Mustafa Cemal TOMAR
SOFRA KURANLAR, SOFRAYA OTURANLAR
SOFRA KURANLAR, SOFRAYA OTURANLAR
Bir kaç gün önce edebiyatçı yazar Selim EROĞLU ( Samsun-Tülay Başaran Anadolu Lisesi'nde Edebiyet Öğr.) Hocamla okul çıkışı bir çay behçesinde sohbet etmek üzere bir araya geldik. Çay içmek malumunuz bir bahanedir. Esas olan sohbettir. Hele oturup konuştuğunuz kişi, edebiyatı hayatına ve sözlerine taşıdıysa, siz de edebe ve edepli sözlere, manalı cümlelere meraklıysanız o sohbetin tadına doyum olmaz. Selim Hocamda, tadına doyum olmayan böyle bir sohbeti yakalıyorum. Onu konuşturmak; nerede, neyi, nasıl ifade edecğine merak salarım, pür dikkat dinlerim. Kıssalarında hisse çıkarırım.
Sohbetimiz esnasında sofra kelimesi geçti. Üstad sofra değince iki şey akla gelir dedi. 1. Sofra kuranlar 2. Sofraya oturanlar. Bu iki kavram çok dikkat çekti. Her biri bir konu başlığı olur aslında. Biliyorsun "Sofra" isminde Kur'an'ı Kerim'de sure ismi de vardır dedi.Ben doğrusu Hocamdan hissemi aldım. Yazmaya başlıyorum:
Sofra kelimesinin önemine binaen Kur'an'ı Kerim'in 5. Suresi Maide Suresi'dir. Hak Teâlâ Maide Suresi'nde; 114 - Meryemoğlu İsa da: "Allah'ım, Rabbımız, bizim üzerimize gökten bir sofra indir ki, bizim için, önce ve sonra gelenlerimiz için bir bayram ve senden bir mucize olsun. Bizi rızıklandır, sen rızık verenlerin en hayırlısısın!" dedi. Buyurmaktadır. Sofra deyince nu ayet-i Kerime aklıma geldi. Ayrıca İnsan Suresi'nde Cenab-ı Hak; 8 - Düşküne, yetime ve esire seve seve yemek yedirirler.
9 - "Size sırf Allah rızası için yemek yediriyoruz. Sizden ne bir karşılık, ne de bir teşekkür bekliyoruz." Buyurmaktadır.
Burada şüphesiz karşılık beklemeden sofra kuranlar, sofraya oturanlardan daha hayırlıdır. Veren el, alan elden üstündür. "El yedul ulya minel yedis suflâ" Hadis-i şerifi hatırlatmak isterim.
Karşılıksız yemek yedirenler, hayr-u hasenat yapanlar muhataplarından " ücret-teşekkür" beklemezler. Sırf Allah Teâlâ'nın rızasına nail olmak için çalışırlar.
Ayet-i Kerime ve Hadisi Şerif'in ışığında sofra kuramları ve sofraya oturanları şu şekilde kategorize edeciliriz.
1- İnsan Suresi 8-9. Ayet-i Kerime'lerde beyan edildiği üzere sırf Allah Teâlâ'nın rızasını elde etmek için "sofra kuranlar" vardır ki, bunlar İHLÂSLI müslümanlardır. Bu tipler azınlıktadır.
2- Bir grup insanlar vardır ki, yedirirler ve de yerler. Birilerine ikramda bulunduklarında aynı ikramı karşıdan beklerler. Yaptıkları iyiliklerin karşısında misliyle iyilik beklerler. Karşılık görmedikleri takdirde aynı kişi ya da kişilere bir daha iyilik yapmazlar. Bu tür müslümanlar KLÂSİK müslümanlardır. Müslümanların çoğunluğunj bu tipler oluştururlar.
3- Toplumda öyle tipler vardır ki yaptığı iyiliğin karşılığını muhataplarından daha çoğunu ister. Kaz gelecek yerden tavuğu esirgemeyen tiplerdir bunlar. Bunlar da MENFAATÇIDIR. Böylelerinden uzak durulmalıdır.
4- Toplumda öyle insanlar da vardır ki, onlar asla "sofra kurbanlardan", o şerefe nail olanlardan" olmazlar. Hep kurulan sofraları kollarlar, fırsat bulduklarında hemen oraya çullanırlar. Bu tiplere de "BELEŞÇİ" denir. Üstelik bu yaptıklarını menfaat sanarlar. Empati kurma yoksunudurlar. Böylelerinden nefret edilir uzak durulur.
Bir grup okumuş arkadaş, toplumu ıslah ettiklerini zannedenler mesaiden sonra buluşurlarmış. Bir bir çay ocaklarını dolaşırlarmış. Nerede kendilerine birileri çay söyleyebileceğini kestireniliyorlarsa oraya otururlarmış.
Aralarından biri;
- Çok dolaştık, ayaklarım ağırdı, artık şu çay ocağında oturalım, soluklanalım dediğinde;
Öbür arkadaşı elinden tutar.
-Ne diyorsun sen? Burada bize çay söyleyecek adam yok diyerek tepkisini ortaya koyar.
Bu tipler zararlı parazitlere benzer. Zararlı parszitler beslendiyi canlıya hiç bir faydası olmaz.
5- Toplumda NÖTR insan tipleri de vardır. Ne negatiftir, ne pozitiftir. Ne başkasına sofra kurar, ne de kendine sofra kurdurur. Ne birine çay söyler, ne de birinin çayını içer. Bu tipler, genellikle yalnızdırlar. Birileriyle gezmekten korkarlar, davetlere icabet etmezler. Sevilmezler, çevreleri yoktur, paraya taparlar, en çok korktukları şey para harcamaktır. Bu tiplere CİMRİ insanlar denir.
6- Bazı insan tipleri de vardır ki, başkalarına sofra kurar, kendine sofra asla kurdurmaz. Kendilerine faydası yok, başkalarına faydası çok. Kendine zorla bir çay söylerken başkalarına 10 çay söylemekten kaçınmazlar, hatta söylemekten haz duyarlar.
Bizim memlekette Serdar diye bir amca vardı. Kendisine ağır misafirler gelmiş. Tonya'nın en güzel lokantasına götürmüş onları. Çeşitli yiyecekler misafirlere ikram etmiş, kendisi az çorba ile yedinmiş. Bu tipler YİĞİT tiplerdir. Kendi nefislerini din kardeşleri için tercih ederler. Kur'an'ın ifadesiyle; Haşr Suresi;
9 - Ve onlardan önce o yurda yerleşen imana sarılanlar kendilerine göç edip gelenleri severler ve onlara verilenlerden ötürü göğüslerinde bir ihtiyaç duymazlar. Kendilerinin ihtiyaçları olsa dahi, onları öz canlarına tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar umduklarına erenlerdir. Buyurulmaktadır.
7- Toplumda öyle tipler de vardır ki, hem yedirir, hem de içirir. Hesap içinde değildir. Ben sofra kurdum, sen de kurmalısın demez. Yaptığı iyiliklerin hesabını yapmaz, kendisine çay ikram edene de etmeyene de kapısı açıktır. Ekmeyin fazlasını başkasına azın kendini saklar. Anadolumuzun yiğit evlâtları hep böyledir. Misafire en iyisini ikram eder, " eli çok açık" diye bu çeşit insanları tabir ederiz. Tek kelime ile bu tip insanlara CÖMERT insanlar diyoruz. Hak Teâlâ Hazretleri cömerttir, cömert kullarını sever. Cömer kullardan olmak dileğiyle, Allah Teâlâ' ya emanet olunuz. Selâm ve Dua ile...
30. 04.2024