Prof. Dr. Salih ŞİMŞEK
USTA İLE SOHBET: CENNET'E GİTMEK
USTA İLE SOHBET: CENNET’E GİTMEK
- Usta be!
- Efendim?
- Geçen gün arkadaşlarla otururken ortaya dalgınca bir lâf attım…
- Eeee?
- Her kafadan bir ses çıktı.
- Mesela?
- Kendi kendime konuşuyormuş gibi şöyle dedim: Var ya... İmkânın olacak, imkân verilecek, şimdi kalkıp gideceksin Cennet'e... Bir daha da dönmeyeceksin şu âleme...
- Eeeeee?
- Millet sanki bunu bekliyormuş gibi konuştular da konuştular…
- Ne dediler?
- Bak. Söylüyorum:
* Lütfen beni de götürün yanınızda sana refakatçi olurum.
* Inşallah…
* Ne imkânı? İmkân var efendi. Cennet bedava her şey kişinin kendine bağlı Cennet’i isterse Cennet için çalışır, Rabb’im nasip eder inşallah… Çok çalışmak lazım…
* Biz de niyetlensek bari…
* Belki de ‘Yetersiz Bakiye’ diyecek…
* İmkân olunmuş, imkân da verilmiş, kalkıp gitmek işte kadar kolay değil… Rabb’im de nasip etmiş, bizimki bu nasipten ne kadar alabilme meselesi…
* Acele etme. Sırayla bu iş, sıran geldiğinde çağrılacaksın...
* Hocam bir büyüğümüz şöyle diyor: Cennet ucuz değil, Cehennem lüzumsuz değil… İnşallah hepimiz salih kullardan oluruz ve orada yine görüşürüz.
* Seni uyanık seniiiii... Cennet’e girip de çıkan olur mu?
* Hani, mesela dedim...
* Orada o iş öyle olmuyor.
* Bizler zaten, yalnızca duyum ile özendiğimiz, bilmediğimiz hayatlar yaşama arzu ve hevesinden cennetten uzak kalıyoruz. Belki de...
* Cennet’e gitmek bedava… Cehennem’e gitmek parayla… İnsanlar ikincisini tercih ediyor. Hayret!
* O kadar kolay olsaydı, politikacılar sorunlardan kurtulmak için, Cennet’e tatile giderdi.
* Cennetlik olmanız dileğiyle, Allah'a emanet olunuz.
* Benim de başkasına tahammülüm yoktur. İlla Cennet illâ Cennet…
* Valla ne de gözel olur be… Allah göstersin.
* İyi de… Bedava bilet mi buldun?
* Dua et, ibadet et… İnşallah istediğin olur
* Güle güle git…
* Kim bilir. İnşallah belki de hep beraber gideriz.
* Aceleniz ne? Bu âlemde daha işimiz var Cennet’e tüymene müsaade yok. Önce bu dünyada işlerimizi bi hal edelim
* Öyle mübarek bir yere gittikten sonra geriye dönüşün ne gereği var?
* Aferin. Hayal kurdun mu böyle olacak. Öte yandan, kaldı ki, olmayacak şey de değil.
* Aslında bir hakikati dersiniz böyle demekle. Bu dünya insanı küstürüp bezdiriyor. O tarafı şiddet ve iştiyakla istetiyor bu garip âlem...
* Hayır, hayır… Sen Cennet’te de rahat durmazsın devamlı gezersin.
* Var ya… Çok güzelsin be dost…
* Erken gidersen Araf’ta kalırsın ne istediğin yere gidersin nede geri dünyaya dönersin, tıpkı Kenan Işık gibi…
* Gücün varsa bana da bir himmet eyle, kölen olurum, orada ki hizmetin ban ait…
* Olur inşallah. Sen iste! Rabb’imin merhameti gazabını geçmiştir.
* Dost be! Ne olur gidince Cennet’e oradan bizi de an! Seslen belki o zaman Allah bize de nasip eder Cenneti.
* Sevgili Dost! Beni de götür, ayak bağı olmam, arkama da bakmam, yarım-yamalak işler varsa da, vız gelir-tırıs gider, gayet samimiyim, fâni dünyaya bu kadar ömür yeter! Tamam mı? Hazırım ben! Sen de hazır isen, caminin önünde buluşalım... 'Evet !' diyorsun! Allah kabul etsin!
- Tamam, tamam… Mesela anlaşıldı. Sen en iyisi, gelecek toplantınızda “Cehennem’e gitmek isteyenleri” konu et. Bakalım neler çıkacak?