Cumhuriyet Üniversitesi (CÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülay Koçoğlu, kestanenin kış aylarında bol bulunduğunu ve sevilen bir meyve türü olarak sık tüketildiğini söyledi.
 
Su oranı düşük olan kestanenin kalori ve karbonhidrat içeriğinin yüksek olduğunu ve bundan dolayı kan şekerini yükseltmediğini ifade eden Koçoğlu, doyuruculuk açısından 3 kestanenin bir dilim ekmekle eşdeğer olduğunu dile getirdi.
 
Kestanenin vitamin zenginliğine de dikkati çeken Koçoğlu "Kestanenin yağ oranı çok düşük ve içerisinde birçok mineral var. Kan basıncının düzenlenmesinde önemli etkileri var ayrıca kestane C vitamini açısından yüksek orana sahip. Bir portakal ile 100 gram kestanenin C vitamini oranı birbirine yakındır. Beyne glikoz sağlaması açısından daha etkilidir. Acil enerjiye ihtiyacı olan kişiler tüketebilir" dedi.

GÜNDE 3 KESTANE TÜKETİN
Koçoğlu, kestanenin lif oranı çok yüksek olduğu için birçok hastalığa karşı koruyucu özelliği olduğunu belirterek şunları kaydetti: "Kanser, kalp, diyabet gibi hastalıklarından korunmada lif oranı yüksek yiyecekler alınması çok önemli. Kestane de lif açısında oldukça zengin bir besin. İçerisinde bulunan antioksidanlar ve posa içeriği sayesinde kanserden koruma özelliğine sahip. İçerdiği lifler sayesinde bağırsak faaliyetlerini düzenleyen kestane, kanser yapıcı maddelerin vücuttan atılmasını sağlıyor.
 
Bu açıdan çok önemli. Potasyum içeriği ile dolaşımı ve tansiyonu düzenliyor. Magnezyum da özellikle kemik dokusu için yararlı. Kestanenin sinir sisteminin çalışmasında da olumlu etkileri var. Varis ve hemoroid gibi rahatsızlıkları olanların kestane tüketmesini öneriyoruz. Kestanenin haşlanarak pişirildiğinde kalori oranı düşüyor, kızartıldığında ise kalori oranı yükseliyor ve daha çok enerji veriyor. Bu açıdan günde 3 kestane tüketilmesini öneriyoruz."
 
Diyet yapanların kestaneyi sınırlı sayıda tüketmesi gerektiği uyarısında bulunan Prof. Dr. Gülay Koçoğlu "Kestane, içerisinde bulundurduğu potasyum, fosfor içeriğinin yüksek oması nedeniyle diyabet hastaları ve böbrek hastaları tarafından sınırlı tüketilmeli. Kronik böbrek hastaları da tüketim miktarını sınırlamalı" dedi.