Prof.Dr. Kamil GÜNGÖR
Bozulması Gereken Bir Ezber…
Faizi zecri yöntemlerle yasaklamak mıdır çözüm, yoksa faize neden olan illetin ortadan kaldırılması mıdır... Nihayetinde ekonomide kısa, orta ve uzun vadeli çözümler vardır. Bu çözümler aynı zamanda daha kolaydan zora doğru gidişin de fotoğrafıdır. Böyle bir imkân şimdilik zaten yok da; (zira siyasi irade ortaya koymanın ötesinde anlamı vardır böyle bir politikanın) bir an için olduğunu varsaydığımızda tek başına yasaklamak bir çözüm olabilir mi sorusu ilk akla gelen soru... Böyle bir şey belki kısa vadeli ve acil önlem olabilir ama kılcal damarlara kadar nüfuz etmiş, zihinleri esir almış, katranlaşmış faizli sistemin kuşatması altında ilk aşamada yapılacak olan zorlamanın nihai çözüm olmasını beklememek gerekir.
Bir düşünce olarak ifade etmek isterim ki; faizsiz sistemin oluşturulmasında zecri önlemler elbette gerekli olmakla birlikte bu konuda Müslümanlara düşen asıl vazife faizsiz işleyen bir ekonomik modeli ortaya koymaktır. Faizin bireysel olarak alınıp verilmesi hiç şüphesiz haramdır, ancak eğer sistem faizi cazip kılıyorsa, insanlar da buna karşı zaaf gösterebilecektir. Hatırlarsanız 1990’lı yıllarda ‘rant ekonomisi’ öylesine yaygınlaşmıştı ki, bir çok büyük firma risk barındıran üretimden vazgeçerek devlete borç verip faiz geliri elde etmek hem garanti, hem de yüksek bir gelir kapısı olarak gördü. Zira faiz oranları yıl içerisinde geri ödenecek şekilde % 450’lere kadar tırmanmıştı. Böyle olunca birçok firma üretime ara vererek ya da yatırımdan vazgeçerek devlet tahvili, hazine bonosu almayı tercih etmişti. Bu şekilde bazı firmalarda ‘faaliyet dışı gelir’ olarak ifade edilen faiz gelirleri toplam gelirlerinin % 90’ını oluşturmuş, vergi rekortmenleri bu kişiler arasından çıkmıştır.
Sözün özü şudur ki; eğer devlet alan açmazsa cazip olmaktan çıkacak olan faiz gelirlerinin üretime yönlendirilmesi mümkündür. Nitekim 2001 bankacılık krizine neden olan ve IMF’ye bir kez daha müracatı zorunlu kılan yukarıdaki politika 2001’de Türkiye’nin en büyük iç krizine neden olmuştu. Bu yüzden kamu otoritesinin tavrı önemlidir. Hiç değilse ilk aşamada faizi itibarsızlaştırıp üretimi teşvik eden politikaların hayata geçirilmesi insanların zihin dünyalarında dönüşümün başlangıcı olacaktır. Zira birçok kişi örneğini göremediği şeye inanma noktasında çekinceli davranmaktadır. Bu ezberi bozmakta birinci sırada vazifeli olanların ekonomi ile ilgili akademisyen ve büroktarların olduğu kanaatindeyim.