Oysa ne güzel hesaplamıştım...
Nisan başından itibaren insanın inşasını konuşacaktık ve elbet yönetimin yanlışlarını da...
Ama YSK bize bu imkanı vermedi.
Bizleri seçim ortamında tuttu.
Ve öyle bir tuttu ki, bu ortam 23 Hazirandan sonra da devam edecek.
Hem de uzun süre...
Bunu göreceğiz maalesef.
Çünkü Bizans'ın ciğerini sökercesine aldığımız bu toprakları vatan edinmemizi hazmedemedi Olimpos'un çocukları.
Onlar sandılar ki, tıpkı Cengiz Han'ın evlatları gibi, Hira Dağının Evlatları da bu topraklara bir hevesle gelirler ve hevesleri kursaklarına tıkanınca giderler.
Ama öyle olmadı.
Çünkü bu topraklar, bu millete, bütün etnik kökenleriyle Aziz Türk Milletine vadedilmiş (Arz-ı Mev'ud) topraklardı.
Bu millet yani Hira Dağının evlatları bu topraklara bir kutlu görevle gelmişlerdi. Bu görevleri, bu toprakları vatan edinmek ve bu vatan topraklarını İslam Ümmetinin Sancak toprakları olarak kıyamete kadar muhafaza etmekti.
Hal böyle olunca bu topraklar Hira Dağının Evlatları ile Olimpos'un Evlatlarının en hızlı çatışma yeri haline geldi.
Ve bu seçimler, bir yandan bizi yönetenleri derin bir gaflet uykusundan uyandırırken, diğer yandan Olimpos'un çocuklarını tam anlamıyla açığa çıkardı.
Her şeyde bir hayır vardır diyoruz ya!
Sonuç ne olursa olsun, bu hayrı görmüş olduk.