Mustafa Cemal TOMAR
KONJOKTÜRE GÖRE FETVA VERMEK
KONJOKTÜRE GÖRE FETVA VERMEK
Sosyal meseleler üzerinde dinimizin kaynaklarını ( ayet-hadis) dikkate alarak devletin tayin ettiği otoriteler tarafından ortaya konular görüşlere "fetva" demişler. Bu tarif benim fetva kelimrsinden alladıklarımın kısa bir tanımlamasıdır, yanlış ya da eksik olabilir. Dini otoritelere sorsan bu tanımlamaya kırk yanlış bulurlar. Lâkin yıllardan beri verdikleri fetvalar sosyal yapının yaralarına çare olmamıştır.
Ayrıca ben burada fetva kelimesini terminoloji açısından inceleyecek de değilim. Zira ben dil bilimcisi iddiasında olan birisi de değilim. Ya da Mecaz-ı Mursel yapacak da değilim. Lafımı direk olarak söylemeyi yeğlerim. Amacım kendimi ortaya koymak değil hakikatlerle insanları buluşturmaktır. "Az olsun öz olsun" atasözü misali. Samimi az "özler" hantal "çoklardan" iyidir her zaman. Bizde her şey net, olaylara ve olgulara keyfiyet penceresinden değil, kemiyet penceresinden bakmaya çalışırız. Amacımız Rıza-i Baridir, Ecre Varmaktır" ücret ve teşekkür peşinde değiliz.
Fervahanelerimizin bağlı oldukları kurumlar vardır, vijdanı kanaatlerini özgürce ortaya koyamamaktadırlar. O zaman da Hak'tan sapma oluyor. Bunun mesuliyeti düşünürsek çoktur. İmam-ı Azam Ebu Hanife zamanın siyasi otoritelerinin heva ve arzularına göre fetva vermediğinden yıllarca zindanlarda yattığını biliyoruz. Bediüzzaman aynı şekilde susmadı, Hakkı kunuştu ve yazdı, ömrü hapishanelerde geçti.
Hak dava uğruna Merhum Süleyman Hilmi Tunahan, Mehmet Zahid Kodku, Bediüzzaman Said Nursi, Seyyid Kutup, Muhammet Mursi, Prof. Dk. Nejmettin ERBAKAN.. gibi isimler diyet ödemiştir. Allah Teâlâ hepsine rahmet eylesin.
İslâm güneşi doğduğundan bu yana, başta Peygamberimiz sav olmak üzere , sahabe efendilerimiz, tabiin ve etbuttabiin olmak üzere günümüze kadar çok sayıda mücahid gerek malıyla, gerek canıyla hak dava uğruna bedel ödemişlerdir.Ankebut Suresi"nin 2. Ayeti Kerimesinde Cenab-ı Hak:- İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece "İman ettik" demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar? Buyurmaktadır.
Kurtuluş iman ve iman uğrunda mücadele etmekle mümkündür. Siyasi konjoktüre göre fetva mermek, amiyane tabirle haktan yana değil zalimden yana olmaktır. Meşhur bir hocaefendi var. Televizyonlara çok çıkar, konuştukça batıyor tabi ki. İlmi var lâkin islâmın selâmeti için değil, mevcut siyasetin devamı için fetvalar verir. Fetvalarına da kendi cemaatinden bayağı itibar eden de vardır.
Bundan 20 yıl önce demokrasinin şeytan düzeni olduğunu söylüyordu, 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası, cumhuriyet ve demokrasi için meydanlara çıkan ve orada bir saat nöbet bekliyenlerin ölmeleri durumunda şehid olacaklarına dair ferva vermiştir. Tam yüz seksen derece dönüş denir buna.
Günümüzde Diyanet İşleri Başkanlığımız ve ona bağlı olan müftülükler, ibadetlerin dışında, yolsuzluk, rüşvet, faiz, adam kayırma, usulsüzlük, ahlâksızlık, enflasyon, kamu hakkı, hukuk gibi konularda bir cümle kurduklarına rastlamak mümkün değildir. Halbuki önemli konularda islâmın hassasiyetlerini dile getirmeleri gerekmez mi? Haksızlıklar karşısında suskun kalacaksan Diyanet Kurumu varlığını inkâr etmek olmaz mı? Allah Teâlâ Tevbe Suresi'nde
23-Ey iman edenler! Eğer babalarınız ve kardeşleriniz imana karşılık küfürden hoşlanıyorlarsa, onları dost edinmeyiniz. Sizden her kim onları dost edinirse işte onlar da zalimlerin ta kendileridir.
24 - Onlara de ki; eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, kadınlarınız, akrabalarınız, kabileniz, elde ettiğiniz mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız evler ve meskenler, size Allah ve Resulünden ve Allah yolunda cihaddan daha sevimli ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyin. Allah böyle fasıklar topluluğuna hidayet nasip etmez. Buyurmaktadır.
Makamınız ve mevkiniz elden gidecektir korkusuylâ ayetlerin kelimelerinin anlamıylâ oynayarak ya da gerçeği saklayıp onun gerine hak olmayanı söylemek yani siyasi konjoktüre göre fetva vermek,sizce hükmü ne olur? Allah Teâlâ korusun bu durumun neticesi küfre kadar varır.
Burada kısaca izah ettiğim meseleden dolayı DİB'na olan güven azalmış, deist ve ateistlerin sayısında çokça artış olmuş, camilerdeki cemaatte büyük azalma meydana gelmiştir. Milletimiz eskiden vaaz dinlemek için erkenden camiye giderdi, 25 derece daha fazla sevap alırım düşüncesiyle cami cami dolaşan cemaatımızın sonu gelmeye başlamıştır.
Ne mutlu ne pahasına olursa olsun Hak'tan ayrılmayanlara, Ne mutlu Allah Teâlâ'dan başka kimseden korkmayanlara, Ne mutlu! son nefesine kadarHâk yolda mücadele ederek imanlı olarak Rablerine kavuşanlara!
Rabbimiz! Hâkkı hâk bilip hâkka tabi olanlara, batılı batıl görüp batıldan ictinap eden kullarından eyle bizleri. ( Amiin)
28.11.2023
M.Cemal TOMAR