Mustafa Cemal TOMAR
DİN TÜCCARLIĞI
DİN TÜCCARLIĞI
Bu kavram günümüzde siyasiler arasında çok yoğun bir şekilde kullanılıyor. Az önce konu ile ilgili gözüme ilişen bir sözü aktarmak isterim.
" Din tüccarları; şeytanın
yeryüzündeki en sadık
hizmetkarlarıdır..!!! Hoca Ahmet YESEVİ.
Önce tüccar nedir sorusunu irdeleyelim:
Kısaca, alım satımla uğraşan meslek grubu cevabı verilebilir. Tüccar kendisi veya başka bir kurum adına çalışabilir. Genellikle başka bir kişi veya kurum tarafından üretilen malları veya bir hizmeti, üzerine kâr payı koyarak satar. Halk arasında “iş insanı” olarak da bilinir.
Biz tüccarın tanımını böyle bilirdik. İktisat Fakülteleri'nde yukardaki tanıma uygun olarak analiz ve sentezler yapılır esasta. Lâkin gıda ürünlerinin GDO'LU olması ve doğal yapılarının insan yapısını bozacak şeklde değiştirilmesi gibi, iktisat biliminin de ana felsefesi bozulmuş, içi darmadağın olmuştur. Mal ve hizmet tüccarlığı yanında, din, vatan, millet, bayrak, mukaddesat tüccarlığı da devreye sokulmuştur. Bütün bu tüccarlıkların neticesinde "mal ve makam" elde etmek içindir. Mal ve makamı elde etmek için her türlü mukaddesatlarımız bit pazarına indirilmiş vaziyettedir. Bildiğiniz üzere bit pazarı en ucuz markaların satıldığı pazardır.
Bir mal ihtiyaçtan çok fazla üretilir ve piyasaya sürülüyorsa talep de az olursa malın fiyatı ucuzlar. Elde kalmasın diye bit pazarları kurulur, ucuz fiyatta müşterinin hizmetine sunulur. Peki mukaddes ne demek.
Kökeni: "Mukaddes" kelimesi Arapça kökenli bir kelimedir. Arapça "muqaddas" (مقدس) kelimesi, "kutsal" veya "saygıdeğer" anlamına gelir. Anlamı: "Mukaddes," bir şeyin kutsal veya saygın olarak kabul edildiği anlamına gelir.
Din, kitap, vatan, mabuthaneler, bayrak, inanç değerlerimiz, namus ve şeref, milli ve maneviyatımız bizim kutsallarımız arasında yer almaktadır. Manevi acıdan her vesile ile saygı duyduğumuz mukaddesatlarımız kanunen bile koruma altındadır.
Bu nedenle bu değerlere şu veya bu şekilde hiç kimse hakaret edemez, hafife alamaz, şahsi menfaatlerine alet edemez. Mukaddes değerler her zaman korunur, saygı duyulur, yaşatılması için politikalar üretilir, mukaddes değerlerin çizdiği istikamete doğru yol alınır. Kişisel olarak farklı inaç ve değerleriniz olsa da bir ulusun genelinin değerlerine saygı duyulması esastır. " La ikrahe Fiddiin, dinde zorlama yoktur" Ayet-i Kerimesi' buna işarettir. Yani bir taraftan özgür irademizi kullanma yetkisine sahibiz, bir taraftan da milleti oluşturan değerler bütününe saygı duymak zorundayız.
Dünyadaki savaşların ekserisi ekonimiden ziyade din savaşları olduğuna inanıyorum. Ekonomileri büyük olan ülkeler, kendi dinlerinden olan ve yeraltı zenginlikleri olan ülkelere saldırmazlar. Hıristiyan ya da Yahudi dünyası hep müslüman ülkelerle ve o ülkelerin kaynaklarını ele geçirmeye uğraşıyor. Buna burada din ve ekonomi savaşı denilebilir.
Burada din kavramının en az ekonomi kadar değerli olduğunu vurgulamaya çalışıyorum. İnsanlar dinleri ve vatanları için tarih boyu savaşmışlardır. "Dinsiz vatan, vatansız din olmaz" demişler atalarımız. Biz de aynı ilkeye inanıyoruz. Millet olmanın en önemli unsuru "din ve vatan" sevgisidir. Ne güzel değil mi?
Biz, okullarda her vesile ile öğrencilerimize bu değerlerin yaşatılması için elimizden gelen eğitim- öğretimi vermeye çalışıyoruz.
Ne yazık ki sahada iş görenler bu değerlerinizi gayesine uygun değil de kendi saltanatları uğruna kullanıyorlar. Bu durum da literatüre daha çok " din tüccarlığı" diye geçmiştir. Dindar görünüp milletin duygularından ve inançlarından yararlanarak güç elde etmek, elde edilen gücü de kendi yandaşları için kullanmak. Diğer bir ifade ile; din ve vatan uğruna verilen sözlerin iş başına gelindiğinde o sözlerin unutulması ve ters istikamete gidilmesi durumu. Siyasetçiler için bu böyle de, bizim için de durum çok farklı değil.
Bir malı satarken malın kaliteli olduğuna dair yeminler ederiz, bir hizmeti vatandaşa tanıtırken başka, ihaleyi aldıktan sonra başka türlü davranmak din tüccarlığıdır. Yani, İslâmi ölçüler çerçevesinde dürüstlük sergileyip işi almak, işi organize ve yapma aşamasına gelince alicengiz iyunlarını devreye sokmak bal gibi "din tüccarlığına" girer.
Vatan ve bayrak sevgisi üzerine siyaset yapacaksın, vatan için ölürüm şarkıları sôyleyeceksin, vatanın her bir karış taorağı şehidimin kanıyla sulandı mukaddestir diyeceksin, sonra da iş başa düşünce savaşa gitmekten kaçacaksın. Böylelerine de kutsallarımız üzerinden ticaret yapan kişiler anlamında " vatan tüccarı" desek olur mu?
Bu bağlamda namaz kılıp da " Ya Rabbi Ancak sana ibadet eder, ancak senden yardım dilerim" diyen bir müslümanın dış piyasada menfaati için yalakalık yapmadığı, boyun eğmediği bir otorite kalmadıysa bu pozisyona verilecek en doğru isim ne olabilir acaba?
Vatan vatan deyip, biraz fazla para veriyor diye Avrupa'ya ve Amerika'ya iltica eden vatanperverlerimize ne denilebilir acaba.
Sahada milletle başbaşa iken Yüce Allah Teâlâ'nın faiz, hırsızlık, adaletle, doğruluk ve ahlâkla ilgili ayetleri okuyup kendini dindar gibi gösterip milletten yetkiyi alıp TBMM' nın çatısı altında başkalaşmak ne anlama geldiğini bir vatandaş olarak sorma hakkına sahip olduğumu sanıyorum.
Bir hususa daha vurgu yapmak istiyorum. Mukaddes değerlerimiz konusunda, solda en uçta olanların bile eskiden saygısı vardı. Şimdi algılarımız o derece değişti ki, değerlerimiz değersizleştirildi. Bu bakımda tepki azaldı. Oyuncular oyunlarını artık sahaya rahat sürebiliyorlar, at koşturabiliyorlar. Kimsenin umurunda değil.
Cemal Hoca, sabahın beşinde kalktı, bir gerçeyi ifade etmeye çalıştı, yazıya döktü. Kimin umurunda!!!
Selâm ve Dua ile...
07.11.2024