Prof. Dr. Salih ŞİMŞEK
Kronik muhalefet sosyolojisi
Hani demem odur ki; ‘yanlış’ yaptıklarına 'doğru' diye ‘iman’ edenlerin pişman olduklarını gören olmamıştır.
Kronik, müzmin ve iflah olmaz muhaliflerin kafalarındaki ‘doğru’ bildikleri ‘yanlışları’, hiçbir güç değiştiremez.
Her yerlerini tıraş ettirdikleri halde, ‘burunlarından kıl aldırmayanlardan’ bazıları, kendilerine bile muhalif olanlardır.
Söylenen ve yapılan her şeye muhalefet etmek, normal insanların davranış tarzı değildir. Uzun yıllardan beri süregelen Türkiye muhalefetinin tarzı, davranışıdır
Hani diyorum, şimdi kalkıp da; 'ey Hazreti Âdem’in torunlarından biri' desem, birileri hemen itiraz edecektir: hayır ben onun torunu değilim... Ne diyeyim ben şimdi?
Ne garip değil mi? Bizim kronik muhaliflerimiz, olmuş olan bir vaka'yı, ‘olduğu’ şekliyle değil de, ancak ve ancak ‘bilmek’ ve ‘görmek istedikleri şekilde’ görür ve öyle inanırlar.
Dünyanın en kolay eylemlerinden biri de eleştirmektir. Eleştirdiğiniz her ne ise, ‘daha iyisi olan bir alternatif’ de sunmazsanız, yaptığınız eleştiri ‘havanda su dövmek’ten öte gitmez.
Çok iyi hatırlıyorum; bir zamane delisi şöyle demiş: Batıdan gelen, lağım kokusu dâhil, her koku, bizdeki kronik muhalif kesime ‘esans etkisi’ yapıyor. Doğudan ‘rahmet yağsa’ bile onlar bunu ‘felâket’ diye tercüme ediyorlar.
Kronik hasta muhaliflerin durumlarıyla ilgili bir fıkra: İki arkadaş arazide bir ağaç altında otururlarken, uzaktaki bir kayalıkta bir karartı görürler. Biri 'o bir karga' der, diğeri de 'hayır, o bir keçidir' der. Konuyu saatlerce tartışırlar ancak birbirlerini ikna edemezler. Tam o sırada karartı uçar. Karga diyen kişi, 'hah işte bak, ben haklı çıktım' der. Diğeri yine itiraz eder ve der ki: Uçsa da kaçsa da o bir keçidir.
Ülkemizdeki Kronik muhalifler öyle bir ruh haline sahiptirler ki, ehl-i küffardan iri olanı, “Türkiye’deki dostlarımızla birlikte olup, darbe teşebbüsleriyle deviremediğimiz Reis’i seçim yoluyla devireceğiz” der, içerideki ortaklarını “köpekler-bizim çocuklar” diye nitelendirir ama bizimkilerden (!) bir ‘tıs’ sesi çıkmaz. ‘Köpek’ tabirini kabullenip köpekleşirler. Bu zavallılar, göstermelik bile olsa tepki verip, ‘biz iç işlerimize kimseyi karıştıramayız’ diyemiyorlar.
İstanbul’da birinci köprünün yapılmasına karar verildiğinde tüm kronik muhalefet, bütün güçleri ile karşı çıkmış, bitince de en çok onlar kullanmışlardı. İkinci köprünün yapılmasına karar verildiğinde tüm kronik hastalıklı muhalefet buna da karşı çıkmış, bitince de hiç biri ‘ben geçmem’ dememişti. Üçüncü köprünün yapılmasına karar verildiğinde tüm kronik, müzmin hastalıklı muhalefet buna da karşı çıkmış, bitince de hiç biri ‘ben geçmem’ dememişti. Çanakkale Boğazı’na köprü yapılmasına karar verilince, tüm kronik, müzmin hastalıklı muhalefet buna da karşı çıktı. Göreceksiniz bitince de hiç biri ‘ben geçmem’ demeyecektir. Eşekler bile bir hata yapınca, aynı hatayı tekrarlamazlar. Ben unutmuyorum da siz de unutmayın.