Mustafa Cemal TOMAR
KENDİ KUSURLARIYLÂ SAKLANBAÇ OYNAMA
KENDİ KUSURLARIYLÂ SAKLANBAÇ OYNAMA
İnsanlar kendi kusurlarıylâ saklambaç oynarlarken, başkalarının kusurlarıyla yakalamaca oynuyorlar. Hep kusuru başkasında arama hastalığı var insanoğlunun genlerinde sanki. Ya da beyinlerimize öyle eğitim verilmektedir.
1. Sınıfı okutan bir muallimim. Sınıfınımda farklı illerden, farklı kültürlerle bezenmiş öğrenciler var. Suriyelisi, İraklısı, Hataylısı, Amasyalısı, Trabzonlusu, Ankaralısı... sınıfımda vardır. Çocuklar bu yaşta işledikleri kusurları başka çocuklara atmaya çalışıyorlar. Neden bu hatayı yaptın evlâdım diye sorulduğunda: " Ben yapmadım, o yaptı, ben değil" gibi cevaplar alınmaktadır. Şikayet söz konusu olduğunda % 100 başkalarını şikayet ederler. Kendi kendilerini şikâyet eden öğrenciye bu zamana kadar rastlamadım.
Bu evlâtlarımız bu eğitimi çevreden ve aileden alarak okula geliyorlar, okulda da aynı kültür devam ediyor zaten. Kusuru başkasında arama anlayışı pekişiyor, daha sonra bu anlayış toplumda büyük yaralar açıyor.
Ülkeyi yönetenler bunca yanlışlarına rağmen "Bİz de şu hatayı yaptık?" diyebilen bir siyasetçiye rastladık mı hiç?
Bir yönetici siyasetçinin bir hatası milyonları etkileyebilir, milyonların kasasını ve kesesini etkileyebilir. Nitekim öyle oluyor. Halkımızın çoğunun refah ve huzuru düşük seviyede olması ülkeyi yönetenlerin yanlışlarının tezahürüdür. İki milyona yakın diplomalı gencimizin işsiz ve bekâr gezmesi ülkeyi üretim toplumundan tüketim toplumuna evirenlerin müsebbib olduğu bir durumdur. Milyonlarca emeklinin asgari ücretin 2/3'üne geçim noktasında mahkum edilmesi neyin sonucudur acaba?
Bir de bizler kusurlarını örtüp karşımıza "temiz kimlik servisi" yapanların bu politikalarına hemen kanıyoruz. Olaylara yüzeysel bakıyoruz. Derinlemesine okuma çoğu kere yapamıyoruz. Avam okuması diyoruz buna.
Hani kira meselesi vardı ya! 2.500 liradan ,7.500 liraya çıkarma meselesi. Burada gerçek kusur sahibi ev sahibi midir? Evet yüksek bir makamdan kusurlu ilân edilen ev sahibi olduğundan elimize geçirsek linç ederiz. Ama iki sene önce bir kilo şeker 5 liradan şimdi 30 liraya çıkaranlara hiç sözümüz olmaz. Zira gücü üstün tutuyoruz. Başkalarına yapılan kusuru atmanın karşılığı nedir? Diye sorarsanız:
Bakınız Nisa Suresi 12. Ayet-i kerimede Cenabı Hak ne buyuruyor;
Kim bir hata işler veya bir günah kazanır da sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, şüphesiz iftira etmiş, apaçık bir günah yüklenmiş olur." İftira etmek kebair günahlardandır, cezası şiddetlidir. Bir insanın özellikle müslümanın iftira atmaktan ateşten kaçar gibi kaçması lazım. Yoksa ateş onu yakalayacaktır.
Şer düzenler kurulduğundan bu yana güçlü olan haklı oluyor. Bugün İsrail'in- Gazzeyr saldırısında dünyanın önde gelen ülkeleri, İsrail'in yanında yer almasının nedeni gücü üstün tutmanın sonucudur. Hak üstün tutulmadığı sürece dünyada hukuku tesis etmek mümkün değildir. İnsanoğlu: nankör,cahil,zalim, doyumsuz ve nefsani duygulara sahip olduğundan dünyanın yönetimi eline verilemez. Hakkı üstün tutmanın yolu son evrensel vahyin mesajına teslim olmaktan geçer. İnsanlık bunu yapmadığı sürece, yeryüzünde; kan akmaya devam edecek, açlıktan ve tedavisizlikten ölen bebek ve çocuklar olacak, vatanseverler vatan haini, vatan hainleri vatansever ilân edilecek, milli gelir paylaşımında "9 kişiye bir,1 kişiye 9 pul" verilmeye devam edecek, zenginlerin konforu artarken fakirlerin maduriyeti çoğalacak, asgari ücretle çalışanların oranı artacak, çöp kutularından ve pazar yerlerinde çöp diye yere atılan sebze ve meyve toplayıcıları artacak, alın teriyle geçim yapanların emeği daha çok sömürülecek, konforcular daha rahat para kazanma durumuna gelecek, mulu azınlıkların milli gelirden aldığı pay daha da artacak, dünyada köleleşen insanın sayısında artış olmaya devam edecek, hastalıklar artacak tedavi zorlaşacak, kusaca dünya hayatı sömüren- sömürülen diye iki kutba ayrılacaktır. Şimdi zaten böyle, olumsuz tablolar daha da artacak demek istiyorum.
Hak üstün tutulduğu zaman yukarda saydıklarımın tam tersi olacaktır. Adalet sağlanacak, herkes hak ettiği konuma gelecek, kimse kimseye zulm etmiyecek. Zira Rabbimiz kullarına zulmeden değil, kullarına karşı adaletlidir. O'nun hükmü uygulandığında hem dünyada hem de ahirette huzur ve mutluluk olur. Kısaca huzur islâmdadır.
Kim zerre kadar iyilik yaparsa karşılığını görecek, kim de zerre misali kötülük yaparsa karşılığını görecektir. Zalimin zulmü payidar değildir. Gücünü ve otoritesini kullanarak başkalarını haksız gösterenlerin akibedi hüsrandır. Yakında ilâhi adaletin huzurunda hesap vereceklerdir. İyi ki ahiret var, hadap var, mizan var, cennet var, cehennem var. Zalimler için yaşasın cehennem! Netice itibarıyla zalimlere karşı mazlumlar kazanacaktır. Zalim olmaktansa mazlum olmayı tercih ederim. Son olarak derim ki;
Mazlum ol, zalim olma. Üzül de üzen olma. Mahşerde hesap zordur, Ezil ama ezen olma. Mevlana.
02.12.2023
.