Şükretmek gerek. Daha ne olsun ki...
Âhhhh, ah... Keşke şu şarkılar olmasaydı.
Çok sessiz bir soru: ‘Yürek’ mi ‘kâlp’ mi?
Hani demem o ki; Benim insanım işini bilir!
'Kâlpsiz' ile 'Yüreksiz' aynı şey midir? Aklıma takıldı da...
Hani demem o ki; Dostlarımın dostları benim de dostumdur.
Eğer bir yerde ‘ahlaksız’ varsa, yapacağı ahlaksızlığın sınırı olmaz!
Aklıma geldi de sorayım dedim: ‘Kâlp’ mi kıyılır, yoksa ‘Yürek’ mi?
Hani demem o ki; ‘Umut’, insanın en önemli varlıklarındandır, kaybetmeye gelmez.
Genetik yapıları, 'aşağılık duygusu'na kodlananların ulaşacakları bir seviye yoktur!
'Yaş kırk oldu, kırklara karışamadım' diyen birileri vardı bir zamanlar... Hatırlayan var mı?
Dertsiz insanlar dertli olanları anlamazlar. Birbirlerini en iyi anlayanlar ise aynı derdin sahipleridir.
Kim olursan olun, isterseniz Allâme-i Cihan olun, ancak karşıdakilerin anladığı ve algıladığı kadarsınız.
Evet, evet... Edep, illâ edep... Gerisi lâf u güzaf... Altından yapılmış saray olsa, içinde 'edepsiz' varsa, ne önemi var...
Sizler de fark ediyor musunuz bilmem; Etrafımızda o kadar çok ‘cebi’ dolu, ‘midesi’ ve ‘gönlü’ bomboş insan var ki...
Evet, evet... Şimdi var ya... Alıp başımı gidesim var, hiç kimsenin, hatta benim bile bilmediğim, sonsuzluğun tam merkezine...
Hani demem o ki; Yıldızlar sessizdirler, öyle olmasaydı milyarlarcasının çıkaracakları ses ve gürültüden dünyada durmak mümkün olmazdı…
Birileri bir zamanlar birileri için şöyle demişti: Karpuz kadar büyüklükteki kafasında, fındık kadar beyin taşımayan papağanlar var etrafımızda…
Bir ülkede ‘akıllılar’ kadar ‘salaklar’ da olmalı… Çünkü onlar olmadan akıllıların varlığı belli olmaz ki… Tıpkı, siyah olmadan beyaz rengin anlaşılamayacağı gibi…
Hani demem o ki; 'Müflis' tüccar, eski defterleri karıştırırmış. Bilirmiş ki, eski defterlerin hafızaları hiç silinmezmiş. Onlar, bilgisayarlardan daha iyi kayıt tutarlarmış...
İnanmayanları zorla inandırmak bizim işimiz değil ki… Eğer birileri genetik olarak, ‘inanmamak’ üzere kodlanmışsa, ‘inanan’ birinin ona bir şey yapması mümkün değildir.
Önce benden duyun: Seçimlerden sonra, Anayasanın bazı hükümleri, gelişen teknoloji sebebiyle yürürlükten kaldırılacakmış. Hani derim ki; bırakın o maddeleri, bazen öyle olur ki, bazılarının insanlığı bile ortadan kalkar. Demedi, demeyin.
Daha da dağınık düşünceler var ama…