Mustafa Cemal TOMAR
GÜNDEMDEN ENSTANTANELER
GÜNDEMDEN ENSTANTANELER
Akşam telefonumda kayıtlı olmayan bir numaradan, selâmla başlayan bir mesaj geldi. Selâmını aldıktan sonra " Buyurun" dedim. Eyüp ismindeki arkadaş , " 2014 yılında iki arkadaşıyla beraber benim dairede kiracı kaldıklarını, son kirayı durumlarının iyi olmadığindan ödemeden çıkıp gittiklerini ben de kendilerine hakkımı helâl etmiyorum demişliğimi, şimdi ise durumunun düzeldiğini ve kendisine ait olan 1/3 tutarındaki kirayı şimdiki kurdan ödeyerek benimle helâllaşmak istediğini ifade etti.
Ben de kendisine; " Böyle duyarlı davranış sergilemesinden dolayı tebrik ettim, bu duyarlı davranışınız örnek olarak topluma anlatılması gerekir" dedim. Ve sonuç itibarıyla helâllaştık. Benim için sürpriz oldu doğrusu. Paylaşmak istedim.
Bir başka enstantane ise İmam-ı Gazali ile alakalı cuma günü cami kürsüsünde konuşan vaiz hocamızın paylaştığı bilgidir. Bigi şuydu:
Mısırlı bilim insanı Abdurrahman Bedevî yapmış olduğu araştırmalara göre, Gazzâlî'nin 457 adet kitap yazdığını belirtir. Ancak günümüze kadar ulaşan eserlerinin sayısı 75 tanedir. İhya-u Ulumi'd-din - Gazzâlî'nin en çok bilinen ve en büyük eseridir.
Hoca Efendi zamanın iyi değerlendirilmesi açısından bu örneği vermişti. 50 küsür yıl yaşamış Gazali'nin 1100 yıllarında bu kadar çok eser nasıl mümkün olur? sorusunun cevabı bir muammadır. 457 eserin her biri 100 sayfa olsa 45.700 sayfa yapar.
Her gün aralıksız 4 sayfa kitap yazmak icap eder ki, bu da mümkün değildir. Gazali'nin ilim halkaları vardı. Yüzlerce talebe yetiştirmiş, yapmış olduğu sohbetleri kaleme alan onlarca talebesi olmuştur. Böylece bu kadar eser ortaya konulmuş olabilir. Başka türlü matematiksel olarak mümkün değildir. Basit bir hesapla bu bilginin çarpık olduğu ortaya çıkıyor. Talebelerin yazdığı eserler hocaya mal edilemez. Birini yücelteceğiz diye gerçeği yansıtmayan bilgilere baş vurmak cehalettir.
Bunun yanında meselâ:
Mimar Sinan 92 cami, 52 mescit, 55 medrese, 7 darül-kurra, 20 türbe, 17 imaret, 3 darüşşifa (hastane), 6 su yolu, 10 köprü, 20 kervansaray, 36 saray, 8 mahzen ve 48 de hamam olmak üzere 365 eser vermiştir. Bu bilgiler doğrudur, lâkin bu eserlerin hepsini Mimar Sinan'a atfetmek yanlıştır. Bu eserlerin meydana gelmesinde çalışan binlerce işçiyi, yüzlerce ustayı, onlarca kalfa ve mühendisi görmemezlikten gelemeyiz. Mimar Sinan'a mal etmek hiç doğru bir anlatım biçimi değildir. Bilgi yanlıştır.
Bir vücudun organları vardır. Her organ yerine göre önem arz eder. Beyin baştadır ve her organı yönetmesi doğrudur. Beynin verdiği emirleri yerine getirecek organlar olmazsa beynin ne hükmü kalır. Öyle ise insan bedeni bütün organlarıyla vücut buluyorsa bu vücuttan bahsederken sadece beyne vurgu yapmak saçmalıktır.
Birilerini övme işi, aslında perde arkasında başka argümanlar yatmaktadır. Tarihte hep böyle olmuştur. Hakikatler genellikle gizlenmiş, gerçek niyetler gizlenmiş, birilerine kutsallık atfederek o kutsal üzerinden amaçlar gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Bu konusu etmeye çalıştığım olay hemen hemen her kesimde vuku bulmuştur. Sol fraksiyonların da, sağcıların da, emperyal güçlerin de kutsalları vardır. Kutsiyet atfedilen konuların üzerinde asla fikir yürütemez, kutsiyetini tartışamaz, farklı nazardan bakamazsın. Yığın dolusu insanlar asırlardan beri böyle yönetiliyorlar.
Evet burada vurgulamaya çalıştığım konu aslında hak edene hak ettiği hakkı kendine tevdi etmektir. Ortak akıl ve ortak güç ile beraber elde edilen başarılar birilerine vakfederek kutsiyeleştirmek şirkin bir başka versiyonudur. Müritler şeyhlerine, tarikat mensupları liderlerine, partililer parti başkanlarına, feodal yapının hüküm sürdüğü toplumlarada ağalara, işçiler patronlarına, cemaat imamlarına öylesi ulvi hasletler yüklüyorlar ki şirkin zirvesine ulaşıyorlar. Haberleri yok. Faraza uyarıda bulunsanız tekfirlikle itham edilirsiniz. Hakarete uğrar, toplumun dışına itilirsiniz.
Müritler tarikat liderlerine öyle kerametler yüklüyorlar ki, peygamberlerin mucizelerini acze düşürüyorlar. Şirkin zirvesine ulaştıklarının farkında değiller.
Şirk koşmak sadece dini anlamda değildir. Her alanda şirk vardır. Bazı gençler, taparcasına bazı artistleri, futbolcuları, sanatçıları ya da kendilerine göre kutsadıkları varlıklar vardır. Bir varlıkta esasta var olmayan varlıklarla taltif etmek ve kutsamak, daha sonra da peşine olağan gücüyle yönelmek, müstesna bir yere oturtup kimsenin dokunmasına izin vermemek sizce ne demektir? Mahluku tanrılaştırmak ve şirk koşmak denir buna.
" Vezinuu bil kistasil müdtekiim" " ölçü ve tartıda adil olmak" her alanda olmalıdır. Canlı ve cansız varlıkları ölçüp biçerken bu ayetin kıstasları mutlaka ölçü olarak alınmalıdır. Bütün insanlar acizdir ve ölümlüdür. Halktan aldıkları yetkiyle yaptıkları icraatlar i kimseleri güçlü kılmaz. O icraatlar billetin eseridir, bir kişiye atfedilenez. Selâm ve Dua ile...
29.12.2024