Mustafa Cemal TOMAR
ŞERİAT NEDİR?
ŞERİAT NEDİR?
Cumhuriyet tarihinden bu yana, laikliğin ve demokrasi rejiminin yansımalarıyla beraber "şeriat" kelimesi ya da "şeriat yolu","şeriat nizamı" bize çok kötü gösterilmiştir. Özellikle bizlerden Avrupa'ya gidip eğitim alan ve sözde "aydın" diye bize yutturulan yazarlar, çizerler, gazeteciler, okutmanlar, öğretim görevlileri, siyasetçiler....vs. hep şeriat aleyhine çalışmışlardır. Tabi ki bunların yurt içindeki uzantıları da her yerde mevcuttur.
Öyle ki kısaca şeriat deyince, e,l kol kesme, inanmıyan insanları zorla inanmaya zorlama, başkalarının toprağını işgal edip varlıklarına el koyma, birden çok evlilik erkeğe meşru kadına yasak, kadını hor ve köle gibi kullanma, kadın erkek eşitliğini asla kabul etmeme, devlet yönetimini şeyhlere ve dervişlere teslim etme, bilime şiddetle karşı çıkma, bilimin bulgularını gavur icadı kabul edip bu icatlara meyledenleri tekfirlikle itham etme, geleneklere aşırı bağlı kalmak, kurulan tarikat önderlerine kul olma derecesinde bağlanma vaziyet ve durumlarına bize "şeriat" diye anlatmışlardır. Bu konularda çok da başarılı olmuşlardır. Özellikle bu anlatım ve temaları her vesile ile örgün ve yaygın eğitimde kullanmışlardır. Bu çalışmalarında oldukça başarılı da olmuşlardır. Onlar bu çalışmaları yaparken de yukarda söz ettiğim unsurlar da doğrusu şeriat karşıtlılara farkında olmadan zemin hazırlamışlardır.
Öyle ki;
İçimizde beş vakit namazını hiç kaçırmayan, hac farizasini yerine getiren, fırsat ve imkân buldukça umresini yapan, tespihatını çekmekte kusur etmeyen, peygamberimize selat ve selam her daim okuyan, aynı zamanda muhafazakar partilerin dışında da asla herhangi bir partiye oyunu vermeyen nice müslümanlar vardır ki; şeriat nizamından sözü açıldığında " Bu zamanda şeriat mı olur? Dünya' nın neresinde böyle bir sistem var? Biz Suriye, Sudan, İran, Pakistan, Filistin... gibi mi olalım" derler. "Dünya'nın en iyi müslümanı biziz, ne güzel laik bir düzenimiz var, isteyen istediği gibi ibadetini yapıyor, daha ne istiyorsunuz" derler. Böyle diyenlerin oranı maalesef ülkemizde çok fazla vardır. Yukardaki paragrafta bahsettiğim kesim tarafından; içimizde bir çok kişinin "algıları ve inançları" ne derece değiştiğini görüyoruz.
Dünyada bir çok ateist ülke vardır. Vicdan-bilim ve akıl üçgeninde hareket etmektedirler. Bu ülkelerin devlet yapılanmaları, adalet anlayışları, ekonomik paylaşımları, üretim biçimleri, işleri ehline vermeleri ve aklın ve bilimin gereklerini hayatlarına uyarmaları noktasında "şeriata" çok yakın bir yol izlediklerini görüyoruz. M. Akif merhum: "İşleri dinimiz gibi, dinleri yaşayışımız gibi" ifadesi manidardır. Bu itibarla şeriat bize yanlış örneklemelerle anlatılmış, yanlış tanımlamalar yapılmış, "uydurulmuş din" yıllardan beri şeriat diye millete anlatılmıştır. Gerçek manada indirilen din anlatılmamış, dolayısıyla müslüman bile "şeriata" karşı, cumhuriyet ve demokrasiye yanar hale gelmiştir.
Öyle ise şeriat nedir sorusunun cevabını beraber irdelemeye çalışalım inşallah.
Oysa ki Şeriat, Allah Teâlâ'nın Cebrail aleyhisselam vasıtasıyla peygamberimiz (sav) tebliğ ettiği yoldur; yani: Allah'tan başka hiç bir kula ve hiç bir vasıtaya kul olmamaktır, sadece Hak'tan yardım dilemek ve istemektir. (İyyake na'budu ve iyyake nesteiin). İşi, (akrabaya, yandaşa, partileye, tarikatlıya değil) ehline vermektir. (Nisa suresi Ayet:58). Kendin için istediğini başkası için de istemektir. Zerre misali israf etmemektir. ( Kuluu veşrabuu vela tusrifuu). Ülkenin kaynaklarını israf etmeyip hakaniyet ölçüleri içerisinde tüm yurttaşlara eşit olarak paylaşmaktır.
Faizle yıllardan beri bizleri sömüren iç ve dış mihraklara karşı onurlu dik duruş sergilemektir şeriat. Faizsiz bankalar kurmak, üretim yapmak isteyen insanlarımıza faizsiz para kaynağı sağlamak, üretime teşvik etmektir şeriat. Faizin, tamamiyle üretmeden başkasının sırtından geçinen şeytan canavarlarının işinden başka bir şey olmadığını ispatlayan düzeni hayata geçirmektir şeriat.
Şeriat, enflasyon canavarını yok eden, emeğin hakkını, teri kurumadan veren sistemin adıdır. Şeriatın literatüründe enflasyon diye bir kavram da olmaz. Enflasyon bir soygun düzeninin enstrümanlarından birisidir. Hangi ülkede enflasyon yüksekse orada soygunculuk çok demektir
Şeriat, her zaman bilimle hareket eder. Et tırnak misalidir. İlim de bilim de din de hep Allahın' dır. Ey cahil! Güya çağdaş ve kendini bilimci görüyorsun. Hâlâ anlamadın mı ki, Allah Teâlâ her şeye kadir olduğunu, zerreden kürreye her ne varsa Allah Teâlân' ın var ettiğini, yerde, gökte ve her ikisinin arasında her ne varsa hepsinin sahibi ve maliki olduğunu hâla idrak edemedin mi?
Öyle ise din de Allah Teâlâ'nndir, bilimin tamamı da O'nundur. Şeriat asla bilime karşı çıkmaz, şeriat aynı zamanda bilimin ta kendisidir. Zira Şeriat Ku'ran'dır. Kur'an bütün bilimlerin başlıklarını bize verir. Bütün bilgilerin anahtarını içinde barındırır. Ümmül kitaptır. Kur'an bütün bilim ve ilim kitaplarının anasıdır. Kâinatın özetidir. Yerin ve göğün sahibinin ve her ikisi arasındakinin yegane sahibi olan Allah Teâlâ'nın emaneten bize ikramda bulunduğu sayısız ni'metlerinin kullanım kılavuzuna diğer bir ifade ile şeriat denmektedir. "Şeriat" kâinat sisteminin döngüsüdür. Yerin ve göğün yerine göre büyüklüğünü ve derinliğini ifade eder. Kâfir müslüman farketmez, bilimin keşfettiği bütün bilim bilgileri şeriattır. Hak Teâlâ'nın sanatıdır. Her şeyi bilen, her şeye gücü yeten kevni ayetleridir bilimsel gerçekler. Her ayet şeriatın bir cüzüdür. Bilim ve din birbirinden ayrılamaz bir bütündür.
O halde;
Bilimi ve dini birbirinden ayırmaya çalışan laikçi kafalardır. Galip olan şüphesiz Allah'tır. Onun karşısında olanlar sonuç itibarıyla mağlup olacaklardır.
Eğer vurgulamaya çalıştığım gibi "şeriat" anlatılmış olsaydı bu derece şeriata karşı insan olmazdı. Bu arada ameli konular "şeriatın" bir cüzü olduğunu ifade edelim. İbadet ve muamelat konuları şeriat sisteminin birer parçalarıdır.
İşi ehline verelim dedik ya, bu konuları ehil olan insanlardan öğrenmeliyiz. Yoksa yanlış bilgilerle yanlış limana demirleriz. Sonuş hüsran olur o zaman.
Kısaca şeriat; ameli bakımdan bozulmayan vicdanımızın sesidir, ahlaktır, adalettir, ilim-bilimdir. Kısaca Allah Teâlâ'nın talimatlarına elçisinin rehberliğinde yerine getirmektir. Ne mutlu vicdanı bozulmayanlara, Ne mutlu gerçek şeriatın peşinde koşanlara... Selam ve Dua ile...
28.08. 2024
M. Cemal TOMAR