Ramazanda, hatta ömür boyu gece gündüz okunması tavsiye edilen özlü bazı tesbih ve dualar
Ramazanda, hatta ömür boyu gece gündüz okunması tavsiye edilen özlü bazı tesbih ve dualar haberimizde..
* Hz. Peygamber (S) Berat gecesinde şöyle dua etmiştir:
اَللّٰهُمَّ أَعُوذُ بِرِضَاكَ مِنْ سَخَطِكَ، وَبِمُعَافَاتِكَ مِنْ عُقُوبَتِكَ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْكَ لَٓا أُحْصِى ثَنَٓاءً عَلَيْكَ، أَنْتَ كَمَا أَثْنَيْتَ عَلٰى نَفْسِكَ
Allâhümme eûzü birızâke min sehatıke ve bimuâfâtike min ukûbetike. Ve eûzü bike minke lâ uhsî senâen aleyke, ente kemâ esneyte alâ nefsike.
Allah'ım! Gazabından rızana; cezandan affına sığınırım. Senden yine Sana sığınırım. Sana övgüyü saymakla bitiremem. Sen kendini nasıl övdüysen, öylece en yücesin.
(Müslim, "Salât", r. 1090; Ebû Dâvud, "Vitr" 5, r. 1427)
* Hz. Aişe (r.anha) söyle anlatıyor: “Ey Allah’ın Resûlü! Kadir Gecesi’ne rastlarsam nasıl dua edeyim? diye sordum. Rasûlullah (S):
اللّهُمَّ إنَّكَ عَفُوٌّ تُحِبُّ الْعَفْوَ فَاعْفُ عَنِّي
“Allâhümme inneke afüvvün tühibbü’l-afve fağfu annî.”
(Allah’ım! Sen çok affedicisin. Affetmeyi seversin, beni affet)” diye dua et, buyurdu.
(Tecrîd-i Sarih Tercemesi, VI, 314.)
* “Bir kimse üç kere;
لاَ اِلَهَ إلاِّ اللَّهُ الْحَلِيمُ الْكَرِيمُ سُبْحَانَ اللَّهِ رَبِّ السَّمَوَاتِ السَّبْعِ وَرَبِّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ
"Lâ ilâhe illallâhü’l halîmü'l kerîm, sübhânallâhi Rabbis semâvâtis-seb'î ve Rabbi’l arşi’l azîm."
(Kendisinden başka hiçbir ilah olmayan Allah, kulları için yumuşak huylu ve cömerttir. Yâ Rabbi! Sen her türlü noksan sıfatlardan uzak ve kusursuzsun, her türlü mükemmel sıfatlarla da vasıflısın. Yedi kat göklerin ve büyük Arş’ın Rabbi’sin) derse, Kadir gecesine erişmiş gibi olur.”
(Râmuz; 434, 4)
NOT: Bu tesbih; Kandil ve Cuma geceleri ile Ramazan ayının tüm gecelerinde 3’er kere okunmalıdır. Kadir gecesi olma ihtimali yüksek olan Ramazanın son on gecesinde ise mutlaka üçer kere okumalıyız ki Kadir Gecesini ihya etmiş sayılalım. Diğer Hadiste ise bu duanın, ölümü yaklaşan sekerattaki kimselere okunması tavsiye edilmiştir.
(Bakınız: Râmuz; 349, 1)
* Peygamber Efendimiz (S) Hz. Ali (r.a.)’ye: “Yâ Ali! Dikkat et, sana bir dua öğreteceğim. Onunla dua edersin. (Cennetle müjdelendiğin için) Her ne kadar senin günahın afv u mağfiret olunmuşsa da, zerreler adedince günahın olsa da bu duayı yaptığın zaman yine günahların mağfiret olunur. Şöyle dua et:
اللهُمُّ لاَ إلٰه اِلاَّ أنْتَ الحَليمُ الحَكيمُ تَباَرَكْتَ سُبحَاَنَكَ رَبُّ العَرْشِ العظِيم
Allâhümme lâ ilâhe illâ entel halîmül hakîm. Tebârakte sübhâneke Rabbü'l arşi'l azîm.
Yâ Rabbi! Senden başka mabud, ilah yoktur. Sen halimsin (cezalandırmakta acele etmezsin, yumuşak huylusun), hakimsin (hikmet sahibisin). Mübareksin, kutsalsın. Her türlü noksanlıktan uzak, kusursuz ve mükemmelsin. Sen büyük Arş'ın Rabbisin. (Râmuz; 498, 11)
* Bir kimse,
اللهُمَّ اغْفِرْ لِى وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤُمِنَاتِ
Allâhümmağfirlî ve lil mü'minîne ve'l mü'minât. (Allah’ım! Beni, erkek ve kadın tüm müminleri bağışla) derse, tüm müminler sayısınca sevap alır.
(Râmûz; 435, 6)
* “Duaların en faziletlisi, kulun:
اللَّهُمَّ ارْحَمْ أُمَّةَ مُحَمَّدٍ رَحْمَةً عامَّةً
Allâhümmerham ümmete
Muhammedin rahmeten âmmeh.
(Allah’ım! Ümmeti Muhammedin hepsine umumen merhamet eyle) demesidir.”
(Râmûz; 77, 2)
* Bir kimse sabahleyin,
مَا شَاءَاللَّهُ لَا حَوْلَ وَلَاقُوَّةَ اِلَّابِاللَّهِ اَشْهَدُ اَنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
"Mâ şâallâhü lâ havle velâ kuvvete illâ billah, eşhedü ennallâhe alâ külli şey'in kadîr."
(Bu mükemmel yaratış, Allah’ın dilemesiyle olmuştur. Allah’tan başka güç ve kuvvet sahibi yoktur. Ben Allah’ın gücünün her şeye kadir olduğuna şehadet eder, inanırım) derse, o günü hayrından nasiplenir ve şerrinden kurtulur. Bunu akşamleyin söylerse o gecenin hayrından nasiplenir, şerrinden kurtulur.”
(Râmûz; 436, 2)
* Bir kimse akşamla yatsı arası yirmi rekat (namaz) kılar ve her bir rekatta "Fatiha ve Kul hüvallâhü ehad" (İhlas Suresi) okursa; Allah onun nefsinde, ailesinde, malında, dünyasında ve ahiretinde muhafızı (koruyucusu) olur.
(Ramuz; 427/6)
NOT: Bu Korunma namazını akşam namazından sonra yatsıya kadar kılmak tavsiye edilir. Ardından cümlemizi koruması için Allaha dua edilebilir.
* İbn Abbas’tan rivayetle Rasulullah (S):
"Her kim, sabahladığında Rûm sûresinin şu üç ayetiyle (17-18-19), Sâffât sûresinin son üç ayetini (Sübhâne rabbike rabbil izzeti amme yasifün..) okursa, o gününde kaçırdıklarına ulaşmış olur. Akşamladığında bu ayetleri okuyan kimse ise, o gece kaçırdıklarına erişmiş olur. (yani yapamadığı bütün hayırları, nafile ibadetleri, zikir ve tesbihleri.. yapmış gibi sayılır, sevabını alır).
Rûm Suresi (17-18-19.)
فَسُبْحَانَ اللّٰهِ ح۪ينَ تُمْسُونَ وَح۪ينَ تُصْبِحُونَ ﴿١٧﴾ وَلَهُ الْحَمْدُ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَعَشِيًّا وَح۪ينَ تُظْهِرُونَ ﴿١٨﴾ يُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَيُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَيِّ وَيُحْيِ الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَاۜ وَكَذٰلِكَ تُخْرَجُونَ۟
"Fe sübhânallâhi hîne tümsûne ve hîne tusbihûn. Ve lehül hamdü fi's semâvâti vel ardı ve aşiyyen ve hîne tuzhirûn. Yuhricü'l hayye mine'l meyyiti ve yuhricü'l meyyite minel hayyi ve yuhyi'l arda ba’de mevtihâ, ve kezâlike tuhracûn."
Saffat Suresi (180-181-182)
سُبْحَانَ رَبِّكَ رَبِّ العِزَّةِ عَمَّا يَصِفُونَ و سَلَامٌ عَلَى المُرْسَلِينَ والْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
"Sübhâne rabbike rabbi'l izzeti ammâ yasifûn. Ve selâmün ale'l mürselîn. Vel hamdü lillâhi rabbil âlemîn."
(Ebu Dâvud, 5076, 4/479)
SABAHLEYİN OKUNMASI TAVSİYE EDİLEN DUA:
أَصْبَحْنَا وَأَصْبَحَ الْمُلْكُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ , اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ خَيْرَ هَذَا الْيَوْمِ فَتَحَهُ ، وَنَصْرَهُ ، وَنُورَهُ ، وَبَرَكَتَهُ ، وَهُدَاهُ , وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا فِيهِ ، وَشَرِّ مَا بَعْدَهُ
Asbahnâ ve asbaha'l mülkü lillâhi Rabbi’l âlemîn. Allâhümme innî es'elüke hayra hâzel yevmi fethahû ve nasrahû ve nûrahû ve beraketehû ve hüdâhü ve eûzü bike min şerri mâ fîhi ve şerri mâ bağdehû.
ANLAMI: Bizler sabaha kavuştuk. Alemlerin Rabbi olan mülkde sabaha kavuştu. Allah'ım! Senden bu günün hayrını, fethini, yardımını, nurunu, bereketini ve hidayetini isterim. Yine bu günün ve sonrasındaki günlerin şerrinden de sana sığınırım.
KAYNAK: Buhari, Da'avat, 7, r. 6312; Müslim, Zikir, 59.