Mustafa Cemal TOMAR
KEŞKE O SORUYU SORMASAYDIM
KEŞKE O SORUYU SORMASAYDIM
Günlerden cuma günüydü. İlk derse, öğrencilere selam vererek girmiştim. Öğrencilerim topluca verdiğim selâmı aldılar. "Cuma günleri günlerin efendisidir, cuma gününüz mübarek olsun çocuklar" dedim. Çocuklar " amin, sağolun" diye cevap verdiler. Arkasından "selâmlaşarak her birimiz otuzar sevap kazandık değil mi?" sorusunu yönelttim. Evet demeleri üzerine, "toplam kaç sevap kazandık?" sorusunu yönelttim çocuklara. Babaların paraları, öğretmenlerin de soruları hiç bitmez.
Sınıf ilkokul ikinci sınıfı. Soru ikinci sınıfa göre ağır elbette. Toplam 22 kişiydik sınıfta o esnada.
Öğretmenler bazen öğrencilerin üst düzey beceri ve zekâlarını ölçmek için öğrencilere sıra dışı sorular sorarlar. Ben de o tip öğretmenlerdenim.
Sınıfımda yaramaz mı yaramaz Ahmet adında bir öğrencim var. Her teneffüste Ahmet'ten şikayet gelir. Yaramazlığıyla Ahmet okulda ün yapmış. Ahmet aynı zamanda çok dağınıktır. Ahmet belli ki kabuğuna sığmaz. Beden Eğitimi derslerine bayılır. Fiziken de diğer öğrencilerden güçlü görünüyor. Ahmet'e verilecek en büyük ceza Beden Eğitimi derslerine engel koyma cezasıdır.
Ahmet sıra dışı bir öğrenci olduğu her halinden bellidir.
Ahmet, yaramazlığı yanında dersleri dikkatle takip eder, önüne konulan etkinlikleri akranlarına nazaran daha hızlı yapar. Matematiği çok sever. İkinci sınıf programı Ahmet'e dar geliyor. Bazen nenim yanıma gelerek, " Bana daha zor dorular sor ögretmenim" der.
Ahmet yukarda üst bilinç belirleme ve geliştirme sorusunu bir çırpıda zihinden çözdü. Bunu fark ettlm. " Cevabı söyleme, bakalım başka çözecek öğrenci var mı" dedim. Nitekim sonuca yakın cevaplar söyleyenler oldu. Sonradan Ahmet'ten doğru cevabı aldık.
Her gün öğrencilerle hemen hemen güzel bir söz öğreniyoruz. Dünyadaki kaosu, kan ve göz yaşlarını göz önüne alarak gönüllere dokunacak, yardımseverlik duygusunu coşturacak, mazlumları acıyacak ve bu konuda bize şuur verecek güzel bir söz aklıma geldi. " Bu sözü topluca üç- beş kere tekrarlayacağız. Ezberleyenlere minik çikolata vereceğim" dedim. Böylelikle çocukların dikkatini çektim. Sôzümüz "Aç herkese açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alâka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül" dü. Üç- beş sefer bu sözü tekrarlayınca parmaklar kalkmaya başladı. Nerde ise sınıfın yarısı sözü ezberlemişti. Bu arada bayağı çikolata dağıtmış olduk. Öğrencilerin canı sağolsun. Sonra da sözün ne anlama geldiğini öğrencilerle beraber tartıştık.
Bu arada sınıfın bir köşesinde pek de görünmeyecek bir yerde demir para gördüm. Eğildim, parayı elime aldım. Para elli kuruştu. Hemen fırsat eğitimine geçtim.
Çocuklara hitaben:
" Kitabımız, bayrağımız, ekmeğimiz, paramız bizim millet olmanın en önemli argümanlarıdır. Bunlar bizim değerlerimizdir. Bunlara değer vermeli, saygı duymalıyız. Ne kitabımızın bir sayfası, ne bayrağımız, ne de ekmek ve paramız yerde olmamalı, nerde olursa olsun yerde gördüğümüzde eğilip almalı, başımızın üzerine koymalıyız" dedim. Öğrencilerimiz de bir yerde para bulsalar gelip; "öğretmenim filân yerde para bulduk" diyerek öğretmenlerine teslim ediyorlar. Bu noktada çocukları ve velileri tebrik etmeli, güzel davranışlar ödüllendirilmeli, kalıcı hale getirilmelidir.
Sonra elimdeki parayı göstererek " para demek ekmek demektir, su demektir, bir malın bedelidir karşılığıdır" dedim. " Para olmadan hiç bir yerde hizmet görme imkânımız yoktur. Para emektir, alın teridir, parasına sahip çıkmayanlar yarın bayrağına da sahip çıkmaz, milli parası ve bayrağı olanların ancak vatanları olur" diye de sözlerime ekleme yaptım.
Elli kuruş; ekmek demektir, yerde sürünmemelidir. Paraya saygı devlete saygı demektir. Çocuklara dönerek; "para demek ekmek demek ya! bu elli kuruşumuzla kaç tane elimizde olursa 200 gramlık ekmek alabiliriz?" sorusunu sordum. Sonra sorduğum sorunun cevabını düşündüm. Garip bir rakam ortaya çıkınca " keşke bu soruyu öğrencilere sormasaydım" dedim kendi kendime. 20 tane elli kuruşla bir ekmek alınabiliyor. Ne garip bir durum. Bu garipliği çocuklar fark etti. İşte onun için böyle bir soru sormasaydım dedim.
Bugün 20 tane 50 kuruş bir ekmek alır, yarın 25 tane elli kuruşa çıkar ekmek. Paranın değeri düşmesinin açtığı yaraları anlatmak için sayfalar dolusu yazı yazmak icap eder. Tekrar paradan sıfır silme zamanı gelmiştir sanırım. Diğer ülkelerin paraları karşısında bizim paramız ne zaman değerlenmeye başlarsa o zaman itibarımız da artacaktır. Paramızdan sıfır silme yerine yabancı paralar karşısında sıfır atmış gibi değer kazanma zamanını merakla bekleyelim bakalım.Selâm ve dua ile...
16.12.2024