Her memleketin bir firavunu vardır. Bu firavun, insanların imanına kadar müdahale eder. İnsanlar da işlerinden, güçlerinden, makamlarından, itibarlarından, sahip oldukları mallardan olmamak için iman etmezler. Firavun korkusu, firavunun adamlarının korkusu onların damarlarına kadar işlemiş.
Bazen de iman ederler; ama imanın gereğini korkudan yerine getiremezler. Firavunun korkusundan ya da onun adamlarının korkusundan imanının gereğini yerine getirmezler.
Çünkü firavunun hükmü ülkenin her tarafına hakim olmuştur. Adı her yerde, adamları her yerde, korkusu her evde... Adına duyan ürküyor, adamını gören korkuyor...
Belki binlerce, belki milyonlarca imanına, imanın gereğini yerine getirmeye engel olan, bir firavun ve onun erkanıdır.
Ülkelere hakim olan firavun zihniyetini kaldırmadığımız sürece ne iman ne de imanın gereği yerine gelecektir.
Üzücü olan ise firavunu yıkmak yerine onunla yaşamaya razı olanların gün geçtikçe artmasıdır.
"Firavun ve erkanının kendilerine fenalık yapmasından korktuklarından, milletinin bir kısmı dışında, kimse Musa'ya inanmamıştı, çünkü Firavun o yerde hakimdi. O, gerçekten aşırı gidenlerdendi."
Yunus Sûresi 83