Yaklaşık elli küsur yıl öncesi!.. Türkiye, Orta Çağı yaşamakta olan bir ülke henüz. Gerger'in bir dağ köyü: Yol yok, elektrik yok, telefon yok, televizyonun henüz esamesi okunmuyor; radyo, sayılı birkaç evin gözde varlığı. Günün belli saatlerinde "ajansı" dinlemek isteyen erkekler o birkaç eve akıyor.
Yine günün bazı saatlerinde önceden haber verilmiş olan türküler geçidi programlar var... Henüz sekiz-on yaşlarında çocuklarız. Türkü saatlerini iple çekiyoruz... Nuri Sesigüzel'in her programını günler öncesinden zihnimize not ediyor, bütün işlerimizi ona göre ayarlıyoruz. Masum dillerimizde onun türküleri geziniyor, onun terennümleri ile hayâller kuruyoruz...
Emsallerine göre temiz, efendice b ir hayatı oldu. Uzunca bir ömür yaşadı. Tatlıses'in ortalığı kasıp kavurmaya başlamasıyla düştüğü birincilik tahtına çıkmak için bir daha hiç gayret göstermedi. Tatlıses'i aşamayacağının farkında idi. Buna rağmen âhir ömründe geçmişini yâd babında bazı programlara çıktı, çocukluğumuza götüren bu programlara da zaman zaman takılıyordum. Sanki syretmezsem ona da, çocukluğuma da haksızlık etmiş olacaktım.
Vefat ettiğini Tatlıses duyurmuş. Allah taksiratını affetsin. İçimde elli yıl öncesinden kalma bir ses, "Karakaş gözlerin elmas/Bu güzellik sende de kalmaz!" diyor...