İnsan modeli hazırlanmadan faizin sadece yasaklanması tek başına çözüm değildir. Alternatif modelleri geliştirip insanları buna hazırlamadıkça yasak şekli olmanın ötesine geçemez.
Mevzubahis model bir yandan referans kaynaklardaki faizsiz modelleri gün yüzüne çıkarıp kodifike etmek suretiyle teori oluşturmak iken, bir yandan da insan modelini hazırlamaktır.
Şüphesiz bu siyasi desteği de gerektirir. Siyasi destekten kastımız bu kurumların sadece önünün açılması değil, zamana yayılı bir şekilde sistemin devlet kurumları vasıtasıyla içselleştirilmesinin sağlanmasıdır.
Örneğin insanlar bugün katılım bankalarından finans desteği alırken ya da fonlarını bu kurumlarda değerlendirirken ‘zarar’ edebileceği ihtimalini de kabul etmesi gerekir.
Her hal ve şart altında karın garanti edilmesi nitelik olarak faizden farksız olur. Mevcut işleyişte sürekli kar ediyor olması da bizi yanıltmamalı…
Zaman zaman yapılan fonlamalardan zarar oluşsa da bu ancak karın azalması anlamına gelmektedir. Nihayetinde katılım bankaları ticari kuruluşlardır. Bu yüzden kar amaçlı çalışırlar. Ancak riskin varlığı zarar etme ihtimalini de bünyesinde barındırmaktadır ve bu haliyle faizden ayrılmaktadır.
2001 ekonomik krizinden sonra getirilen garantinin ise sınırlı olması, devlet tarafından sağlanması ve ekonomik şoklara karşı bir tedbir olması nedeniyle, devletin hediyesi kabul edilmesi gibi nedenlerle risk faktörünü ortadan kaldırmadığı düşünülmektedir.