Şinasi KARA
HESAP GÜNÜ
Bu gün 2023 yılının ilk günü. 2022 yılı bitti. Geçmiş dönemin muhasebesi yapılabilir. Muhasebe her zaman iyidir. Geleceğe ışık tutuyor.
Türkiye, 2022 yılında başarılı bir uluslararası siyaset uyguladı. Bu başarıya rağmen, Türkiye, ekonomide başarısız bir yıl geçirdi. Önce başarısızlığın nedenlerini açıklayacağım, sonra uluslararası siyasetteki başarının ekonomiye olan katkılarını anlatacağım.
Ekonomideki başarısızlığın nedeni ''GEVŞEK PARA POLİTİKASINDAN'' kaynaklanıyor. Gevşek para politikası, piyasaya, ekonomik büyümenin talep ettiği para miktarından daha fazlasının sürülmesi ile gerçekleşir.
Hükümet, para miktarını kontrolünde tutamadı. Ekonomide para sadece nakit para değildir. Vadeli ve vadesiz mevduat, para miktarına dahil edilir. Beklenen enflasyonun altında faiz uygulamaları KAYDİ MEVDUAT yaratır. Beklenen enflasyonun altında, düşük faiz ile kredi alanlar, paralarını mevduat hesaplarında tutarlar. Enflasyon farkından para kazanırlar.
Mevduat gelirin tüketilmeyen kısmıdır. Halbuki kaydi mevduat gelirden değil, merkez bankası kaynaklarından üretiliyor. Para ile para yaratılıyor. Kaydi mevduattaki artış, para miktarında artış şeklinde ekonomiye yansıdı. Yansıma o kadar şiddetli olduki, patates ve soğanın fiyatı geçen seneye göre dört misli arttı. Ekonomi otoriteleri, kayden yaratılan mevduat sorununu halen fark edemediler.
Gevşek para politikasının ikinci etkisi, stok maliyetlerinde kendini gösterdi. Beklenen enflasyonun altında faiz ile kredi kullanan tacirler stoklarını artırır. Stok maliyetlerindeki düşme, stoktan para kazanma dönemini başlatır. Nitekim geçen yıl 9 liraya satılan pirincin kilosu 40 lirayı geçti. Gıda stoku yapanlar, piyasaya az mal sürerek, tekelci karı yapıyor. Hükümetin fiyatları denetlemesi sonuç vermez. Zira, kimin ne kadar stok ile çalışacağına dair yasal prensipler mevcut değildir. Stok maliyetleri düşük kaldığı sürece, fiyat artışları devam edecektir.
Enflasyon, gelir bölüşümündeki adaletsizliği artırır. Bilhassa gıda fiyatlarındaki aşırı artış, sabit gelirlinin satın alma gücünü tüketir. Gıda fiyatlarındaki artış karşısında, sabit gelirliler şoka girdiler. Bu şoku atlatmanın yolu, asgari ücreti artırmaktan geçer. Hükümet, 2022 yılında asgari ücreti, iki kez artırmak zorunda kaldı. Asgari ücretteki artış, üreticilerin maliyetlerini artırdı. Maliyet artışı, fiyatlarda artış olarak gerçekleşiyor.
Maliyetlerden gelen enflasyon, bu günden itibaren tüketici fiyatlarına yansıyacak. Bir süre sonra, üreticiler, girdi fiyatlarındaki artışı fark edecekler ve fiyatları tekrar artırmak zorunda kalacaklar. Ücret artışından gelen enflasyon zincirleme reaksiyona neden olur. Bu kural göz ardı ediliyor.
Ekonomi otoriteleri, yatırımlar artsın ister. Ancak, ülkeler tasarruflarından daha çok yatırım yapamazlar. Yaptıkları taktirde, ekonomide talep enflasyonu ortaya çıkar. Türkiye, tasarrufundan daha çok yatırım yapmanın bedelini ödüyor. Yol-köprü-tünel gibi alt yapı yatırımlarındaki artış, tasarruflardaki artışdan fazla oldu. Yapılanlar, insanın hoşuna gidiyor. Ama, yeterli tasarruf olmayınca, ekonomi halkı enflasyon yoluyla tasarrufa zorluyor.
Ulusal hasılanın tüketilmeyen kısmını oluşturan tasarruflar kontrol altında tutulmalı dır. Tasarrufalr, bankacılık sistemi yerine, dövize ve altına dönüp yastık altına indiği taktirde, hem kurlarda hem de tasarruf yetersizliğinden dolayı sorun yaşanır.
Türkiye ulusal hasılasının yüzde 12 si civarında tasarruf yapıyor. 800 milyar dolar hasılanın yüzde 12 si 96 milyar dolar eder. Ekonomi otoriteleri, her yıl yaratılan 96 milyar dolara tekabül eden tasarrufları kontrolde tutabilmek için politika üretmek zorundalar.
Mevduatı denetimde tutmanın en kolay yolu, beklenen enflasyon üzerinde faiz uygulamaktır. Hükümet bu yolu tercih etmedi. Kur korumalı mevduat yöntemi ile mevduatı kontrolde tutmaya çalışıyor. Kur artışından gelen farkı ödüyor. Ödemele, merkez banaksı kaynaklarından karşılanıyor. Para miktarındaki artışa ve dolayısıyla enflasyona neden oluyor.
Kur korumalı mevduat sistemi, kur artış riski taşır. Hazineyi zora sokabilir. Bu nedenle, ekonomi otoriteleri kuru sabit tutmaya çalışıyor. Döviz satarak, kur sabitlendi. Dövizin kaynağı ise, uluslararası siyasetten kaynaklanıyor. Uluslararası siyasetteki başarı sayesinde elde edilen dövizler ile kur sabit tutuldu. Tutulmaya devam ediyor.
Ancak, sabit kurun ithalat üzerine etkisi hesaplanmadı. İthalattaki artış, ülkede üretim yapan marjinal işletmeleri zora sokar. Zira, karşılaştırmalı maliyet üstünlüğü kaybolur. İthal mallarındaki artış, yerli üretimi negatif yönde etkiliyor.
Türkiye, enerji ithalatı yok sayıldığı zaman, cari fazla veriyor. Ekonomi otoriteleri yeni bir kavram yarattılar. Enerji ithalatını hesaba katılmadan cari denge hesabı yapılıyor. Bu dengenin fazla vermesi, kur istikrarı kazandırıyor. Uluslararası siyasetin başarısı ekonomiye, bu açıdan olumlu yansıyor. Gevşek para politikasında ısrar edilmeseydi, uluslararası siyasetin getirdiği ekonomik başarı halka yansıyabilir. Enflasyonun yarattığı olumsuzluklar yaşanmazdı.
Ekonomide sorunlar, yıl değişti diye değişmez. Devam eder. Gevşek para politikasının yarattığı enflasyon can yakmaya devam edecektir. Çare bellidir, gevşek para politikasından vaz geçmek gerekiyor.