Prof. Dr. Salih ŞİMŞEK

Prof. Dr. Salih ŞİMŞEK

Sükûtun Renklerinden

Zorunluluk olmadan iç bir şey ortaya çıkmaz...

 

Siyaset dilinin kemiği yoktur! Boşuna aramayın!

 

Her canlı aslında bir göçebedir ve her gün biraz daha gitmektedir sonlarına doğru...

 

Bazen bazı duyguları anlatmak için argodan başka çare kalmaz! Meselâ, yani dedim...

 

Derler ki: bir yerde yumurtlayan tavuklar olduğu sürece, yumurtaları toplayacak çok kişi bulunacaktır.

 

Hiç kimsenin, ‘arkamdan gelen yok’ diye, haklı olduğuna inandığı mücadeleden vazgeçmeye hakkı yoktur.

 

Ne garip! Herkes zannediyor ki, şu garip âlemde, herkes her şeyden haberdar... Hâlbuki kendilerini kandırıyorlar.

 

Ortak bir 'ahlak' kavramı olmayınca, herkesin kendine göre bir ahlak oluşuyor. Sorarsanız eğer, hayat kadınları da 'ahlaksız' değildir.

 

Yetkili bir mevki makamda iken arkasından bir ordu ile dolaşanlar, mevki makam gittikten sonra kalan hayatlarını tek başlarına yaşarlar.

 

Eskiden 'talim-terbiye' diye bir kavramımız vardı içleri doluydu. Sonra bunları 'öğretim-eğitim' haline çevirip içlerini de boşalttılar...

 

Birilerine olan kinlerini dinlerinin önüne alarak, "Abdulhamid'i Tahttan İndirdik' diyen Müslümanların (!), akidelerini bir daha gözden geçirmeleri gerekir.

 

Beyinsiz olanların ya da beynini kiraya verenlerin hiç bir sorumlulukları yoktur. Kararlarını onlar adına başkaları verir ve onlar sadece güdülürler.

 

Beğenseniz de beğenemeseniz de; inansanız da inanmasınız da dünya dönüyor! Dönen dünyanın her yerinde bir şekilde hayatlar hayat buluyor.

 

İsrail dışında yaşayan Yahudilerin genel prensipleri: 'Yahudi' olduğunu hiç bir zaman söylemeyeceksin, ama  'Yahudi' olduğunu hiç bir zaman unutmayacaksın!

 

Hani demem o ki; bir iş, eylem, kurum veya kuruluşu beğenmeyebiliriz... Daha iyisi yoksa veya yapamıyorsak, onu buluncaya kadar beğenmediğiniz kötüyü de desteklemek zorunda kalırsınız...

 

Fikrini anlatamayanlar veya yanlış fikir sahibi olanlar, ancak söverek ve küfrederek dertlerini anlattıklarını sanırlar. Yanıldıklarının ve itibar kaybettiklerinin farkında bile olmazlar!

 

Akademik unvanlar, insanlara karşı kullanılmak için değildir. Onlar resmi işlerde kullanmak içindir. İnsanlara bir üstünlük sağlama aracı hiç değildirler... Askeriyedeki sistemin yürümesindeki rütbeler gibi...

 

Nankörlük’, ‘kadir-kıymet bilmezlik’, ‘iş görülünceye kadar iyi olmak’ ve ‘köprüyü geçinceye kadar ayıya dayı demek’, hukuka ve mevzuata aykırı değildir; ama ahlâka aykırıdır.

 

Aklınızı birine veya birilerine kiraya vermiş iseniz, kafa taşımanıza, beyninizin olmasına, hislerinizin bulunmasına veya kısaca insan olmanıza gerek yoktur. Sadece robot olursunuz… O da fena değildir her halde şu teknoloji çağında…

 

Uzun sözün kısası:

Sahi sükûtun rengi ne renkti?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.