Prof. Dr. Salih ŞİMŞEK

Prof. Dr. Salih ŞİMŞEK

SARI ÇİZMELİ’DEN NAKİLLER

‘Durmak’ yani atalet insanı yorar...

‘Bilmemek’ herkese nasip olmuyor ki...

Tıraş bitti... Köprü geçildi, dayılar ayı oldu.

Balın tadını bilmeyenler, balsız çok iyi yaşar.

Muhabbeti görenler ancak ehl-i muhabbettir...

Diyarlara düşenler, oraların neresi olduğunu bilmezler.

Olacak, olacak; biz iyi olursak, inşallah her şey iyi olacak.

Hayır, hayır... Gölgemi götürmem, ben tek başıma giderim.

Zor dostum zor... Bazı soruların cevaplarını bulmak çok zor...

İfrata yönelenler, haklı bile olsalar, nazar-ı itibara alınmazlar.

Hak edenlere hakkını vermezsen, kendilerinin ‘haklı’ olduklarını sanırlar.

Olmazsa olmuyor efendim, zorla mı? Doluysa elbette ki dolmaz, uğraşma.

Yok, arkadaş yok... Ne yaparsan yap, vesile olmazsa dayak bile yenmiyor.

Biliyorsunuz değil mi? Acı patlıcanı kırağı çalmaz, mikrobun da mikroba zararı olmaz.

Zavallılar işte onlar... Havalı unvan ve makam sahibi değil de, sadece 'adam' olsalar var ya...

Neymiş efendim neymiş? Şöyleymiş; yok böyleymiş... Kime ne? Nasıl olursa öyle olsun... Dert mi?

Hani diyorum; şimdi aklıma geldi de... Hocalar da öğrencilerine, kendilerinin bilmediklerini sorarlar mı?

İbadetçiler, ticaretçiler ve saltanatçılar (sefahatçiler, yiyiciler, kullanıcılar ve derin istismarcılar)…

Eeeee... Demem o ki... Çok çalışmak gerek çok... Ama ‘eşşek’ gibi çalışsan faydası olmaz, ‘adam’ gibi çalışacaksın ki...

Demem o ki; öyle bir an olur, birilerine cevap vermemek, cevap vermekten çok daha etkili olur... Bilinsin istedim de...

İstiyorum, istiyorum... Kimsenin bilmediği, hatta benim bile bilmediğim mekânlardan birinin ruhuna gitmek istiyorum...

N'oluyorsa... Şuraya iki cümle yazmaya niyetleniyorum, bakıyorum ki araya birileri girmiş... Galiba bir sabotaj var, ama kime karşı? Onu bir çözsem var ya...

Tarihin, 'üç-kâğıtçıların' yaptıkları ‘gizli kapaklı işleri’ açıklamak için hiç acelesi yoktur. Zamanı gelince herkese hak ettiği hakkı ve rütbeyi verir... Aceleye gerek yok ki...

Hayatta hiç bir takıntısı, kompleksi, ihtirası, fobisi ve gelecek beklentisi olmadan, kendisi ile barışık, ama hak edenlerle kavgalı bir şekilde yaşamak, yani sadece sahip olduğun hayatı yaşamak ne güzel...

Şehir meydanlarına dikilmiş, karmaşık görünen bir heykel; dilinden anlayanlar için bir “sanat eseri”... Anlamayanlar için de, garip bir 'ucube'dir. Anlamadıkları halde - ele günü ayıp olmasın diye- anlamış görünenler için “bir acayip heykel”!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.