Mustafa Cemal TOMAR
VAH! VAH! BENİM GENÇLİĞİM
VAH! VAH! BENİM GENÇLİĞİM
Bir ülkenin iyi yönetildiğini anlamak için gemçliğine bakmamız yeterlidir. Gençlik, milli-manevi değerlere bağlı mı, vatanını, milletini, bayrağını, dinini seviyor mu, tahsili sırasında çağın gereklerine uygun eğitim alıyor mu, sonuçta gençliğe iş imkânı sağlanabiliyor mu, buna bakmamız lâzım. Zira gençlik! bizim geleceğimizin teminatıdır.
Bizim ülkede yukarda kısaca vurgulamaya çalıştığım değerlerin hiç birisi yok maalesef! Koskoca gençliğimiz heba ediliyor, israf ediliyor, en büyük israf gençliği israf etmektir. Telâfisi mümkün değildir.
12 sene zorunlu olarak bir eğitime tabi tuttuk gençliği, üniersite sayısını da 70' den 170'e çıkardık. Nüfusumuzun 1/8'i yani 8 milyonu üniversitede okuyor. Geri kalmış , ihracatı bizden altı kat daha fazla olan ve bizi kıskanan Almanya'da 1.8 milyonu, üniversitede okuyor. Biz mezun ettiğimiz öğretmen- mühendis-avukat-işletmeci-iktisatçı...vs. bunların ancak 1/100'ü mesleğine uygun doyurucu maaşla iş bulabiliyor. Geri kalanları kaldırıp sokağa atıyoruz, sahip çıkmıyoruz. Devletimiz de özel sektör de sahip çıkmıyor.
Üniversite diplomasını büyük bir tören esnasında rektörün elinden almış, ben de artık üniversite mezunu oldum, mühendisim, öğretmenim, diyebilen bu gençlik maalesef! sonunda "sen de işsizlik ordusuna katıl" diyoruz, iş yok, aş yok. Memleketimizde 2.000.000'a yakın diplomalı işsiz gencimiz var. Nüfus artışımız ilk defa Avrupa ortalamasının altına düşmüş. Çünkü evlenme yaş ortalaması 29.5'e yükselmiş. Ülkemizde yaşayan mültecilerin evlenme yaş ortalaması sadece 15'dir. 29 yaşına gelen Suriyeli bir kadın ortalama 6 çocuk doğuruyor. Bizde ise yeni evleniyorlar.
Ülkemizi yıllardan beri yönetenlere açık destek veren kardeşlerimizin evlâtları öyle ya da böyle istihdam ediliyor. Bundan da mutlu oluyorlar. Bu mutluluk yönetime karşı olan bağlılıklarını sağlıyor.
Diğer taraftan aynen senin evlâtların gibi milyonlarca diplomalı gençlik var. Sokağa atılmış, işsiz, utana utana baba parası yiyor, evlenemiyor, yuva kuramıyor, yıllardan beri sevgilisine kavuşamıyor, soranlara mesleğini söyleyemiyor bu durum sizi hiç üzmüyor mu?
Milyonlarca gençliğimiz umutları yok olmuş, karamsar bir dünyaya saplanmış, gelecek hususunda hayal kuramaz olmuş, ülkesine ve milletine güveni kalmamış, daha hayatlarının baharında düşünmekten kafasında saç kalmamış, umutsuz, bitkin, heyecansız vaziyettedir. Bu durumdan hiç üzüntü duymuyorsan sende kusura bakma vijdan kalmamış demektir.
Empati kuralım şimdi. 4 yıllık üniversiteyi iyi bir derece ile bitirdiniz. Bir kaç sene KPSS sınavına hazırlandınız. Yüksek puan da aldınız. Siyasi iktidarın oluşturduğu komisyonun önüne geldiniz ve sizi, o komisyon düşük puan vererek eledi. Üstelik sizin hakkınızı sizden alıp kendi yandaşlarına verdiklerini öğrendiniz. Bu durumu da kendi adamlarına bir "cihad bir kahramanlık" olarak anlattıklarını düşünün. Kendinizi nasıl hissedersiniz? Bana göre bu duruma reva görülenleri öldürsen daha iyidir. Arkadaş! Bu derece haksızlık, zulüm olabilir mi? O gençliğe nasıl da kıyıyorsunuz? Alın teri, göz nuru, yıllarca emek verip kazandığı ekmeği "benden değildir" diyerek elinden almak ne vahim bir durumdur. A-B-C partilisine oy verenler hep Allah Teâlâ'nın kullarıdır. Kimin cennetlik kimin cehennemlik olduğunu siz tayin edemezsiniz. Allah Teâlâ'nın rızık verdiklerinin rızkını kesemezsiniz, doğrusu kendinize ve gençliğe yazık ediyorsunuz.
Bir proje dahilinde gençliğimiz göz göre göre elden gidiyor. Mutsuz, umutsuz, hayal kuramayan, 25 yaşına gelmiş üniversite mezunu Paşalarım; cebinde harçlık yok; utana sıkıla çay parası için yaşlıca olan babasına "Babacığım! cebinde bozuk para var mı?" diye soracak kadar onurları zedelenmiş bir gençlik. Genç makine mühendisi, öğretmen, veteriner vs. asgari ücretle dahi iş bulamaz hale gelmiş durumda. Sabahlara kadar internete, akşama kadar da uykuya dalmış bir gençlikle karşı karşıya kalmış durumdayız. Maneviyattan uzak, hayatın ne olduğunu bilmeyen, hayatın acı gerçekleriyle yüzleşmeyen, plân-program yapamayan, toplumda asalak yaşayan bir gençlik yetiştirdik.
Büyüğüne saygısı olmayan, küçüğünü ezip geçen, ahlâk kurallarından yoksun bir gençlik. İbadete saygı duymayan, islâma değil de "deizme" iman etmiş bir gençlik!
Anne babasının sırtından geçinmeyi şiar edinen, emeğin değerini bilmeyen, "yok" kavramına alışmayan, isteklerini yerine getirmedikçe isyan eden, evvelinde yapılan iyilikleri hatır saymayan, ibadetten uzak...bir gençlikle karşı karşıyayız.
Esrar, eroin...gibi içeceklerin müptelâsı olan, üretmeden tüketime alıştırılan, sanal kumarcılığa özendirilen, helâl-haram sınırının ne olduğunu bilmeyen, gerçek hayatı sanal alemin içinde arayan, aile, akraba, komşu ilişkisinden kabersiz bir nesil yetiştiriyoruz maalesef!!!
Bu gençlik başta bizim, arkasından yıllarca milli ve manevi değerlerimize önem verdiğini zannettiğimiz ve el üstünde tuttuğumuz mevcut iktidarımızın eseridir. Dört bir taraftan düşmanlarla kuşatıldığımızı biliyorduk. Lâkin içimizden bu denli milli ve manevi yönden bu derece istilâ edildiğimizi halâ arkedemeyenlerimiz vardır. Bunlar çoğunluktadır.
Bu ve benzeri konularda yazılacak çok şey vardır. Gaflet uykusundan bir an önce uyan! Ey! Müslüman. Dikkat et, yarın çok geç olabilir aman! İmtihandayız her an. Selam ve Dua ile...
31.01.2024
Başmuallimin
Kaleminden