Bu topraklara yurt edindiğimiz 26 Ağustos 1071 gününden beri elde ettiğimiz kazanımların tamamı milletin çabasıyla, gayretiyle, sabır ve sebatıyla elde edilmiştir.
Bu kazanımlara Cumhuriyette dahildir.
Cumhuriyetin başlangıç noktası 30 Ağustos 1926'dır.
Cumhuriyetten cumhuru mahrum bırakmak haksızlıktır ve dahi zulümdür.
Ne olduğu anlaşılamayan 'Laiklik ve modernlik' adına millete terbiye etmeye kalkmak laiklik ve modern yaşamı korumak için Cumhuriyet rejiminin öznesi olan cumhuru suçlamak ve oyun dışı tutmak çabası beyhudedir.
Cumhura Fransa'nın sömürgeleri için uygun gördüğü Laiklik anlayışına tek hakikatmiş gibi dayatmak Fransız zihniyetinin işgal arzusuna payanda olmaktır.
Devlet laik olacaksa müslim gayri müslim her yurttaşın dini hayatını koruma altına almak zorundadır.
Müslümanlar çoğunluk diye gayri müslim vatandaşlara pozitif ayrımcılık yapamaz.
Müslüman yurttaşlar devletten dinleri için neyi talep ediyorsa devlet onun yerine getirilmesi için çaba sarf etmek gerekiyorsa kaynak ayırmak zorundadır.
Devlet vatandaşına 'Git başının çaresine bak!' diyemez.
Modern devlet böyle davranamaz.
İhtiyaçlara destek olan ve çözüm üreten devlet 'Laiklik'ilkesini zedelemiş olmaz.
Yanlışların sürekli yapılması onu doğru yapmaz.
Kısacası cumhuru dışlayan Cumhuriyet rejimi gerçekte Cumhuriyet değil, cumhurun iradesinin belirli zümre tarafından gasp edildiği rejim olur.
Bir kısım bürokratın yönettiği ve egemen olduğu 'Bürokratik Cumhuriyet yerine cumhurun egemen olduğu Demokratik Cumhuriyet' vazgeçilmez talebimizdir.
Demokratik Cumhuriyet seçilmiş iktidar tarafından yönetilir.
Yalnız 'Bürokratik oligarşi' istemediğimiz gibi 'Parti Oligarşisi de' istemiyoruz.
Seçimler 'Milli İradenin' yegane teminatıdır.
Her ne yapılacaksa milletin rızası aranmak zorundadır.
Bu şartı yerine getirenler ' Cumhuriyetçi ve Demokrattır'
Gerisi hikaye.
Milletimizin de hikayeye karnı tok.