Öğretmenin Saçı, Sakalı Değil; Disiplini Konuşur!
Bugün hâlâ tartışıyoruz: “Öğretmenin saçına, sakalına karışılmalı mı? Kravat şart mı? Kılık kıyafet özgür bırakılmalı mı?”
Kusura bakmayın ama bu tartışmalar, mesleğin vakarını hafife almak demektir. Öğretmen, öğrencisinin gözünde yalnızca bilgi aktaran bir kişi değildir; o, topluma yön veren bir otoritedir. Otorite ise dağınık görüntüyle değil, disiplinli duruşla inşa edilir.
Hakim kürsüye sakalsız çıkar, polis üniformasıyla tanınır, asker tıraşıyla bilinir. Çünkü bu mesleklerin ortak bir dili vardır: ciddiyet. Öğretmen de aynı ciddiyetin temsilcisidir. Sınıfa girerken ense tıraşıyla değil, tertipli haliyle güven verir. Kravatsız, gömleksiz, özensiz bir öğretmenin “çalışkan olun, düzenli olun” demesi, öğrencinin gözünde inandırıcılığını yitirir.
Unutulmasın: Öğrenci, hocasının matematik formülünden çok duruşunu, disiplinini ve örnekliğini zihnine kazır. Dağınık saç ve sakalla sınıfa giren bir öğretmen, farkında olmadan “gevşeklik” mesajı verir. Eğitimde gevşekliğin bedeli ise geleceğin zayıflamasıdır.
Kılık kıyafet yönetmeliği, kişisel özgürlükleri sınırlamak için değil, mesleğin itibarını korumak için vardır. Çünkü saygınlık, önce dış görünüşte başlar. Öğretmenin her hali, “Ben buradayım ve bu mesleğin ağırlığını taşıyorum” demelidir.
Kısacası, öğretmenlik makamı şaka kaldırmaz. “Özgürlük” bahanesiyle disiplini gevşetmek, nesilleri disiplinsizliğe alıştırmaktır. Öğretmen, özgürlüğünü evinde yaşar; sınıfa girdiğinde ise milletin geleceğini temsil eden ciddi bir kimlikle durmak zorundadır.
21.08.2025 Özkan ORUN