Dün, kadim dostum ve hemşerim Rüştü Korkmaz ile bir araya geldik. Rüştü, Ulubey'in Şıhlar köyünden. İstanbul Teknik Üniversite mezunu. Elektronik Sanayinin duayeni.
Rüştü ile konuşmak, insanın ufkunu açıyor. Çünkü, o bir deha. Böyle bir dostum olduğu için, kendimi şanslı sayıyorum.
Dünya ve ülke gerçeklerini tartıştık. Kuru fasulyeli pilavımızı yedik. Onunla yediğim kuru fasulyenin tadını hiç bir yerde bulamıyorum. Her zamanki gibi, faturayı Rüştü ödedi. Ulubeyin eski bir geleneği vardır. Lokantada yemek faturasını yaşlı öder. Rüştü bu kuralı yaşatıyor.
Ayrılma zamanı gelmişti. Rüştü, dikkatlice gözüme baktı.
''Şinasi sen çok faydalı iş yapıyorsun'' demez mi. Şaşırıp kaldım. Çünkü, Rüştünün mizacında ''insanı övmek'' yoktur. Dost olmak fark etmez. Doğrusu ne ise onu söyler.
''Hangi iş'' diye sordum.
''Yazdıkların toplumun aydınlanmasına büyük katkıda bulunuyor'' dedi.
Son kararı toplum vermelidir. Zira, toplumun çoğunluğu, doğru olanı belirliyor. Soru şudur. Yazdıklarım, gerçekten işe yarıyor mu ? Yorumlarınız bekleniyor.