgeçmek ister. Sonra döner dolaşır sevdanın peşine düşmeye devam eder.
Yazarlık bir aşktır. İnsan aşkının isteklerini büyük bir coşku ile yerine getirmeye çalışır. Aşkının gözüne girmek için her zorluğa göğüs gerer, kendini eğitir, eksiklerini giderir, aşkının hassasiyetlerini dikkate alır, eksiklerini jet hızıyla gidermeye çalışır. Tıpkı yazarlık da sevdasına aşık olan aşık gibidir. Yazısını özene büzene yazar, okuyucularının beğenisini elde etmek için azami gayret sarfeder, eksiklerini giderir, karmaşık, ulaşılması ve anlaşılması zor bilgileri toplar, halkın anlayabileceği düzeyde kaleme alır, okuyucularına sunar.
Yazarlık dert edinmektir. Toplumun tüm kesimlerinin derdini ele almaktır. Dertlilerin derdini iyi anlamak, anladıktan sonra yazıyla ortaya koymak, ilgililere duyurmak, ve çözüm yolu aramaktır. Toplumun yaralarını sarmak, en azından merhem olabilmektir. Hadis-i Şerifte belirtildiği üzere " İnsanların en hayırlısı, onlara en fazla faydası dokunandır" müjdesine sahip olmak için çaba sarf etmektir.
Yazarlık seferberliktir. Zafer sefere çıkmakla olur. Sefere çıkmak sadece düşman saldırılarına karşı vatanı korumak için elden gelen ne varsa yapma anlamına gelmez. Toplumun dolayısıyla tüm halkın, ahlâkına, değerlerine, namusuna, inançlarına içten ve dıştan saldırıya geçen görünür ve görünmez düşmanlara karşı,yazılarıyla, fikirleriyle, şiir- makaleleriyle ve romanlarıyla milleti aydınlatıp ayağa kaldırmaktır. Bu yolda kalemiyle fikirleriyle seferber olmaktır.
Yazarlık bir cesarettir; kimsenin söylemeye cesaret edemediği hakiki konuları lime lime işleyip halkın idrakine sunmaktır. Hakikat uğruna seferber olmak, bu uğurda her türlü baskıya rağmen eğilmemek, bükülmemdktir, her türlü cezayı gözönüne almaktır, toplumun sıradanlığının dışına çıkmaktır. Tarih boyunca her türlü baskıya ve zulme rağmen hakikati haykıran, susmayan nice kalemler olmuştur. Eserleriyle tarihe damgalarını vurmuşlardır.
Yazarlık olayları mekik mekik dokumaktır. Olayları ve olguları bütün baskılara rağmen en ince ayrıntılarına varıncaya kadar araştırma yapıp ortaya koymaktır. Halkın zihinlerine doğru bilgileri nakşetmektir.
Yazarlık, bir duygudur. Halkla beraber ağlaşmaktır, gülmektir, ağlamaktır. Savaş meydanlarındaki kahramanlıkları yazmaktır, düğünlerdeki coşkuyu anlatmaktır, vatan şehitlerinin acısını paylaşmak, kalemiyle ağıtlar yakmaktır. Çiftçinin-bekçinin- işçinin- çobanın- zorluklarını ve ezilmişliklerini idrak edip yazısına taşımaktır.
. Yazarlık bir sanattır. Bir heykeltıraş nasıl ki ; mermeri-taşı- ağacı büyük bir sabır ve ustalıkla işleyip muhteşem eserler ortaya koyuyorsa yazar da aynen öyledir, öyle olmalıdır. Her cümlesine yerleştireceği kelimeyi ölçmeden biçmeden o kelimeyi oraya koymaz. Tam bir sarraf gibi sarraf terazisine, kelime ve cümleleri tartarak yazısına koyar. Eksikleri tamamlar, fazlalıkları atar. Dil bilgisinin kurallarına trafik kuralları hassasiyetine duyulan hasasiyeten daha fazla hassasiyet duyar. Küçük bir işaret ya da hata yazının bütünlüğünü alabore edebilir.
Yazarlık bir inceliktir; kimsenin farkedemediğini farkedebilmek, farkındalık oluşturmaktır. Olayların ön ve arka plânını sezmektir. Olaylar arasında bağlantı kurabilmektir. Geşmişle halihazırdaki durumu harmanlayabilmektir, gelecekte ne gibi sonuçlar ortaya çıkabileceğini ortaya koymaktır. Halkın nabzını objektif bir şekilde tutabilmektir. Diğer meslektaşlarla koordineli çalışabilmektir. Konu ile ilgili görüş ve düşüncelere değer vermek, dinlemek ve yararlanmaktır. Asla "ben bilirim" havasında olmamaktır.
Yazarlık cevheri mücevhere dönüştürmektir. Altın-gümüş gibi maddeler atölyelerde usta eller tarafından işlenip mücevhere dönüştürüldüğü gibi yazar da kelime ve cümleleri büyük bir ustalıkla işleyerek şahesere dönüştürmektedir. Tarihe damgasını vuran eserler buna örnektir.
Hulâsa yazarlık zorludur, sabırdır, dertlenmektir, tercüman olmaktır, cesarettir, zorluklarla mücadele etmektir, objektif olmaktır...Dolayısıyla herkes yazar ama "yazar" olamaz. Günümüzde yazan çok lâkin genel ilkelere uyulmadığında yazarlık olmuyor. Siyasi konjoktüre göre yazılan yazıları düşünelim. Gerçeği yansır mı? Hayır. Hiç bir etki altında kalmadan vijdanının sesini duyarak yazabiliyor musun? O zaman başımın üzerinde yerin var demektir.
Yazarlığın belli başlı özelliklerini kısaca vurgulamaya çalıştım. Yazıyı okuyan kardeşlerimizden ricam, kısa da olsa konu ile ilgili görüş ve düşüncelerini yorumlar bölümüne yazarlarsa istifade ederiz. Hâk Teâlâ hepinizden razı olsun. Selâmette kalınız
25.04.2924