Yapılan bir araştırma sonunda, Amerikan toplumunun geneli yüzde 90 oranında dine inanıyor.
Amerika gibi gelişmiş ve laik bir toplumda bu oranın yüksekliği, sosyologları derinden etkiledi. Eğitim seviyesi ile dindarlık arasındaki ilişki ölçüldü.
1. Amerikadaki üniversite mezunları arasında dindarlık oranı yüzde 60 seviyesine düştüğü saptandı.
2. Lisans üstü eğitim alanlar arasında ise oran yüzde kırka düşüyor.
3. Profesör ünvanı alanlar arasında ise oran yüzde 7 seviyesine düşüyor.
Sosyolojik sonuç şudur. Bilgi seviyesi arttıkça dindarlık azalıyor. Ancak, bilim adamı dahi olsa dine olan ihtiyaç sonlanmıyor.
Neden?
Soruya cevabı Prof Dr ALİ DEMİRSOY veriyor.
Prof Dr Ali Demirsoy “7 yaşına kadar hurafeler ile beslenen beyin, ömürboyu etkisinden kurtulamaz” diyor.
Çocuğun beyni boş bellek ile geliyor. Ne öğretilirse ona inanıyor. Hangi dini eğitimi alırsa ona inanıyor. Eğitim ailede başlıyor. Yahudi ailenin çocuğu yahudi oluyor. Hristiyan ailede, hristiyan yetişiyor. Müslüman ailede yetişen çocuk müslüman oluyor.
Çocuk yaşta alınan dini eğitim ömür boyu devam ediyor. Bilgi seviyesi yükseldikçe dine olan inanç azalıyor. Ama yok olmuyor.
Neden yok olmuyor ?
Genetik koda işlenmiş bilgileri, akıl ile söküp atmak çok zor. Insanın genetik kodu, inanmaya hazır şekilde programlanmış. Insan mutlaka bir şeylere inanma ihtiyacı ile doğuyor. Sümer tabletleri “bu tezi” doğruluyor.
Sümer tabletleri okununca çok şey değişti. Yahudi yazıcıların SÜMER tabletlerinde yazılı bilgileri intihal edere TEVRATA aktardıkları anlaşıldı. Bunların başında, Yaratılış, Nuh tufanı, Habil-Kabil hikayeleri geliyor. Bu bilgiler, Tevrattan sonra gelen kitapları da etkilemiş ve tekrar ediliyor.
Sümer Tabletleri ile bize önemli bir bilgi daha ulaştı. Bu bilgide, Tanrı Enki’nin “insanlara inanç geni eklediği” ifade ediliyor. Gerekçe olarak “Din yoluyla insanların kolay idare edilmesi” gösteriliyor.