- Usta be!
- Evet?
- Sükûtun Sesi olur mu?
- Onu duyacak gönül varsa sükûtun sesi de olur, nabzı da olur.
- Yerine ve zamanına göre susmak en etkili anlatım olabilir.
- Anlam taşıyan ne var ise, dili de vardır. Ancak, basiret ile görülür, akıl kulağı ile duyulur! Aklın kulağı olur mu ki?
- Sükûtun sessiz çığlığı zamansızlık içinde çağıldar (öyledir her halde)
- Belki de duyularımızın alamayacağı frekanslardadır sükûtun sesi…
- Belki de âlem-i mânâ'da duyulabilen sesler cümlesindendir?
- Vardır mutlaka; sükûtun ses olarak bir karşılığı…
- Olduğuna inanıyorum, ‘yok’ yoktur, zira yaratılışın ihtişamında...
- Olur efendim, çok sükût sessizlik baş ağrısı yapar.
- “Sükûtun da bir sesi vardır. Onu duyacak yürek lazım” demiş zamanında Şems-i Tebrizi…
- Çok yüksekten sessiz çığlığı olur. Eğer o an tefekkür ederse…
- Hem de nasıl... İyi olur…
- Sukûta göre. Mazlumun sukûtu cihânı yıkar.
- Sükûtun sesi de sessizdir...
- Çığlığı, kahkahadır
- Nabzını mı merak ettin, Necip Fazıl'a müracaat et.
- Sükût en güzel sestir.
***
- Usta be!
- Evet?
- Bir şey kafama takılıyor da…
- Eeeee?
- Şimdi sorsam?
- Hadi sor bakalım!
- Hani demem o ki; benim aylık gelirim 100, filan kişinin 1000 TL…
- Eeee?
- O benden niye çok kazanıyor?
- Kafana takılan bu mu?
- Evet?
- O zaman dinle beni…
- Peki.
- Senin gibi yan gelip yatan ile gece gündüz çalışan aynı geliri mi elde eder?
- Hayır.
- Peki, üzerine risk alan ile almayanlar aynı geliri mi elde eder?
- Hayır.
- Babasından dedesinden miras kalan ile kalmayan aynı gelir seviyesinde olur mu?
- Hayır.
- Maden ocaklarda, yerin 500 metre derinliğinde çalışanla yerüstünde çalışanlar?
- Hayır.
- Babadan atadan miras mülk kalan ve bunların kiralarını alanlarla, senin gibi olanlar?
- Hayır.
- Hayatının 20 senesini, 30 senesini eğitime verenlerle, hiç eğitim almamış olanlar?
- Hayır.
- Birkaç yabancı dil bilenler ile senin gibi Türkçeyi bile zor konuşanlar?
- Hayır.
- Hırsızlık yapanla, yapmayan bir olur mu?
- Hayır!
- Daha ister misin? Sayayım mı?
- Hayır, hayır... Tamam, tamam...