Prof. Dr. Mustafa Talha GÖNÜLLÜ
BİLGİ TAŞIYICILARI: BİLGE VE BİLGİÇ
— Tespit ve değerlendirme
Son zamanlarda yaşadığım her yerde — okulda, yolda, sokakta, caddede, çarşıda, pazarda, kurumlarda — bir şeylerin eskilere göre çok değiştiğini görüyorum. Herkes her şeyi biliyor ve aynı telaşın içinde. Çok okumuşu da az okumuşu da… Kimse kimseyi dinlemiyor. Herkes konuşmak için bir yer arıyor gibi. İçinde bir tatminsizlik var sanki… İlginç olan ise, herkesin söz ettikleri konuların derinliği ve genişliği hemen hemen aynı. Fikirler otomatik, anlamak için sıra gelmiyor.
İnsanlık tarihine baktığımızda, insanın bilgiyle olan serüveni her zaman merak uyandırıcı olmuştur. Önce bilginin değerini fark etmiş, sonra onu kullanmış, nihayetinde onunla hükmetmeye çalışmıştır. Ama bilgiyi elinde tutmak, onu gerçekten anlamakla aynı şey değildir. İşte bu ayrım, bu yazı için esin kaynağı olan toplumda gördüğümüz iki farklı rolü, yani “bilge” ve “bilgiç” kavramlarını önümüze taşıyor.
Toplumlarda bazı bireyler, bilgiyi içselleştirip derinlemesine anlamayı seçer. Onlar çoğu zaman az konuşur, ama söylediklerinin derinliği sessizliklerinde bile kendini gösterir. Bu kişiler, çevresine rehberlik edebilen, krizli ya da karmaşık durumlarda soğukkanlı bir yol gösterici olabilen özelliktedir. Bilge olmak, üstünlük veya ayrıcalık değildir. Bu bir bakış açısı, bir yürüyüş biçimidir. Herkes de bilge olmamalıdır. Çünkü toplum, farklı rollerin ve çeşitliliğin dengesiyle ayakta kalır.
Diğer yandan bazı bireyler sahip olduğu bilgiyi daha çok hız ve enerjide kullanır. Tartışmalarda fikirlerini öne çıkarır, hız ve motivasyon sağlayabilirler. İşin içinde biraz ya da çok gösteriş de bulunur tabii ki. Toplumun bu enerjik bireylere de ihtiyacı vardır. Çünkü derin ve yavaş ilerleyen çözümleri dengelemek, ancak böyle bir çeşitlilikle mümkündür.
Toplum gözlemlerimiz, bilgelik ve bilgiçlik arasında bir dengenin olması gerektiğini düşündürmektedir. Kriz zamanlarında veya nesiller arası rehberlik gerektiğinde, bilgeler yön göstermelidir. Hızlı fikir ve enerji gerektiğinde, bilgiçler ortamı hareketlendirir. Önemli olan, bu iki rolün birbirini tamamlamasıdır. Bunlardan birinin eksik olması, toplumsal yürüyüşün niteliğini düşürebilir.
Bilge olmanın özelliği sürekli öğrenmeye açık olmasıdır. Bilmediklerini fark etmek ve eksiklerini görmek, onları daha temkinli ve derin düşünen bireyler yapar. Yeni bilgiler, bilgelere rehberlik eder, terbiye eder, davranışlarını şekillendirir. Bilgiçler ise çoğu zaman mevcut bilgileri sergilemekle yetinir, her yeni bilgi onlar için bir tatmin ve bir gösteriş motivasyonu olabilir.
Yine toplum gözlemlerimiz, bilgelerin varlığının ve gelişiminin sürdürülebilir ilerleme için hayati olduğunu gösteriyor. Bilgeleri desteklenen, değer verilen ve fırsat verilen toplumlar, karmaşık meseleleri çözme kapasitesini artırır, nesiller arası köprüleri güçlendirir ve krizleri daha sağduyulu yönetebilir. Kısacası, bir toplumun uzun vadeli yaşaması ve sağlıklı işlemesi, bilge bireylerin korunması ve desteklenmesine bağlıdır.
Bilgelere ihtiyaç duyulan alanlar şöyle özetlenebilir:
• Devlet ve toplum meselelerinde sağduyulu karar alma süreçlerinde,
• Nesiller arası rehberlik ve eğitimde, özellikle gençlerin doğru değerlerle yetişmesinde,
• Kriz, çatışma veya doğal afet gibi denge ve yönlendirme gerektiren ortamlarda,
• Etik ve felsefi kararların tartışıldığı platformlarda,
• Sessizlik, derin düşünme ve strateji gerektiren bilimsel veya kültürel araştırmalarda.
Bilgiçler ise bazı alanlarda topluma hız ve enerji katar:
• Tartışmalı, hızlı karar gerektiren toplantılarda ve beyin fırtınası ortamlarında,
• İletişim ve tanıtım ağırlıklı çalışmalar, halkla ilişkiler veya medya ortamlarında,
• Rekabetçi ortamlarda fikirleri savunmak ve ön plana çıkarmak için,
• Motivasyon ve cesaretlendirme gerektiren takım çalışmalarında.
Sonuç olarak, toplumun dengesi, bilgelerin rehberliği ve bilgiçlerin dinamizmiyle oluşur. Geri kalan bireyler, bu iki rolün arasında köprü kurar ve esnekliği sağlar. Ses ne çok olur ne de anlam kaybolur, toplum hem hareketli hem derin bir yapıya kavuşur.