Çocuklarda Diyabet: Halk Arasındaki İsmi İle İşte Çocuklarda Şeker Hastalığının Sebepleri, Belirtileri, Diyabet Nedir ?
Pediatrik Endokrinoloji Uzmanı Doç. Dr. Özlem Sangün, Tip 2 Diyabetini (Halk arasındaki ismi ile Şeker Hastalığını) çocukların üzerindeki etkisini Şeker hastalığının sebeplerini ve belirtilerini açıkladı...
Pediatrik Endokrinoloji Uzmanı Doç. Dr. Özlem Sangün, yaptığı açıklamada, Dünya Sağlık Örgütü'nün, 7 Nisan Dünya Sağlık Günü için "Şeker Hastalığıyla Mücadele" başlığını seçtiğini belirtti.
Halk arasında "şeker hastalığı" olarak bilinen diyabetin öldürücü sonuçları olduğu kadar uzun vadede yaşam kalitesini de son derece olumsuz etkileyip vücudu yıprattığını ifade eden Doç. Dr. Sangün, "Asıl önemli olan uzun dönem sorunlar. Uzun dönemde eğer kontrol altına alamazsak, 15-20 yıl gibi bir sürede böbrekleri, kalbi, damarları, sinirleri harap edebiliyor. Geri dönüşsüz görme kaybı oluşabiliyor. Bu açıdan hastalık uzun vadede kontrol altına alınması gerekir." dedi.
Şeker Hastalığı (Diyabet) Belirtileri neler?
Şeker hastalığı (diyabet) belirtileri beraberinde bir çok sendromu da yanında taşımaktadır. Aşağıda yazılan sendromlar şeker hastalığının belirtileri olarak kabul edilen durumlardır:
Çok sık idrara çıkma,
Çok fazla susama,
Bulanık görme,
Halsizlik, bitkinlik durumları,
Beklenmedik kilo kaybı,
Acıkma hissi,
Mide bulantısı,
Kusma,
Nefes kokusu,
Sık idrar yolu enfeksiyonu,
Adetten kesilme,
Kuru ve kaşıntılı deri,
Yaraların kolay kolay iyileşmemesi.
Sık idrara çıkma
Çok sık idrara çıkma (poliüri) hissi devamlı mevcuttur. Bunun sebebi ise, kan şekeri yükseldiğinde böbrekler emme işlevini yerini getiremediklerinde, fazla şekeri atmak için uğraşırlar. Çoğunlukla kan glukozu 180 mg a eriştiğinde idrar aracılığı ile glukoz atılmaya başlar (glikozüri). Çok uzun yıllardır şeker hastalığı olan kişilerde bu oran çok daha fazla yükselmeden idrarda glukoz çıkmayabilir.
İdrarla vücuttan çıkarılan şeker ile birlikle suyun da atılımını da sağlar. Bu sayede ortaya çıkan sıvı kaybı ile aşırı susama (polidipsi) duygusu ortaya çıkar. Bu belirti genellikle hastalar tarafından yalnızca ağız kuruluğu olarak ortaya çıkar.
şeker hastalığında bulanık görme
Bulanık görme
Bulanık görme probleminde bu susuzluk periodları sırasında gözde bulunan glukoz ve su seviyelerindeki değişiklikle ilgilidir. Hücreler yakıt maddeleri olan glukozu yeterli miktarda almak için halsizlik ve bitkinlik ortaya çıkar. Bu kayıp yakıtı yerine koyabilmek için vücutta toplanan yağlar yakılmaya başlar bunun akabinde ise kilo kaybı ile beraber aşırı acıkma hissi meydana gelir. Yağ hücreleri bozulur ve bundan sonra ketonlara dönüşür. Bu ketonlar idrar aracılığı ile atılır. Kan şekeri yükselir ise, deri enfeksiyonlarında artış görülür. Şeker bakterilerin üremesi için uygun koşullar sağlanmış olur.
Yüksek glukoz seviyeleri sinirlerde hasara yol açacağından geceleri ayak ağrıları ve kramplar meydana gelebilir. İnatçı hiperglisemi uzun vadede kalp-damar hastalıkları, böbrek hastalıkları ve görme bozuklukları gibi şeker hastalığının yol açtığı metabolik sendrom adı verilen komplikasyonlarına da yol açabilir. Şeker hastalığını önlemek adına; diyet, alkol kullanımı, aktivite seviyesi, stres, hastalıklar ilaçlar ve hormon oranlarındaki değişiklikler gibi bir çok etken kan şekeri seviyeleri üzerinde etkendir. Ancak bu düzey sık sık yapılacak kan şekeri testleri ile takip edilebilir. Bu sayede kan şekeri seviyelerindeki değişikliklere göre bir tedavi uygulamak mümkün olur.
Şeker Hastalığı İçin Öneriler:
Beslenme: Şeker hastalığı olan kişilerde kan şekerinin normal seviyelerde devam edebilmesi için beslenme oldukça önemli rol oynamaktadır. Önemli olan, kişinin porsiyonlarının az olması değil, vücudunun ihtiyacını karşılayabilecek yiyecekleri tüketmesidir. Besinler 4 temel gruba ayrılır:
Sebze ve meyveler: portakal, elma, muz, havuç,ıspanak gibi…
Hububatlar: tahıllar ve ekmek (buğday, pirinç, arpa, yulaf gibi) ,
Mandıra ürünleri (süt, krema, yoğurt gibi)
Etler (kümes hayvanları,balık,yumurta vs.)
Bu 4 temel besin grubun her birinden hergün tüketilmeye çalışılması oldukça önem teşkil eder. Bu sayede vücudun gereksinimi olan tüm besinler alınmış olur. Gıdalardaki ana besinler: karbonhidratlar, proteinler, yağlar, vitamin ve minerallerdir.Karbonhidratlar vücuda enerji sağlar. Şeker hastalığı için en ideal tercih fasulye, bezelye, mercimek, tahıllar, hububatlar, sebze ve meyvelerdir. Proteinler içinde ise en uygun tercih; hafif etler ve az yağlı mandıra ürünler olmaktadır. Lif bakımından zengin gıdalar kan şekeri ve yağ düzeylerini düşürmek için en sağlıklı besinler olarak kabul edilirler. Çok fazla yağ barındıran yiyecekler şeker hastalarında çok zararlı olabilirler. Tuz tüketimini azaltmak oldukça önemlidir.
egzersiz
Egzersiz: Düzenli şekilde uygulanan egzersizler sayesinde vücuttaki fazla şekerin yakılması sağlanır. Bu sayede kan şekeri düzeyleri de düşer. Doktorun tavsiye ettiği egzersiz biçimin seçilmesi ve egzersizlerin ardından kan şekeri düzeylerinin ölçülmesi oldukça önemlidir. Fazla enerjiye ihtiyaç duyulan egzersiz biçimlerinin kan şekerini aşırı düşürebileceği de akıldan çıkarılmaması gereken bir etkendir.
Stres ve Hastalıklar: Psikoljik açıdan stres ya da soğuk algınlığı, grip, bakteriel enfeksiyonlar sebebi ile meydana gelen fizyolojik stres insülinin gerektiği gibi fonskiyonunu devam ettirmesini engelleyecek hormonların üretimine yol açabilirler. Kalp krizi gibi kimi rahatsızlıklar ya da büyük travmalar kan şekeri düzeylerini yükselmesine yol açabilir. Stres ve hastalık gibi hallerde kan şekeri oranlarının devamlı ve sürekli kontrol edilmesi faydalı olacaktır. Pneumococcal pnömoniye ve gribe karşı aşılanmak, bu riski azaltan bir etkendir.
Alkol: Alkol karaciğerden glikozun serbest bırakılmasını önler. Kan şekeri düzeylerinde çok fazla düşmelere yol açabilir. Alkol tüketilmesi gerekiyor ise makul bir düzeyde tüketilmesi ve önceden muhakkak bir şeyler yenmelidir.
Tip2 eskiden çocuklarda görülmezdi
Doç. Dr. Sangün, farklı genetik diyabet formları olsa da kabaca "Tip1" ve "Tip2" diye ayrıldığını, Tip1'in insülin eksikliğiyle ortaya çıktığını, diğerinin ise insülinin eksik değil, etkisiz olmasıyla baş gösterdiğini vurguladı.Tip1 diyabetin neredeyse yeni doğana kadar olmak üzere çok daha küçük yaşlarda görülmesi söz konusu iken, Tip2'nin daha büyük yaşlarda ortaya çıktığını ifade eden Doç. Dr. Sangün, şunları söyledi:
"Eskiden 'çocukluk çağında Tip2 görülmez' diye bir teorik bilgi vardı. Artık ergen yaşlarda, hatta ergenlik öncesi dönemde bile görülebildiğine şahit oluyoruz. Tip2 diyabet bu yaş çocuklarda da giderek yaygınlaşıyor, çünkü giderek hareket etmeyen, apartmanlarda odalarında yaşayan, bilgisayar başında oturan, hazır yemek tüketmeyi seven, günlük olarak paketlenmiş gıda tüketen bir çok çocuğumuz var"
Çocuklarınıza örnek olun!
Süt dişlerinin genel olarak 6 aydan sonra alt ön bölgeden başlayarak çıktığını ve 3 yaşına kadar bu sürecin devam ettiğini belirten Dr. Dt. Anya Dalmış bebeklerde diş temizleme işleminin ilk ağızda görüldüğü andan itibaren başlanılması gerektiğini ve bunun sabah kahvaltısı sonrası ile gece yatmadan önce temiz bir tülbent veya gazlı bez ıslatılarak yapılabileceğini söyledi. Çocuklarda arka dişlerin çıkmasından itibaren diş fırçası kullanımına başlanılabileceğini kaydeden Dr. Dalmış, "Çocuklarda diş fırçalama aktivitesi her ne kadar ilk başlarda sevilmese de zamanla onun da seveceği bir aktivite olacaktır. Eylemin daha eğlenceli ve örnek alınır bir şekilde olması için ebeynlerin de dişlerini fırçalaması hatta bu işlemi çocukları ile eğlenceye dönüştürmesini tavsiye ediyoruz" dedi.Konuşarak değil yaparak örnek olunDiş bakımı ve fırçalaması işlemine çocuklardan daha çok anne-babanın dikkat etmesi gerektiğini ve büyüklerine örnek alan küçüklerin gördüklerini uygulayacağını belirten Diş Hekimi Anya Dalmış, "Çocukların yapıları gereği büyüklerini taklit eder. Bunun en iyi olarak makyaj yaparken ve tıraş olurken görürsünüz. Bundan yola çıkarak diş fırçalamayı onların gözü önünde hatta birlikte yapmalısınız. Bunun için illa banyoda fırçalamanız gerekmez. Fırçayla evin içerisinde de dolaşabilirsiniz, çocuk sizi diş fırçalarken görmelidir. Hem alışkanlığı kazanırken sizi örnek alması hem de fırçalarken sizin hareketlerinizi taklit etmesi ve öğrenmesi nedeniyle fırça tutabilecek yaşa gelir gelmez çocuğunuzla birlikte fırçalama denemelerine başlayınız" dedi.
Yaşam tarzı, ilaç kullanımı kadar önemli
Doç. Dr. Sangün, Tip2 diyabete karşı çocukların beslenme ve yaşam tarzına dikkat edilmesi gerektiğini belirtti. Çocukların kahvaltı yapmamaları, abur cubur gıdaları normal ara öğünmüş gibi sıklıkla tüketmeleri ve spordan uzaklaşmalarının Tip2 diyabetin yaygınlaşmasında rol oynadığına vurgu yapan Doç. Dr. Sangün, "Tip2 diyabetle ilgili bir farkındalık yaratılması gerek. Bu önemli, çünkü obezite çağımızın salgını. Artık Dünya Sağlık Örgütü bunla ilgili kıtalararası salgın alarmı verdi. Bu seviyede bir obezite sıklığı var. Bu her ülke için geçerli. Gelişmiş ülkelerde daha da fazla. Obezitenin diyabetle ilişkisi çok yaygın. Obetize, diyabet ve ilişkili hastalıkları engellemek lazım" diye konuştu.
Açık havada egzersiz önerisi
Çocuk yaşta Tip2 diyabet nedeniyle şeker komasına girmiş vakaları dahi gördüğünü söyleyen Doç. Dr. Sangün, Tip2 diyabete karşı çocukların günün belirli zamanında hareketli olmalarını da önerdi.Her çocuğun en az bir saatlik süreyi mümkünse ev dışında ve açık havada egzersizle geçirmesini tavsiye eden Doç. Dr. Sangün, sözlerini şöyle sonlandırdı:
"Çocuklar, bilgisayar, televizyon, tablet gibi cihazlar dahil ekran başında günde 1, 2 saatten fazla vakit geçirmemeli. Yemeklerini daha çok evde, mevsimine uygun hazırlamaya gayret etmeliyiz. Hazır, önceden pişirilmiş, işlenmiş etler, paketlenmiş gıdalardan çok, kendi hazırladığımız gıdalarla ara öğün yapmalıyız. Beslenme düzenine dikkat edeceğiz, kahvaltısız evden çıkmayacağız. Tüm bu yaşam tarzını düzenleyecek yaklaşımlar, ilaç kullanımı kadar önemli"