Rasim DUMAN
"UZAY'DA İZİ OLMAYANIN, DÜNYA'DA SÖZÜ OLMAZ"
Kıymetli dostlarım, bu güzel sözü ilk defâ bir sene kadar önce, TUA (TÜRKİYE UZAY AJANSI)'nın cevvâl ve gayretli başkanı muhterem Prof.Dr. Serdar Hüseyin Yıldırım'dan işittim. Bugün ise, yine çok cevvâl ve çok gayretli ve Hükümetimiz'in "parlayan yıldızlarından" Ulaştırma Bakanımız muhterem Adil Karaismailoğlu'dan, biraz değiştirilmiş hâli ile duydum. O da diyor ki : "Uzay'da izi olmayanın, Dünya'da gücü olmaz."
Rabbimiz'e çok şükürler olsun ki, başımızda böyle "Milletin istikbâlinin hesaplarını ve planlarını yapan, teknolojiye vâkıf, ferâset ve gayret sâhibi ve cesur" insanlar var.
Tabiî en başta, bu müthiş orkestra'nın Şef'i ; yani Cumhurbaşkanımız / Reisimiz var.. Enstrümanların en iyi sesleri vermeleri ve sâzendelerin de onları en mükemmel şekilde kullanmaları elbette ki çok mühim..., amma, bu muazzam orkestrayı, mükemmel bir uyum/âhenk ile sevk ve idâre etmek daha mühim.
Aksi hâlde, her enstrümandan ayrı ses çıkar, "konser" verilmek istenirken, insanlar "kanser" edilirler... Bizdeki muhalefetin, "güçlendirilmiş parlamenter sistem" dedikleri şey de, tam olarak budur işte ; her kafadan, ayrı ses... 60'lı yıllardan sonra, neredeyse 40 senemiz böyle hebâ edildi...!
Kıymetli dostlarım, "fezâ'da peyk'lerimizin bulunması gerektiğini ve bunu yapacağımızı", ben ilk defâ, merhûm şehid Cumhurbaşkanımız Turgut Özal'dan duymuştum. O zamanlar peyk imâl etmek ve bunu fezâ'ya göndermek, bana "çok uzak bir hayâl" olarak görünmüştü. Fakat, Turgut Özal'ın, böyle "çok büyük bir iş"ten bâhsetmesi bile, ona olan hayranlık ve muhâbbetimi ve hürmetimi artırmıştı. İşte bir Devlet Adamı'nın "bâsîreti" (ileri/uzak görüşlülüğü) denilen şey, budur.. Bu kıymetli insanın döneminde fezâ'ya peyk gönderdik mi, bilmiyorum amma, böyle bir fikrin, Devlet katında ortaya atılması ve efkâr-ı umûmiye (kamuoyu) nezdinde gayet müsbet mâkes bulması bile, büyük bir kazanç idi.. İnsanlarımız artık fezâ ve peyk (uzay ve uydu) mefhûmları hakkında az-çok bilgi ve alâka sahibi olmuşlardı.
Kıymetli dostlarım, bugün (19 Aralık 2021) sabah 06.58'de uzaya gönderdiğimiz TÜRKSAT 5B, 5. Nesil ve 5. haberleşme uydumuz oluyor. Uzayda ayrıca 3 tane de "gözlem" uydumuz var ; böylece toplam uydu sayımız 8 oluyor.
Uzmanların ifâdelerine göre bu uydumuz hakikaten "olağanüstü" özelliklere sahip. Meselâ, mevcut haberleşme ve bilgi aktarımı kapasitemizi ve hızımızı 15 kat artıracak, uydu ömrü 35 sene olacak. Uydumuz, internet hızını artırdığı gibi, internetin çekmediği yerlerde, bütün gemilere, uçaklara ve yerde bulunanlara bu hizmeti sağlayacak.
Bu uydumuzun kapsama alanı hakikaten çok geniş ; Balkanlar'dan Kafkaslar'a, Basra Körfezi'ne, Kızıldeniz'e, Bütün Kuzey Afrika'ya ve hatta Güney Afrika'ya kadar ihâta ediyor.
Kıymetli dostlarım, bu uydumuzun fezâya gönderilmesinden önce, bir sıkıntı çıkması ihtimâlinden dolayı çok büyük bir gerilim yaşadım. Acaba uydumuzun veya fırlatıcı roketin başına birşey gelir mi, acaba son anda fırlatma işini iptâl ederler mi, veya fırlatılıştan sonra bir sıkıntı çıkar mı...? falan diye... Fırlatlıştan 35 dakika sonrasına kadar da, bu heyecân/stres devam etti. Ne zaman ki uydumuz roket'ten ayrılıp müstâkilen kendi yolculuğuna başladı, işte o zaman dünyalar benim oldu, elhâmdülillâh.
Fırlatma işinin muvaffakıyetle neticelenmesinden sonra, Cumhurbaşkanımız Elon Mask'a ve SpaceX çalışanlarına bir teşekkür mesajı yayınladı. Cumhurbaşkanımız'ın bu mesajında, "Uydumuzun uzaya gönderilmesine mâni olmaya çalışan lobilere râğmen, onları dinlemeyen ve işini başarıyla yapan Elon Mask'a teşekkür etmesi" son derece dikkat çekici idi.. Demek ki, bizim uzayda olmamızdan dolayı çok ciddî rahatsızlık hissedenler var ve bunlar, Elon Mask'ı bile tesir altına almaya çalışmışlar...
Kıymetli dostlarım, son birkaç senedir Cumhurbaşkanımız'ın Elon Mask ile samimî ve sık görüşüyor olmasının, "bir sebebi" olduğunu, bugün çok daha iyi anlıyoruz. Cumhurbaşkanımız, Elon Mask'ın "kalbini kazanmış"... Bu, Cumhurbaşkanımız'ın "şâhsî diplomasi"deki başarısını da isbât eden, mükemmel bir misâldir. Cumhurbaşkanımız'ın, böyle "şâhsî dostluk" tesis ettiği birçok devlet adamı, sanatçı, sporcu, ilim insanı...olduğunu ve bu dostlukların, Devletimiz'in menfâatleri için son derece güzel ve isâbetli bir şekilde kullanıldığını biliyoruz. Bu işi, Cennetmekân Sultanımız Padişahımız merhûm 2. Abdülhâmid Han ve merhûm şehid 8. Cumhurbaşkanımız Turgut Özal da "mükemmel" bir şekilde yaparlardı.
Şimdi sırada TÜRKSAT 6A ve 6B'ler var, kıymetli dostlarım. Bu uydularımız, TÜBİTAK - TUSAŞ - ASELSAN - ROKETSAN işbirliği ile yapılacaklar ve tasarımlarından imâlâtlarına kadar % 100 yerli ve millî olacaklar ve 2023'te uzaya gönderilecekler.
Kıymetli dostlarım, uzaydaki 5 haberleşme ve 3 gözetleme uydumuz, Devletimizin savunmasında, haberleşme kapasitemizde, kesintisiz ve hızlı bilgi aktarımında hayatî ehemmiyeti haiz oldukları gibi, önümüzdeki birkaç sene içinde 1 Trilyon Dolar'a ulaşacağı tahmin edilen "Uzay Pazarı"ndan, bizim de hissemizi almamıza imkân sağlayacaktır. Meselâ ABD, AB, Rusya, Çin ve Japonya'nın 2019'da sadece "Konum Bilgileri Hizmeti"nden elde ettikleri kazanç, 340 Milyar Dolar'dır. Biz bu rakamın sadece % 10'una sahip olsak, 34 Milyar Dolar eder ki, bu bile muazzam bir miktar.. Bu para ile biz uzaya daha yüzlerce uydu göndeririz..
Biz uzayda yerimizi iyice sağlamlaştırdığımız ve ihtiyaç hissedilen hizmetleri vermeye başladığımız zaman, Dünya devletlerinin çoğunun bize teveccüh göstermesi, hiç te sürpriz olmayacak ve diger "hizmet sağlayıcılar" artık "soygunlarına" devam edemeyecekler inşallah.
.........
Kıymetli dostlarım, yerli ve millî rûh ve şûuru hâiz olan herkesin, adetâ bir bayram havası ve büyük iftihâr hisleri içinde olduğu şu günde, bizdeki muhalefet partilerinden "ne bir ses, ne de bir nefes"...
Aslında bu "bayram" onları son derece rahatsız ediyor, zirâ onlar "TÜRKİYE'nin ve Milletin hayrına olacak her şeye karşı" olarak "programlanmışlar".. (CHP, İP ve HDP'den bâhsediyorum)
Amma, kendi seçmen tabanlarının büyük bir kısmı bile, Hükümetimiz'in ve Reisimiz'in bu "Uzay Programı'nı ve Uydu Atakları'nı" desteklediği için, ortaya çıkıp ta "ne gerek var uzay'a, ne gerek var uydu'ya ?!" diyemiyorlar...
Amma, bu "bayram"a sessiz kalmaları bile, onların maskelerini düşürmeye yetiyor ve "güdümlü / gayrımillî suratlarını" bir defa daha görüyoruz !
Bu habis suratları ve kararmış/karanlık rûhları, Milletimizin ferâsetine havâle ediyorum !
.............
Kıymetli dostlarım, tasavvûftaki "can'ın hep cânân'dan bâhsetmeyi arzu etmesi" gibi, ben de hep böyle uzay'dan, uydulardan, füzelerden, uçaklardan, gemilerden, tanklardan, toplardan, savunma sanayimizden, mazlum ve mağdur milletler/devletler ile münâsebetlerimizden ve onlarla yapılan anlaşmalardan...bâhsetmeyi ve güzel gelişmelerden hissettiğim mutluluğu sizlerle paylaşmayı çok arzu ediyorum amma, yazılar uzun olduğu zaman, "okunmaz" hâle geliyor, bu sefer de "maksat hâsıl olmuyor"... Zaten, böyle uzun yazılar yazmaya, benim de fazla zamanım olmuyor.. Ancak, hafta sonlarında imkân bulabiliyorum.
.....
.........
Bu mürüvvetleri bizlere nasip eden Cenâb-ı ALLAH(C.C.)'a sonsuz hâmd, senâ ve şükürler ediyorum.
Bu mürüvvetlere vesile olan, başta baştâcımız Cumhurbaşkanımız olmak üzere, bütün Devlet Erkânımıza, bürokratlarımıza, mühendislerimize, memurlarımıza, işçilerimize, güvenlik görevlilerimize ve bu muhteşem çorba'da tuz'u olan başka her kim var ise hepsine, en kalbî hürmet, muhâbbet, şükrân, minnet, tebrik, teşekkür, takdir, dua ve selâmlarımı sunuyor, bu güzel eserlerin ve hizmetlerin Devletimize ve Milletimize hayırlı olmasını niyâz ediyorum.
DURMAK YOK, YOLA DEVAM...