Prof. Dr. Salih ŞİMŞEK
Seyyah Bir Aksakaldan
Birileri bir zamanlar demiş ki; “Her şey yolunda gidiyor gibi görünüyorsa, senin dünyadan haberin yok”. Aslında bu doğru değil… Eğer yol varsa, yolunda giden şey de vardır.
Ar ve âdaptan yoksun, manen ‘çıplak’ olup yollara düşenlere, yolların yapacakları bir şey yoktur. Bunlar, kullandıkları yolların, kendilerini menzile ulaştıracaklarını sanırlar ve yanılırlar.
İki kişinin söylediği iki cümle, tek cümle ile ifade edildiğinde, şöyle bir cümle çıkarmış ortaya: Dönemeci (virajı) olmayan yol ‘uzun’ ve düz görünse de, ‘kaza olmaz’ sanılsa da, düz yolda da sürçer insanın ayağı…
Saf ve iyi bir niyetle ‘dünyayı değiştirmek’ için yollara çıkanlar, yollardaki mola noktalarında mutasyona uğrayıp değişirlerse, onlar dünyayı değiştiremezler, ancak kendileri değişirler, fakat bunun farkında bile olmazlar.
Bernard Shaw, bir zamanlar demiş ki; ‘ eğer yürüdüğünüz yolda engel yoksa bilin ki o yol bizi bir yere ulaştıramaz’… Siz, onun öyle dediğine bakmayın, şu fâni ve garip âlemde yollar hep yol, yolcular da hep yolcudurlar…
Şu ‘ömür’ veya ‘hayat’ ya da ‘yaşam’ denilen ince uzun yolda, ölümün insanları nerede ve hangi noktada beklediği meçhuldür. Onun için en iyisi, insanoğlunun, yolun her hangi noktasında veya bir mola yerinde, onunla selamlaşmaya hazır olması gerekir…
Yolların çoklarında duraklarda ve mola yerlerinde bekleyen, ‘çok-bilmiş’ bir kısım zevat vardır ki, bunlar gelip geçene ‘it ürür kervan yürür!’ der ve orada beklemeye devam ederler. Kervanlar sürekli, mütemadiyen gelir geçerler, ama onlar aynı yerde bekleyip, durmadan aynı teraneyi terennüm ederler.
Evet, evet… o yollardır insanları kavuşturan bazen de uzaklaştıranlar. Ama onlar kendiliklerinden bir şey yapmazlar, isteyeni birleştirir isteyeni de uzaklaştırırlar. O yüzden severim, insanlara hiç ihanet etmezler. Yolların eğrisi- doğrusu da yoktur: onları yanlış veya doğru kullanan insanlar veya insancıklar vardır. Onlar da yolun kusuru değildir.
Hicret, ‘yol almak’ demektir. İnsanın içine (ruhuna) ve dışına doğru iki yönü vardır. İnsanlık tarihinin önemli kilometre taşlarından biri olan yüzyıllar önceki kutsal hicreti, insanın hem içine, hem de dışına doğru yapılan hicreti, anlamak isteyenler, karışılacakları meşakkat ve sıkıntıları dert edinmeden, uzun yolları kat etsinler.
Birleri bir zamanlar şöyle demiş: "Sınırsız bir (yol ve) yolculukta olmak isterdim. Ne gitmek için acelem olsun, ne de dönmek için nedenim...". Ben de diyorum ki: “Bunların yanında arabamda sadece Orta Asya bozkırlarında esen yellerin sesini veren, Tanrı Dağları’nın büklümlerinde koşuşan atların kişnemeleri duyuran bir müzik olsun. ‘Mihriban’ da yanından hiç eksilmesin.