Prof. Dr. Salih ŞİMŞEK
DALGINLIK TESPİTLERİ
Elbette yani... Şarkıcı ile çoban aynı statüde mi ki oyları aynı olsun. Bu durum demokrasiye aykırı...
Sadece 'muhalefet etmek için muhalefet' bile bir meziyettir! Yabana atmamak gerek! Tıpkı 'sanat için sanat' gibi...
Siz hiç ‘başsız adam’ gördünüz mü? Görmediyseniz etrafınıza tekrar daha dikkatli bir şekilde bakın... Ucube başsız adamlar göreceksiniz
Şöyle etrafıma bakıyorum da; Cehennem'in mutlak gerekliliği her geçen gün daha bariz hâle geliyor! Hak yolunda olanlara selâm olsun.
Siyasette ortamın dışına çıkanlar, oldukça tutarlı yorumlar ve tespitler yapıyorlar, ama içeride kalanlar çok zaman 'bakar kör' oluyorlar...
Her vesile ile söylenir: Türkiye iyi ülke de çevresi kötü… Hâlbuki şöyle söylense daha iyi olmaz mı? Türkiye iyi ülke de içindeki kötüler olmasa…
Birileri bir zamanlar bir hatırlatma yapmış (birilerin atasözüymüş): Depoda şeker yoksa kuyrukta beklemenin ve bekleyenlerin bir anlamı yoktur!
Birileri bir duvar yazısı yazmış, ‘ahlâkımı kaybettim’ diye… Diğer biri de cevap vermiş: Bu memlekette Sen yalnız değilsin. Ahlakını kaybeden o kadar çok kişi var ki...
Kim demiş? Ne zaman demiş? Kimin için söylemiş? Bilinmez, ama şöyle demiş söyleyen: ''klozet'' üzerinden muhalefet yapanın ufku necasetten öteye geçemez.
Etrafımızda ve içimizde olup biten her şeye muhalif olmalıyız. Yoksa yaşayamayız, ölürüz ve belki de gebeririz... Varsa yoksa, her şeye, kendimize bile, muhalefet etmeliyiz. Varlık sebebimizi inkâr etmek nankörlüktür!
Dirilerden umutlarını kesen bazı mütekait politikacılar, yapacak iş bulamayıp boş kalınca, Türk tarihi’ndeki büyüklerin hangilerini ‘daha dindar’ hangilerinin ‘daha az dindar’ olduklarını araştırmaya başlamışlar. İnşallah bu arayışlar kendilerine hayır getirir…
Bugün kafam bozuk: tüm köylüler tüm uçakları doldurmuşlar. Benim gibi aristokrat ve bürokratlar uçaklarda yer bulamıyorlar... Olur mu böyle, olur mu? Hükümet hemen istifa etmeli... Hem de hemen. Böyle bir rezalet olmaz! Köylü ‘milletin efendisidir’ dediysek, uçakları doldursunlar da demedik ki…
Düşünüyorum da... Pardon, görüyorum da; ne anlaşılmaz insanlar var şu garip âlemde... Kendisi bir başkasının 'değer verdiğikleri'ne olabildiğince, gücü yettiğince küfrediyor, ama kendisinin 'değer verdikleri'nin onda birine, o küfrettiklerinin küfretmesine tahammül gösteremiyorlar... Sonra da kasıla kasıla fikir hürriyeti, insani değerler, demokrasi memokrasi ve olmadık kavramlara sarılıyorlar... Anlayan birisi varsa bana anlatsa...
Kandil ve benzer günlerde insanımız artık cep telefonundan tebrik mesajları gönderiyorlar. Kolaylık tabi... Ancak bir problem görüyorum: Mesaj gönderen kişi mesajı altına adını yazmıyor. Karşıdaki kişinin rehberinde yer aldığını düşünüyor. Hasbelkader rehberde adı yok ve ismini yazmışsa, 'hayali bir kişi'den mesaj almış oluyor. Ne olur mesaj gönderen mesajının altına adını da yazmasa da okuyana 'bu da kim acaba?' dedirtmese... Herkesin, herkesin telefon numarasını kayıtta tutması gerekmez ki...
Ahh, ah…
Bir de ayık olarak söylenen sözleri görsek…