Prof. Dr. Salih ŞİMŞEK
SEYYAR SATICININ TEZGÂHINDAN
Sosyal, askerî ve siyasî hayatta her alanda en iyi ajan, ‘ajan’ olduğunu bilmeyen ajandır.
Farkında olur musunuz bilmem… Seyahat ederken, manzara değişir, insanlar değişir, ihtiyaçlar değişir; ama bindiğiniz tren hep ileri gider.
Ülkemizdeki Kronik hasta muhaliflerin işine, hiç bir makûl ve mantıklı fikir ve görüş, 'makûl' ve ‘mantıklı’ gelmez...
Bir Yörük atasözü der ki (özür ile): Dünkü sı.tığım b.k, bugün ‘çıktığı yeri’ beğenmiyor! Şöyle etrafınıza bir bakın, bu tür yaratılar var mı?
Evet, evet... Olmuyor efendim olmuyor. Vesile ve sebep olmayınca, pirzola yerine dayak da yenmiyor, zem zem yerine, maden suyu da içilmiyor.
Ülkemizde sık sık lâfı edilen ‘istiklal savaşımızda biz yedi düvelle savaştık’ lafı hikâyedir, ‘yedi düvel’ bizim içimizdeydi, dışarda aramaya gerek yok…
'Irospı çocukları'na 'ırospı çocuğu' demeyin! Çok kızıyorlar... 'Hayat Kadını Çocukları' veya ‘onun bunun çocukları’ deyin, mutlu olurlar (özür ile).
Tecrübeli bir seyyah olarak iddia ediyorum: Evlerini bulunduğu mekândan uzaklarda tatillerini geçiren tüm tatilciler, tatilden sonra eskisinden daha yorgun olarak evlerine dönerler.
İbni Mülcem kimdir, bilir misiniz? Bilmiyorsanız araştırıp öğrenin, derim. Kıyamet kopup insanoğlu dünyayı terk etmedikçe, onun hayat sürdüğü her yerde ve her zaman o dönemin bir İbni Mülcem’i vardır.
Göreceksiniz, göreceksiniz. Herkes görecek… Sizler gördüğünüz gibi, gözü olan ancak manevi ‘körler’ de görecekler ki, gökteki güneşi karartıp, ülkemizi zindana çevirmek isteyenler, hüsrana uğrayacaklardır.
Türkiye’deki azınlık (!) Ermnilerin ve Yahdilerin ülkenin egemen kitlesi olduğu gerçeği halkımızdan bir asır boyu gizlendi. İçeride ve dışarıda yaptıkları bunca gürültü ve patırtı, saltanatlarının yıkılmakta olduğunun delilidir.
Eğer dikkatli bir gözlemci iseniz, kesinlikle görmüşsünüzdür. Hastalıklı, kronik (müzmin) muhalifler var ya… Herkesin gördüğü bulanık suya, ‘bu su bulanıktır’ derseniz, ‘hayır o billur gibi berrak’ derler. Her şeye itiraz genlerinde vardır onların…
Bugün de dün olduğu gibi, yeryüzünde sayısı net olarak bilinemeyecek sayıda insan dünya değiştirdi. Her canlının kaderidir ölmek… Ölmeyen canlı var mı? Her canlı ölümü tadacaktır. Her ölümü tadanlar, sonsuzluk diyarında, hesabını bizzat kendisi verecektir. Ne mutlu başarılı olanlara...
Ne garip! Anlamak mümkün değil… Pandemi sebebiyle Sokağa Çıkma Yasağı uygulaması boyunca sürekli yazıyorum. Yasaksız günlerde çalıştığımın çok üzerinde bir gayret ve performans göstermişim. Biraz önce ‘neler yazmışım’ diye baktım, meğer hiç bir yazı yok. Araştırdım ve gördüm ki hep su üzerine yazmışım... Allah u Ekber.
Batılılaşma, muasır medeniyet seviyesine ulaşma, demokratlaşma, çağdaşlaşma, çok partili yönetim rejimi, lâiklik, halkçılık, ilerleme ve medenileşme adına, son yüz yılda, geldiğimiz veya getirildiğimiz seviyeye bakın: Kiralık ve satılık milletvekilleri, satılık gazeteciler, ‘fonlanmış’ ve ‘honlanmış’ sivil toplum kuruluşları, militarizm, batıya ajanlık, ülkenin gerçek sahiplerine tepeden bakış ve daha neler, neler… Ne ararsan var...