Ali ALP
BİR KURU BAHANE ZAMANIM YOK
Bir günlük hayatımızın nasıl geçtiğine dönüp bakarsak şaşıracağımız birçok şey göreceğiz eminim. Bu ne demek? Günlük hayatın içinde o kadar hızlı, çoğu zaman -sözde- meşgul yaşıyoruz ki bir davete, bir teklife ‘evet’ demek çok zor oluyor. İnternetin hayatımızda her geçen gün tesirini artırdığını biliyoruz. Bununla birlikte bu suni meşguliyetin önemli bir tarafını da yine (yerli-yersiz) internet kullanımının tuttuğunu ben size söyleyeyim.
Öyle ki 2021 Ocak ayında yapılan araştırmada Türkiye’de ortalama internet kullanıcısının günlük internette geçirdiği süre ‘7 saat 57 dakika’ olarak tespit edilmiştir. Günlük uyku ihtiyacımızın 8 saat olduğu düşünülürse uyku ihtiyacı kadar internette vakit geçiriyoruz. Bu sürenin 2 saat 57 dakikası sosyal medyaya ayrılmış durumda. Oyun, video, müzik dinleme vs. de diğer uğraş alanları…
İnternet kullanımı bugün özellikle akıllı telefon kullanımı ile irtibatlı şekilde düşünülmelidir. Yani akıllı telefonlar internet meşguliyetinde büyük pay sahibi. Toplu taşıma araçlarında, gidilen misafirlik ortamlarında, çocukları eğitme yollarında karşımıza fazlasıyla çıkıyor akıllı telefonlar.
Birçoğumuz gün içinde elbette planlı, saat hesabı yaparak yaşamıyoruz. Düşünsek, ‘bugün mesai ya da okul vardı, sonra şuraya, buraya gittim sonra da eve geldim.’ diye kaba bir hesap çıkaracağız. Hal böyle olunca elimize telefonu kaç defa aldık, ne kadar zaman harcadık bilemiyoruz. Günümüzün tamamen dolu geçtiğine inanıyor, bir yerlerde bulunmuş olmayı vaktimizin dolu olduğuna yoruyoruz. Oysa araştırmaların sonuçları bize konforlu, rahat ama acı bir aldanma içinde olduğumuzu gösteriyor maalesef.
Başka bir araştırma da Kadir Has Üniversitesi tarafından yapılmıştır. Buna göre 2020 yılı raporunda ülkede kitap okumayanların sayısı 2019’da %50.9 iken, 2020’de %59.1’e ulaşmıştır. İnternetin yaygınlaşması, dijital dünyanın zahmetsiz, zihin konforuna halel getirmeden çeşitli oyunlarla, dizilerle, filmlerle insanı kendi içinde tutması, bize meşgul olduğumuzu (aslında işgal edildiğimizi!) ya da farklı şeylere zamanımız olmadığını zannettiriyor.
Burada ‘sanal yaşantı (oyun, dizi, film, sosyal medya) her ne olursa olsun gerçek yaşantıların yerini tutmayacaktır’ diye hatırlatma yaparak bunun mukayesesine girişmeye gerek görmüyorum. Amacım, hayatımızda nelerin ne kadar yer kapladığını fark etmemiz ve kendimizi aldatmadan vaktimizi daha faydalı ve önemli işlere ayırmamızdır. Kendi adımıza fark edeceğimiz ve değişiklik yapacağımız bir şeyler olmasını temenni ediyorum.
Sanalın, gerçeği; dijitalin, matbuyu; sosyal medyanın, sosyal ortamları; sanal sohbetin, duygusal zekamızı alt etmeye gitgide daha da yaklaştığı günümüzde zor da olsa yüz yüze insan ilişkilerini, sırf Allah rızası için yapılan akraba ziyaretlerini; altını kalemle çizerek, gösteriş yapmadan, başkalarının gözüne sokmadan okuduğumuz kitapların sayısını artıralım.
Zaman, öyle ya da böyle geçiyor. Ömür tükeniyor. Geçen hayatımızı ve geleceği tefekkür edip planlı, zamanı hesap ederek bir hayat yaşamaya niyet edelim. Bizler, küçüklerin, öğrencilerin, çocuklarımızın hayatına tesir etmek, onların hayat fotoğrafında yer edinmek istiyorsak en güzel şekilde örnek olalım. İnsan sözden daha çok gördüğüne, yaşadığına itibar eder unutmayalım.
Kaynakça: https://recrodigital.com/turkiye-internet-ve-sosyal-medya-aliskanliklari-raporu-ocak-2021/
https://yeni1mecra.com/turkiyede-gazete-ve-kitap-okuma-oranlari-giderek-dusuyor/
Kayıp Arkadaş, Kemal SAYAR, Kapı Yayıncılık, 2016, İstanbul.