Mehmet Emin PARLAKTÜRK
ATEİSTİN DE BİR TANRISI VAR!
Ateizm yani Tanrıtanımazlık son dönemlerin modası oldu. Herkes bilir ki, modanın bulaşıcı ve yayılmacı özelliğiyle kötü bir huyu var, bu yüzden ateizm de giderek artıyor!
Ateistler için "Tanrıtanımaz" deniyor ise de, aslında bu Ateizm için kullanılabilecek isabetli bir tanım değil! Çünkü bu tanımlamada, var olan bir tanrıyı reddetme fikrine atıf var. Yani reddedilen bir varlığın tanımlamada isminin geçmesi, ateistler tarafından pek kabul görmez. Zira bu bir çelişki olur ki, doğrudur. Çünkü, kendisi olmayan bir varlığın ismi de olmaz. Var ki, onun ismi zikrediliyor.
Bu düz mantık, Ateistlere "tanrıtanımaz' demenin yanlışlığını gösteriyor. Peki, bunun doğrusu nedir yani ateistleri nasıl tanımlamak gerekir?
Genel kabule göre, Ateizm; inanç şartlanmalarını, hayalî yaratıkları ve olayları reddeden bir düşünce akımıdır. Buna göre ateistler sadece Tanrı'yı değil, tüm metafizik inançları ve tüm ruhanî varlıkları da reddederler.
Uzatmayacağım. Tanımlamada geçen "düşünce, hayal, metafizik, ruhanî varlık" gibi nitelemeler böyle isimlendirildiğine göre, bunların da var oluşundan söz etmek gerekmez mi? Var ki isim almışlar! Ateistlerin cevap veremedikleri paradoksal bir durum bu! Ünlü Yazar Yakup Kadri'nin dediği gibi: "Bazen paradoks denilen şeyden hoşlanırım ama sonu safsataya gideni hiç sevmem!" diyor.
Ateistlerin cevap vermekten aciz kaldıkları sayısız sorulardan biri de şudur. Bunu siz de sorun:
"Kanıtlayamadığınız halde, doğru olduğuna inandığınız hiçbir şey yok mudur?"
"Yok" diyemiyorlar, çünkü o kadar çok şey var ki! "Var" da diyemiyorlar, çünkü var dedikleri an ateist düşünceleri de çöküyor!
Esasen onlar Tanrı'ya inanmadıklarını söyleseler de, mutlaka başka bir şeye inanıyorlar ve inandıkları o şeyleri kendilerine İlah/Tanrı ediniyorlar! Bu bazen itibar oluyor, bazen ego, bazen şöhret, bazen makam, bazen titr, rütbe, ünvan, mevki, statü, bazen de kadın, para, at, yat, araba, arsa, bağ, bahçe, ev, villa oluyor... Hepsinde de, kendine bir üstünlük sağlama, pâye edinme, izzet ve itibar kazanma, nefsini ve hevâsını, istek ve tutkularını giderme, haz alma, tatmin olma hedefi, gayesi, amacı var.
Hangisini amaç edinirse edinsin işte o, ateist için bir İlah, bir Tanrı konumundadır. "Ben bir Tanrı'ya inanmıyorum" dese de, yukarıda sayılan belki birden fazla nesneyi Tanrı ediniyor demektir.
Oysa bir Müslüman için yukarıda sayılanların hiçbiri amaç değil, sadece bir araçtır. Gerçek amaç; bunlarla ahireti kazanmak, Allah'ın rızasına kavuşmaktır.
Aşağıdaki ayetler ateistlerin durumu bakın ne güzel anlatıyor:
"Onlar, kendilerine bir İzzet/itibar sebebi olsun diye Allah'ın peşi sıra tanrılar edindiler!" (Meryem,81)
"Arzusunu/istek ve tutkusunu ilah edineni gördün mü?!"
(Furkan,43; Casiye,23)
Demek ki, ateistlerin de Tanrısı veya tanrıları var! Onlar da bir şeye inanmak zorundalar!
Zaten inanç dediğimiz şey; ekmek, su, hava kadar önemli, doğal, fıtrî bir ihtiyaçtır. Bir insan Allah'a inanmasa da, inandığı veya inanmak zorunda olduğu bir varlık mutlaka vardır ve olacaktır.