Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a Neden Yüzünüz Asıktı Sorusu
7 Haziran Genel Seçimlerde Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Ankarada Yaptığı Balkon Konuşmasında Bülent Arınç'ın Yüzünün Asık Olduğunu Soran Gazeteciye Cevap Verdi
Arınç, CNN TÜRK'te gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu ve seçim sonuçlarını değerlendirdi. Başbakan Yardımcısı Arınç, seçim sonuçlarının ardından Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun balkon konuşması yaptığı sırada sinirli göründüğüne ilişkin soruya, "Aslında balkona çıkarken de birileri ikaz etti, abi yüzünüz biraz gülsün dedi. Çabalamama rağmen böyle bir görüntü vermişsem içimin dışına aksetmesidir. Duygularımı gizlemeyi beceremiyorum. Poker face olamıyorum" cevabını verdi. Arınç, "Ben böyle bir şey beklemiyordum. İktidar olacağız ama milletvekili sayımız biraz düşecek diye bekliyordum" ifadelerini kullandı.
Seçim sonuçlarını doğru okumak gerektiğinin altını çizen Arınç, "4 parti Meclis’e girdi. 4 parti girince de AK Parti çoğunluğunu kaybetti. 258 başarıdır, birinci parti olmak başarıdır. 13 yıllık serüvende ilk defa tek başımıza iktidar olamıyoruz. HDP’nin barajı aşmasıyla herkesin HDP başarılıdır demesi gerekir. Seçim kampanyamın çoğunu o bölgede yaptım. CHP ve MHP açısından bir başarı yok. En azından MHP için şunu söylenebilir. Senin çıkardığın vekil sayısı kadar HDP de çıkardı. Ben seçim kampanyam boyunca bu partilerin tek başına iktidar olma şansı yok dedim. Her birisi istedikleri oy oranını alsalar tek başına iktidar olamayacaklar. Gayeleri koalisyon yapmak. Senden iyisi yok ama sen de kusurlusun. Olabilir. Ben de insanım. Partizanlık yapmış olabiliriz, hata yapmış olabiliriz. Bana hatamı söylersen ben de yanlışlarımı düzletirim. Sen benim kulağımı çek ama yine beni tek başına iktidar yap dedim. 3’ü ancak iktidar olabilecek sayıya ulaşıyor. 78 milyon insan icraat bekliyor, memur maaş bekliyor. Hükümetsiz olabilir mi? Peki kurun hükümeti o zaman? Elbette bir hükümet kurulacak. Hükümet kurulamadı. Demokrasilerde kabahati kendinde bulmamız lazım" dedi.
HAÇLI İTİFAKI SÖZÜ YANLIŞ
Haçlı ittifakı ifadelerinin yanlış oludğunu belirten Arınç. "Bunlar olmaz. Bu siyasi partiler düşmanımız değil rakibimiz. Düşmanlık yaparak oy toplamak mümkün değil. Bir düşman psikolojisiyle belli bir kampa gitmenin, onları aşağılamanın o seçmen tabakasında karşılığı olmaz. Eğer HDP barajı aşmasaydı, CHP yüzde 30’u geçseydi, MHP yüzde 20’yi geçseydi buna rağmen AK Parti 311 vekille iktidardı. Parlatıldı, cilalandı, ön plana çıkarıldı bu partinin barajı aşması için yüzde 10.1’e razı parti yüzde 13’le barajı aşmasıyla bugünkü tablo ortaya çıktı. Olanda hayır vardır. Milletin takdiri böyle olmuştur" dedi.
BAŞKANLIK SİSTEMİ
Arınç şöyle devam etti: "Biz başkanlık sistemini her gün defalarca konuşulması, zarurettir, olmazsa olmaz, bunun için de şu kadar vekil gerekir gibi davranışlara karşı başkanlık meselesini yeni anayasaya bağlamak suretiyle ortaya koyduk. Çağdaş başkanlık sisteminin Türkiye’de nasıl uygulanabileceğini yeni bir anayasa ile konuşmak mümkün. Başkanlık sistemini amentü gibi günde 5-6-7 kez konuşması, bizim de bunun yeri anayasadır, yeni anayasada koyacağız dedik. Arada belki bir nüans oldu. Halkımız bu nüansı mutlaka değerlendirmiştir. Diğer partilerin de böyle bir niyeti yok. Dilerim yeni hükümet kurulunca bu partiler bir araya gelir, kırmızı çizgilerle değil, samimi, çağdaş bir anayasa yapmak için bir araya gelirse olabilir. Başkanlık sistemi anayasada yer alamayacağına göre mevcut sistemin devam edeceğini söylemek yanlış olmaz".
Arınç, Cumhurbaşkanlığı Sarayıyla ilgili de, "Bu konuda görüş beyan etmem. Sayın cumhurbaşkanımız daha önceleri başbakanken Başbakanlık Hizmet Binası olarak düşünülmüş büyük bir kompleks yapmak istiyordu. Haklıydı. Bu yapıldı. Sonradan da sayın cumhurbaşkanımız burayı ben kullanayım, Çankaya’yı da başbakan kullansın dedi. Bu onların arasındadır. Orayla ilgili aşırı rencide edici sözler söylendi. Eleştiri haktır. Burayı eleştirenler haksızdır, haindir, kötüdür de denmemesi lazım. Bir vatandaş israf diyorsa neden israftır, neden israf değildir anlatılır. Bir insan bile ev yaptırırken kaba haliyle alır, için istediği gibi yaptırır. Evinde bunu yaptıran Cumhurbaşkanlığı’nda da iyi malzeme kullanır. Yerli olur, ithal olur. İyi işçilik gerekir. Özel imalat ve özel işçilikte masrafı biraz fazla görünebilir. İsraf konusu bana ait. Patenti üstümde kaldı. Allah diyor ki ‘yiyiniz, içiniz ama israf etmeyiniz’. Bir akarsudan bile abdest alsanız israf etmeyiniz diye buyuruyor peygamberimiz. İsraf fazlasıdır. Hayırda israf olmaz. Ama israf etmeyeceksiniz. Fazla masraf yapmayacaksınız diye kendime göre vaazla karışık bir sohbet yaptım. Sonra da herkesin kendi özel hayatında da israf var dedim. Bu devlette de israf var mı derseniz ‘var’ dedim. Bir cumhurbaşkanlığı sarayıdır. Yabancı konukları da kabule derken bin yıllık tarihimizin gösterişinin mutlaka konması lazım. En güzel örnek Pembe İncili Kaftan’dır. Okuyanlar Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı ondan sonra konuşsun. Burası yanlıştır diyenlere de kulak verin. Şu malzeme kullanıldı, şöyle oldu derseniz insanlar da konuşur. Eleştiri olmalı, haktır. Ama eleştirilerin de ciddi olması lazım" dedi.
'Erdoğan cumhurbaşkanlığından istifa eder ve partinin başına geçer mi?' sorusuna Arınç, "Bir defa böyle bir şeyin konuşulması ayıp olur. AK Parti’nin başında bir Genel Başkan var. Bana göre Davutoğlu çok başarılı bir performans gösterdi ve halkımıza sıcak geldi. Sonuç niye böyle derseniz? Onun başka nedenleri var. Onun Davutoğlu Ahmet Hoca profili Erbakan Hoca’dan sonra hoca olduğu için söylüyorum halkın benimsediği bir isim haline geldi. Genel Bakanlığı’nın devam edeceğini düşünüyorum. Ne sayın cumhurbaşkanının böyle bir niyeti vardır ne de partinin böyle bir ihtiyacı vardır diye düşünürüm" cevabını verdi.
3 DÖNEM KURALI
Arınç, 3 dönem kuralıyla ilgili ise "Ben aslında 7 Haziran akşamı işim bitiyor diye düşünmüştüm ama halen bakanlığım devam ediyor. Yeni bir adaylık veya olmamak ile ilgili bir şey söylersem yanlış olur. Niyetim önceden belliydi, o niyetim devam ediyor" dedi.
Davutoğlu'nu başarılı bulduğunu belirten Arınç, "Ben Başbakanlığı ve Genel Başkanlığı ilan edildiği günden beri destek veriyorum. 10 aylık sürede de olağanüstü bir gayret gösterdi. Seçimde gösterdiği olağanüstü gayret ile seçimden başarılı çıkmış bir Genel Başkan. Alınan sonuçla ilgisi yok. Orada başka faktörler var. O faktörler içinde Başbakan’a kusur var demek doğru olmaz" dedi.
Arınç, Davutoğlu'nun Abdullah Gül'e sitemi olduğu iddialarını şöyle değerlendirdi: "Gül her vesile ile ‘Ben bu partinin kurucusuyum. Yerim bellidir’ diyor. Gül’ün çok başarılı bir cumhurbaşkanlığı dönemi oldu. 14 Mayıs 2000 FP kongresini birlikte yaşadık. O günden bu yana beraberiz Dün de İstanbul’da kendisini ziyaret ettim, hatırını sordum. Sayın Gül kendine yakışanı en güzel şekliyle yapmıştır. Miting meydanlarına çıkması gerektiği kanaatinde değilim. Ancak bulunduğu yerden hem partisini hem de Başbakan’ı destekleyecek davranış içinde olabilir. Ama onu mitinglerin malzemesi haline getirmek doğru olmaz isterse İstanbul’un fethi mitingi olsun. Onun kanaatine herkesin saygı göstermesi lazım. 10 Ağustos’tan bu yana gösterdiği tavrı da fevkalade olgun buluyorum".
ÇÖZÜM SÜRECİ
Çözüm süreci konusunda Arınç, "Bu konuya girmek istemem pek. Seçimlerde malzeme haline geldi. HDP’ye oy verenlerin hepsi boy boy fotoğraflar yayınlandığı için söylüyorum dağda Bayık’la, Karayılan’la çekilmiş silahlarla olan görüntüyü bilerek mi hazmederek mi oy vermişlerdir. Onun dışındaki çevreler bunu dile getirip çözüm sürecini baltalamak istiyorlar. Bizzat bu işin faili bunu istemediğine göre, siz nasıl dışarı çıkma ya da affı dile getiriyorsunuz. Terörün sona erdirilmesi ile ilgili bir kanun çıkardık. Madem ki Google’a bu kadar çok giriyorlar. Bu kanunu okusunlar. Çözüm sürecinden hükümetimizin ne anladığına bir baksınlar. Biz her hafta çözüm süreciyle ve her hafta yine güvenlikle ilgili toplantı yapıyoruz. Biz kanun ne derse onu yapacağız. Terörü sona erdirmek için bütün esaslar var. Bunun içinde genel af yok. Şu kadar yıl sonra olur mu derseniz bilemem. Ben yarınımı bilmiyorum" dedi.
4 eski bakan hakkında yeniden komisyon kurulmasını şahsen uygun bulmadığını kaydeden Arınç, "Evet dersem de hayır dersem de hata yapmış olurum. Meclis soruşturması çok önemli bir konu. Anayasamız ve iç tüzüğümüz özel hükümler getirmiş. Sadece bakanlar içindir Meclis soruşturması. Meclis Araştırması Komisyonu böyle değil. Bir konuyu tespit etmek için yapılır. Bakanlık görevleri sırasındaki fiillerinden dolayı Meclis soruşturması açılır. Sadece soruşturma ve yüce divan yolu vardır. En az 55 vekil ‘bu insan şu fiiliyle suç işlemiştir’ diye iddiada bulunacak. Meclis’te tartışılacak. Kabul edilirse komisyon kurulur. O komisyona partiler üye verirler. Üye verecek partiler öyle vekil ismi vermek zorunda ki bu kişiler hakkında olumlu ya da olumsuz görüş bildirmemek olacak. Komisyon raporu bitti,, Meclis’e geldi. 276 bulunamadığı için Yüce Divan’a gitmesi gerekmiyor kararı çıktı. Geçen dönem bu işlem bitti. Yeni dönemde bu iş olabilir mi derseniz geçmişte örnekleri var. Yapılmış, bitirilmiş bir konuda yeniden aynı sebeple komisyon kurulamaz diyenler var. Bence makul. Muhalefet bu adamlar yeniden yargılanmalı diyor. Bunu demesi yasak. Partiyi bağlayıcı karar alması yasak. İhsası reyde bulundunuz, sizi tanımıyorum diyebilir. Eğer bugün partiler intikamcı bir düşünceyle bunu yaparlarsa bundan sonuç alamazlar. AK Parti’ye geçen dönemde de hukuk ve vicdan açısından baktık. 2 vekil arkadaşımız farklı oy verdiğini düşündüğü arkadaşları için ağır ithamlarda bulundular. Ben buna tepki gösterdim hatta disiplin yönetmeliği uygulansın dedim. Bir AKP’li vekil yanında oturan arkadaşı için hain diyemez. Kabine giren vekil kendi vicdanına göre oy verir" dedi.
GÖKÇEK’LE POLEMİK
Arınç, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'la arasında yaşanan polemikle ilgili ise "Bunu maksatlı olarak kullanmak isteyenler var. Söz ağızdan çıkar. Bunun sonuçlarına da katlanırsınız. Aramızda hoş olmayan bir tartışma geçti. Faili de ben değilim. Toplantıdayken önüme tweetler getirdiler. Bu zat benim hakkında çok çirkin, çok yakışıksız… Şaşırdım ve üzüldüm. Birkaç saat geçti. Zannettim ki birileri bunu ikaz edecek ve bu tweetler silinecek özür dilenecek. Ama hoşlarına gitmiş ki.. ama bunu yazdıranlar varsa eminin bu adama darbe vurdum diyenler de vardır. Çok konuşup hiçbir şey söylemeyen insanlardan değilim. Öncesinde Başbakan’a sordum. Bunu muhatap alma, yanlış yapmış. Yanlışlığın hesabı bir şekilde sorulur, üzerinde durma dedi. Sonra da birkaç bakanlar ayak üstü konuştuk. Sen kimsin o kim muhatap alma d3ediler. Peki dedim ama çıktım saygısızlıktır dedim. Eşini de severiz hanımla birlikte. İnsan kendine hakim olabilmeli ama bu adam beni paralelci olmakla suçluyor, beni ailemden vuruyor bu adam dedim. 17-25 Aralık olduktan sonra bunların ne yaptıklarını gördükten sonra irtibatımızı kestik. Hizmet hareketine iyi gözle bakanlara sempati duyduk ama devleti ele geçirmeye çalışanlara sempati duymadık. Ben ibreti alem olsun diye bir şey söylemem lazım dedim. Onlarla arası iyiydi. 2009 ve 2014’te adaylığına karşı çıktığımda o cemaatten 2009’da Gülerce ve Harun Tokak, 2014’te de Cemil Koçak geldiler bana ‘Melih bey devam etsin,, bu hizmetler yürür’ falan dediler. Ben yine kanaatlerimi ifade ettim. Partinin kararı Gökçek olunca arkasında durdum. Oyumu vermedim. Onun için oy da topladım, seçim çalışması yaptım. Bu yapıyla ilişkileri olmuştur, parsel parsel Ankara’da yer vermiştir dedim. Hiçbir cümlemde 8 Haziran’da açıklayacağım diye bir sözüm yok. Ben paralel yapı denilen yapı ile iyi ilişkilerim oldu. 17-25’ten sonra ilişkilerimi kestim. Hiçbir zaman maddi ilişkim olmadı. Param yok ki vereyim. Olsa belki verecektim. Arsaları verdi, Tayyip beyden zılgıt yiyince iptal etmeye kalktı. Gazetelerde de neresi nereye verildi de çıktı. 8 Haziran’dan sonra yolsuzluk dosyası açıklayacağım demedim. AK Parti kurulduğunda bu kişi AK Parti’ye karşı, Tayyip Erdoğan’a karşı en büyük düşmanlığı yaptı. AK Parti’ye son gelenler arasındadır. Ona paralel yapıyla ilgili seçim sonuçlarını onlarla kazandın, beni itham etme, kendine bak edim. Yapılan işler hukuka aykırıysa yargı ne yapacaksa yapar. Bu konuda konuşmama kararı verdim. Bundan sonra kimse bana Gökçek’le ilgili soru sormasın. Yolsuzluk konusuysa bunu herkes bilebilir, herkes bunun ardına düşebilir. Medyamız da araştırmacı gazetecilerimiz de yargı da pek çok şeyi biliyordur, gerekenler yapılır. Siyasal eleştiri de yapmayacağım bundan sonra. Parsel parsel dediğim konu paralel yapı için verdiği arsalar. Mesela Birgün’de çıktı geçenlerde. Kendisi de kabullendi. Ben hayırsever insanım, kim benden de ne istediyse verdim diyor. Siyasal eleştiri yapmanın da zamanı değil. Faydası da yok, zararı da yok. 8 Haziran geçti falan.. Başka şeyler konuşalım. Kimse sormasın, kimseye bir şey söylemek niyetinde değilim. Sadece Fethullah gülen cemaati ile ilişkili değil. Bunları vermekle kötü bir şey yapmadı. Sen şimdi paralel yapı düşmanı olarak görünüyorsun beni paralel yapıcı olmakla suçluyorsun. Bunları verdiğinde iyiydi de şimdi mi kötü oldu diyorum. Verilenler bellidir, birilerinin bunu araştırıp tabii gerekiyorsa paralel yapıya yer vermekle suçladığım bir insanın dışında siyasal eleştiri açıklayacaktı. Saray’ın yanında durduğunu gördüğünüz insan AK Parti’ye, şuna şuna karşı neler söylemişti, bugün neler söylüyor onu söyleyecektim. Bunları da söylemeye gerek kalmadı.
Davutoğlu ile bununla ilgili konuşmalarımız oldu. ‘Gerekeni yapacağım’ dedi. Kendisiyle konuştu. Davutoğlu ile konuşmuştum geçenlerde seçim sonuçlarıyla ilgili. Güya benden sonra o gelmiş. Hiç bu işle ilgili olduğunu sanmıyorum. Balkonda onu görünce çıkmamışım, o gidince çıkmışım falan. Vallaha balkonda kim vardı diye bakacak durumda değilim. Böyle bir şey yok. Aramızdaki ihtilaf bu kadar yakışıksız benzetmelere girmemeli. Ben birilerinin masasında meze olmak istemem. Partimi düşünürüm. Yolsuzluk var diyenlerin gazeteleri, minik kuşları var. Bir yerlere yaranmak için beni kullanan birini siyaseten yok etmeyi düşünmüştüm. Ama gerek kalmadı. Seçim sonuçları önemli bir göstergedir. Tahlilleri içinde de sebeplerden birisi belediye başkanı ya da başkanları olabilir. Belediyelerde olan bitenler, başkanların performansı da mutlaka dikkate alınmalıdır" dedi.
FUAT AVNİ’NİN KİM OLDUĞUNU BİLMİYORUM
Arınç, Fuat Avni’nin kim olduğunu bilmediğini belirterek, "Bilsem söylerdim. İyi şeylerle hiç meşgul olmadıklarını söylüyorum. Savundukları kitleye de zarar veriyor. Paralel yapının elemanı gibi çalışıyor. Tek kişi de olabilir, grup da olabilir. Bildik diye ilan atan gazeteler oldu ama olmadı. İnternet dünyası sınırsız ve sorumsuz bir dünya" dedi.