Muhalefet bunu yapıyor. İşe yarıyor mu? Yarasaydı yıllardır hep negatif sonuçlar almazlardı. Kötüleyerek 'iyi' olunmaz. Biz de onların bu dediklerini, hayır öyle değil böyle diye düzeltmeye çalışmaktan bıktık. Ömrümüz böyle geçti. Sonunda onların bu halini kabullenir olduk. İşler, 'delidir ne yapsa yeridir' noktasına vardı. Sizi bilmem ama ben artık çok ekstrem bir şey olmadıkça ciddiye de almıyorum. Yine aynı şey diyorum.
Benim neslimin çocukluğunda televizyon yoktu. Çizgi film de yoktu tabi. Biz çizgi romanlarla büyüdük. Hemen hepsi de Amerikan çıkışlı idi. Tenten gibi Belçika çıkışlıları istisna sayıyorum. Bu kitaplar genellikle üç kişilik kahramanlık grupları üzerine kuruluydu. Bir 'esas oğlan' ve onun yardımcıları.
Hatırladıklarımdan Teksas ve Kaptan Swing Amerikan kolonilerinin İngiliz sömürgeciliğine karşı bağımsızlık mücadelesinden esinlenen öyküler içerirdi. Kaptan Swing'in iki dostu vardı. Mister Blöf ve de Kızılderili şefi Gamlı Baykuş. Gamlı Baykuş adından da anlaşılacağı üzere her şeye kötü yönden bakar, sürekli olumsuz yorumlar yapardı. Swing onu neden yanında taşır bir türlü anlamamışımdır. Hiç bir dediği de çıkmaz, işin sonunda onunla hep dalga geçilirdi. Artık o noktaya gelmişti ki, kırk yılda bir doğru bir şey söylese o bile dikkate alınmaz, Gamlı Baykuş işte der geçerlerdi.
Bizim muhalefetin düştüğü durum budur. Korona için ne söyleseler boş çıktı. Doğru iş budur diye önümüze koydukları o uyduruk 'sahra hastanesi' oldu. Üstelik toplumu gerici, moralini ve direncini bozmaya yönelik söylemler kullandılar. Söylediklerinde hiç umut verici bir vurgu yok. Tek dedikleri, 'biz gelirsek düzelir, bunlar kötü, biz iyiyiz'. İnsan kendine soruyor; neden düzelsin ki durup dururken her şey; hem nasıl düzelecek? Üstelik neden kötü? Gözleri, üst üste frigofrik dorselere yığılmış cenazeler aradı. Halbuki o sahneler başka ülkelerdeydi.
Umuda ve daha iyiye değil de kötülemeye yatırım yapan bir düşüncenin geleceği olamaz.