Mustafa Cemal TOMAR
BİR TÜRLÜ KONU ESAS GÜNDEME GELMİYOR
BİR TÜRLÜ KONU ESAS GÜNDEME GELMİYOR
Her zaman olduğu gibi Türkiye'de ünlü, namlı, şöhretli hocalar sahnede yerini aldı. Vaaz ettikleri kürsülerden, TV ekranlarından fetvalar yağdırıyorlar, siyasi konjoktüre göre konuşuyorlar. Devletimizin bekası adına konuşmalar yapıyorlar. Her zaman olduğu gibi benzer konuları konuşuyorlar: Genellikle ibadet, sabır, fakirlik, tasaddukun fazileti, yöneticilere itaatin fazileti... gibi konular. Bir türlü halkımızın esas konusuna gündem gelmiyor.
Adeta siyasi yöneticilerimizin yanlış veya doğru icraatlarına bakmadan onları desteklercesine fetvalar veriyorlar.
Camilerimizdeki vaazlar da bu mahiyette, hutbeler de, tarikat liderlerinin konuşmaları da hemen hemen aynıdır. Dolayısıyla cuma namazlarında namazdan önce camiye gideyim de vaiz dinleyeyim diyenlerin sayısı çok azalıyor. Ben de bunlardan birisiyim. Konuşulan konular bellidir. 50 senedir namaz konusu işleniyor, abtest konusu konuşuluyor, filân camiye yardım deniliyor, nafile namazlardan bahsediliyor, zekat ve infakın yararları izah ediliyor, sabrın ve şükrün mertebelerinden bilgiler veriliyor, ebeveynin evlatları üzerindeki haklardan bahsediliyor. Bir türlü bir başka konuya geçilmiyor. 50 yıldan beri birinci sınıfta okur gibiyiz, ikinci sınıfa geçemedik. Aynı sınıfta kasıtlı olarak turuluyoruz.
Camilerde her şeyden önce İslâm nizamı anlatılmalı, milletin derdiyle dertlenilmeli, gerektiği yerlerde yöneticiler uyarılmalı, yöneticilerin yanlış icraatlarına karşı halkımız bilgilendirilmelidir.
Dinimizin muamelat ile ilgili konuları ders olarak camilerde işlenilmelidir. Örneğin; Faiz konusu ele alınmalı, faizin zararları anlatılmalı, faizli sistemlerle Müslüman toplumların nasıl sömürüldükleri ortaya rakamlar koyarak adeta akademik ders verircesine konu irdelenmelidir. Devletimiz; rantçılara üç kağıt ekonomisi ile ( faiz, döviz, borsa) ne kadar para aktardığı halkımıza anlatılmalıdır.
. Enflasyon ile çebimizdeki alın terimiz nasıl çalındığı izah edilmeli, böyle ekonomik buhranlarda müslüman, emeğini sasıl korur? sorusunun cevabı kesin olarak verilmelidir. Bizim ilahiyatçılarımız maalesef enflasyonun ve türevlerinin ne olduğunu hâlâ bilmemektedirler. Verdikleri fetvalarla sömürü düzeninin değirmenine su taşıyorlar. Bizim esas vazifemiz " birbirimizin hakkını" her platformda korumak değil midir? Mevcut ekonomik düzeni baz almadan ekonomi ile ilgili fetvalar verdiğimizde, Müslümanlık ve insanlık zarar görüyor. Enflasyondan doğan gaybın ana paraya ilavesine hâlâ faiz diyen hocalar mevcuttur. Enflasyonun doğan zararlardan dolayı (sözde faiz) alınan farka hâlâ faziz diyen otoriter din alimleri vardır. Ecnebiler "gezegenlerde hayat kurabilir miyiz" projesi üzerinde hesaplar yaparken biz hâlâ dört işlem yapma becerisi elde edemedik. Bilimde bu derce geri kalan milletler sömürülmeye mahkümdür. Dünyada bilim ve tekniğe ülkelerin yaptıkları katkı rakamları açıklandı. Yüzde 40 katkı sağlayan ülkeler var. AB 'nin ortalaması yüzde on beşlerdedir. Türkiye AB'ne aday olan bir ülke. Bilim ve teknolojiye katkı oranı yüzde İKİ'lerdedir. Bu yönetim şekli ve böyle dini anlayışlarla ancak bu kadar gelişim olur.
Gelişmenin temelinde adil yönetim biçimi vardır. Hakkın üstün tutulmadığı, adaletin olmadığı yerde devreye hukuksuzluk girer. Hukukun olmadığı yerde sömürü olur, talan olur, hırsızlık ve ahlâksızlık olur, düzen bozulur. Sosyal hayat darümar olur, halk mutsuz olur, vatan -millet kavramlarının içi boşalmış olur, beyin takımı başka ülkelere gitme yollarını arar. Bizim memlekette olduğu gibi. Yakın tarihte 12.000 beyin Avrupa'ya hicret etmiş, birikimini orada kullanarak oradaki ülkelerin kalkınması ve gelişmesini sağlamaktadır. Beyin göçünde büyük kayıp vardır. Bir doktor, bir mühendis kolay yetişmiyor. Yetiştir gönder ne güzel değil mi? Peki tersi oluyor mu? Hayır. Bu konu bile Türkiye'nin gündeminde değildir. Maalesef gelen gün, geçen günü aratıyor. Gerçek gündemimize bir an önce dönmeliyiz. Sorunlarımızı aciliyet durumuna göre sıraya koymalıyız. Herkes kendi alanında üzerine düşen görevi herhangi bir baskı altında olmadan yerine getirirse gelecekte günlerimiz daha iyi olacaktır.
Gelecek günlerimiz geçmiş günlerimizden hayırlı olsun temennisiyle hayırlı günler dilerim.
30.08.2023
M.Cemal Tomar