19 Şubat 1951’de Pakistan’ın Jhang şehrinde tıp doktoru, din alimi ve şair bir babanın oğlu olarak dünyaya geldi. Okul hayatına 1955’te bir Hristiyan okulunda başlayan Kadri, aynı vakitte 1962 senesinde din eğitimi almaya başladı. Babasından da yoğun bir İslami eğitim alan Kadri, daha çocuk yaşta hem İslamiyet hem Hristiyanlıkla tanıştı.1974 senesinde Lahor Pencap Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden birincilikle mezun oldu.

Tahir-ul Kadri, aynı dönemde Başbakan Navaz Şerif'in babası Mian Muhammed Şerif ile tanıştı. Mian Muhammed Şerif doğrulusunda kendi demir çelik fabrikaları ve hastanelerine ait bir camide imam hatip olarak vazifelendirdi.

Navaz Şerif'in, eyalet bakanı olduktan sonra, Kadri'yi devlet televizyonunda uygulama sunucusu yapması, onun ülke genelinde şöhretini artırmasını sağladı. 1980'lerde Kadri'nin konuşmaları çoğu din alimini kızdırdı. Çünkü Kadri, "Hazreti Muhammed ile alakalı rüyalar gördüğünü" öne sürüyordu ve bu amaçla büyük tartışmalara niçin oldu.

Kadri bir vakit avukatlık yaptıktan sonra, 1978 ile 1983 arasında mezun bulunduğu ve daha sonra hukuk doktorasını tamamladığı fakültede hukuk eğitmeni olarak vazife yaptı. 

1981 senesinde Pakistan'da "Dinler arası diyalog" çalışmalarına başladı.

Aynı vakitte "Kur'an Yolu Hareketi" diye bir cemaat ihdas etti.1981 senesinde Hristiyanlarla Müslüman alimleri bir araya getirerek Müslüman-Hristiyan Diyalog Forumu’nu kurdu ve başkanlığa getirildi.

Bu forumun başkanlığını yürüten Kadri, Ekim 1981’de farklı dini azınlıklarla dinlerarası diyaloğu başlatan ilk teşkilat olan merkezi Lahor'daki Uluslararası Minhaj-ul Kuran Örgütü'nü, sonrasında Lahor’da Minhaj Üniversitesi'ni ve Minhaj Refah Vakfı’nı kurdu.

Dünyanın çoğu şehrinde şubesi tespit edilen Uluslararası Minhaj-ul Kuran Örgütü'ne 2011'de Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi doğrulusunda "Özel İstişare Statüsü" verildi.

Kadri, 25 Mart 1989’da halen liderliğini yaptığı Pakistan Halk Hareketi isimli siyasi partiyi kurdu.

2005 senesinde Pakistan'dan ayrılarak Kanada'ya yerleşti ve çifte vatandaşlık aldı. Cemaatin bütün çalışmalarını Kanada'daki malikanesinden yürütmeye başladi.

Bir taraftan da kurduğu Kur'an Yolu Hareketi isimli cemaat çatısı altında öğrenci yurtları öğrenci evleri başta olmak üzere kendisine bağlı öğrenciler yetiştirmeye başladı.

Zamanla Avrupa, Amerika ve Ortadoğu'da yaşam sürdüren Pakistan'daki eski öğrencileri yardımıyla bir ağ kurmayı başardı ve yüksek miktarlarda para topladı. Büyük servet edinen Kadri, Kanada resmi makamlarının ilgisini çekmeye başladı.

Burs temin ederek yetiştirdiği öğrencileriyle başta askeriye ve Pakistan Yargı teşkilatı içersinde teşkilatlandi. Öyleki 2012 senesi itibariyle Pakistan Anayasa Mahkemesi üyelerinin tamamı Kadri'nin öğrencilerinden oluşuyordu.Yurt ve evlere maddi kaynağı Şerif ailesinden aldığı paralar ve halktan topladığı himmetlerle sağlıyordu.

2012 senesinde Pakistan Anayasa Mahkemesini tamamiyle ele geçirince 2012 senesi Aralık ayı içersinde ani bir kararla "Siyasetini değil devletini koru" sloganıyla Pakistan'a geri döndü. Minar-i Pakistan'da büyük bir halk kitlesine hitap etti ve sahip olunan düzenin iflas ettiğini anlatarak hükümeti protesto etti. Hem de 10 Ocak 2013'e kadar bu hal değişip iyileşmezse 14 Ocak 2013'te İslamabad'a bir milyon bireyin katılması ile büyük bir yürüyüş düzenleyeceğini ve İslamabad'ı Tahrir Meydanı'na çevireceğini ilan etti. 

14 Ocak 2013 tarihi gerçekte devlet içineyillardan beri soktuğu ve özenle yerleştirdiği elemanlarına verilmiş üstü örtülü bir hücum talimatıydı.

SONUÇ: Pakistan Anayasa Mahkemesi 15 Ocak 2013 te hükümeti düşürdü ve Pervez Müşerrefi yolsuzluk suçlaması ile tutukladı.

Şimdi de Nevaz Şerif...

İsmi Muhammet Tahir'ül Kadri. Bu adam kim midir?

Pakistan'daki paralel devlet yapılanmasının (Kanada'da yaşam sürdüren ve Kanada vatandaşı olan) lideri.
Vikipedi'den bakarsanız , din adamı, bursiyer (Bursla öğrenci okutan)" olarak kayıtlı bulunduğunu görürsünüz.
Ne raslantı tekrar yurtdışında yaşam sürdüren bir hoca, tekrar bir cemaat, tekrar devlet içersinde bir paralel devlet yapılanması ve ele geçirilen mahkemeler, tekrar yolsuzluk suçlaması, tekrar tutuklanan bir başbakan.

İLGİNÇ DEĞİL Mİ?

BİRE BİR AYNI DEĞİL Mİ?

Dinler arası diyalog bile!!??