Röportaj: Bilgen Bülbül

Başarısız olmak sizi korkuttu mu?  
Recep İvedik’in ilkini çektikten sonra hemen ikincisi için çalışmalara başladık. Birinci filmin yarattığı o etkiyle açıkçası o korkuyu yaşamaya fırsatımız olmadı. İkinci, üçüncü derken şimdi kendi şirketimizde filmlerimizi çekmeye başladık. İnsan yapımcı olunca ve kendi maddi anlamda bir şeyler katınca, ister istemez düşünüyor… Ama seyircimizle aramızda yakaladığımız iletişim kimseye nasip olmayacak bir şey. O yüzden onu bilmek tüm tedirginliklerimi alıyor. 

KEMAL SUNAL’I YAKALADIK

Recep İvedik serisiyle Tük sinemasına ne gibi katkılar yatığını düşünüyorsunuz?  
Yeşilçam’dan sonra gelen duraklama dönemi ‘Eşkıya’ filmiyle heyecanlandı. Ardından Recep İvedik seyirciyle buluştu. Ve işte Kemal Sunal filmlerinin yakaladığı müthiş enerjiyi yakaladı. 8-9 senedir yerine bir şey çıkmadı. Recep İvedik’in doğurduğu ekonominin büyük kısmı her filmde olduğu gibi Kültür Bakanlığı’na aktarılıyor. Orada da filmimiz 20-25 milyon TL pay aldı. Sırf yeni yönetmenler o paraları alsın filmler çeksin diye. Kısacası hem yönetmenlere hem de devlete katkısı var. 

Sanatsal filmler ödül  alır

Gişede rekor kırmanıza rağmen Recep İvedik, herhangi bir ödüle layık görülmedi. Bu durum canınızı yakıyor mu? 
Bu ödüllerin verildiği alanlar genelde sanatsal filmler oluyor. Onlar o ödülleri almak için film yapıyor. Kendi içinde dönen bir döngü aslında bu törenler. Dünyada da gişe rekorları kıran filmlere ödül verilmez. Çünkü zaten seyirciden ödülünü almış oluyor. O yüzden öyle bir kaygım yok. 

‘Osman Pazarlama’ filmine dönecek olursak seyirciyi nasıl bir yapım bekliyor? 
Osman Pazarlama, Recep İvedik’ten farklı olarak hayatta idealleri, amaçları olan bir insan. Osman, vizyonunun ufaklığından dolayı çözümlerini saçma sapan yapıyor. Komedi dozu çok yüksek bir film ve en az Recep İvedik 
kadar seyirciyi gülderecek. 

Vizyon korkum yok

Filmin fragmanı 4 milyon kişi tarafından izlendi. Peki gişede sonuç ne olur? 
Bir filmin çekimi bittikten sonra montajı, düzenlenmesi ve ses mixingi gibi teknik çalışmaları yaparken filmi tekrar izleriz. İzlerken de bak buradan bu tepkiyi alacaksın, burada salon yıkılacak, çok gülecekler gibi noktaları belirliyorsun. Fragman da seyirciyle buluştuktan sonra gelen tepkiler filmin gişesini az çok gösterir zaten. Şu anda aldığımız tepki çok iyi… Recep İvedik filminde de böyle ilerlemiştik. 

Ya bekleneni veremezsiniz? 
Öyle bir korkum yok. Ağustos ayında Recep İvedik 5'i çekeceğim. O yüzden düşünmüyorum. Belki ileride dram çekebilirim. 

Demet kaprissiz

Demet Akalın’ı filmde oynattınız. Sette kaprisleriyle karşılaştınız mı? 
Hep öyle geliyor insanın aklına ama sana şöyle söyleyeyim, normal bir oyuncunun 10 kere terk edeceği veya söyleneceği şartlar oluştu. Hava şartlarından dolayı… 3- 5 dakikalık bir sahneyi, 8 -10 saatte çektik. Akşam 10’da geldiler sabah 6 hava aydınlana kadar orada 'gık' demeden oturdular. İnanılmaz profesyoneller. Özellikle Demet hiç kapris yapmadı. 

Babalık çok değişik bir his

Selin ile evliliğimiz sürpriz değildi. Çünkü bizim evlilikten önce de 3 seneye yakın birlikteliğimiz olmuştu. Medyadan uzaktık. Evlendikten sonrada uzak kalmayı tercih ediyoruz. Çünkü böyle huzurluyuz. Şimdi bir de çocuğumuz oldu. Daha güzel bir aile olduk. İnşallah ailemizi genişleterek yaşayacağız. Oğlum Efe değişik bir his yaşattı bana... Hep içimde olduğunu bildiğim ama hiçbir zaman dışarı çıkaramadığım duyguların yaşanmasını sağladı. Çok güzel bir şey babalık… 

Gelecekle ilgili kaygılar oluştu

Baba olduktan sonra olgunluk sürecine giriyorsun. Çünkü gelecekle ilgili kaygılar olmaya başlıyor. Ya bana ya da eşime bir şey olursa diye korkmaya başlıyorsunuz. En basit örnek ise 5 senedir duvarda duran saatin altına Efe’nin yatağı duruyor. Saate bakıyorum düşer mi diye. Ama 5 senedir aklıma hiç gelmemişti böyle bir durum... Şimdi o saati kaldırttık oradan. Böyle bir şey işte baba olmak (gülüyor). Kendimle ilgili pek bir hayalim kalmadı. 

Efe gülünce bana benziyor

Efe uyurken annesine, gözleri açık ve mimik yapınca ise bana benziyor. Esnemesi gülmesi tıpkı benim gibi... Ağzı burnu ise daha çok annesini andırıyor. Dadı madı yok. Çocuğumun her şeyiyle yakından ilgileniyorum. Anne sütünü de biberonla veriyorum. 

Kaynak: Akşam