Mevlânâ'nın 750.Vuslat Yıldönümü münasebetiyle kurulan Selçuklu Çadırında geçen yıl olduğu gibi, bu yıl da Hz.Pir'in hayranlarıyla Türbeönü'nde buluştuk.
Sohbet konumuz; "Mevlânâ'nın Kur'an Anlayışı" idi. Bu sohbette neler konuştuğumuzu, özet hâlinde iki alıntı yaparak sizinle de paylaşmak istedim:
***
Bir gün, Hz.Pîr'in huzurunda, Kur’an’ı yedi kıraat üzere okuyabilen bir zattan bahsederler ve “Her gece Kur’an’ı hatmetmeden yatmaz’ diyerek o adamı överler. Bunun üzerine Celaleddin Rûmi:
“Evet, o, sadece cevizleri iyi sayıyor, lâkin özünden bir haz almıyor" dedikten sonra devamla :
"O bahsettiğiniz kişi, (yani hiç durmadan metnini okuyup hiçbir şey anlamadan hatim yapan kişi) ibareyi tâmirle meşgul ama onun sırlarından mahrumdur. Kur'an'ın sırlarına vâkıf olmak için, onu anlayarak okumak gerekir, ceviz sayar gibi değil!” diyerek Müzzemmil suresi 4.ayete atıf yapar.
Ayet şudur:
"Kuran'ı açık açık, ağır ağır, anlaşılır bir şekilde ve anlayarak tane tane oku!"
***
Yine bir gün, Hudâvendigâr:
"Beni yaratan ve bana yol gösteren odur." (26-ŞUARA/78) ayetinin mânâsı üzerinde sohbet ediyordu.
Hz.Pîr, bu ayetin manası şöyledir diyerek açıkladı:
“Yüce Allah, beni kendine, kendi dinine, bu dinin yoluna hizmet için yarattı ve hizmet âdâbını öğretmek, bu hizmeti nasıl yapacağımı göstermek için bana yol tarif etti.” (EFLÂKÎ, I. 298.)
Böylece, diğer müfessirlere nazaran çok farklı bir yorum getirdi.
***
Bunun gibi, Kur'an'daki pek çok ayete derinlikli bakış açısıyla değişik manalar veren Celaleddin Rûmi, halk arasında "Efendimiz" anlamındaki "Mevlana" sıfatını boşuna almış değildir.
Türbeönü'ndeki bu sohbete davetten dolayı İl Kültür ve Turizm Müdürü Sn.Abdüssettar Yarar Bey'e, yakından ilgilenen Şb.Müd.İsmail Bey'e, ve Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca'ya teşekkür ederim.
***
Herkes, akli melekesine, bilgi ve kültür seviyesine göre Kur'an'dan bir şeyler anlar. Alimlerin ve Ariflerin Kur’ân’dan anladıkları da elbette farklı olacaktır...
Çünkü, Kelâm, sonsuz olan yüce Allah’a ait olunca, onun anlam derinlikleri de tükenmez.
Not: "Kullara 'Mevlânâ' demek caiz mi?" konusunu bir başka yazıda ele alacağım.