Mustafa Cemal TOMAR
ARTIYOR
ARTIYOR
Temmuz ayı girmesiyle sıcaklıklar artıyor.
Günler kısalarken gecelerin süresi artıyor.
Enflasyon düşer gibi görünse de her geçen gün artıyor.
Çağdaşlaşma, özgürlük, demokrasi geliştikçe, ne hikmetse dünyada zulüm artıyor.
Dünyada her geçen gün üretim arttığı halde yoksulların sayısı artıyor.
Sosyal iletişim ağları gelişip çeşitlendikçe yalnızlıklar artıyor.
Din eğitim- öğretime ağırlık verildikçe deist ve ateistlerin sayısı artıyor.
Cami ve mescitlerdeki cemaat azaldıkça cami ve mescidlerin sayısı artıyor.
Üniversite sayıları arttıkça işsiz diplomalı gençlerin sayısı artıyor.
Emeklilerin ve asgari ücretlilerin maaşları azaldıkça, ne hikmetse üst düzey birokratların, genel müdürlerin ve milletvekililerimizin maaşı artıyor.
Milletimize tasarruf tetbirleri uygulama safhasına sokuldukça, devletimizi yönetenlerin ve zenginlerimizin şatafatlı ve ıstaflı hayat tarzlerı artıyor.
Mağazalarda ve alış-veriş merkezlerindeki astronomik derecede ürünlere zam yapıldıkça alış-veriş artıyor.
Her türlü ekonomik çöküs senaryoları çizilmesine rağmen turistik bölgelerimizdeki "iç turis" sayısı artıyor
Üniversite sayıları artırıldıkça, muhtevası geliştikçe, bölümleri çeşitlendikçe, teknolojik destek alındıkça cehalet artıyor.
"Ey Allah'ın kulları kardeş olunuz" ilâhi mesaja rağmen sosyal yapıda; ayrışmalara, farklı fraksiyonlara, partizanlıklara, bölünmelere, ötekileştirmelere, mezhepleşmelere ve cepheleşmelere doğru teveccüh artıyor.
Bütün dünyada( Yahudi-Hıristiyan ve İslâm dışı diğer dinlere mensup olanlar) dini birlikler kurulurken, dini argümanlar etrafında toplanılırken, yakınlaşıp destek sağlanırken, tehlikerere karşı topyekün olunurken, ortak menfaatler korunurken, tam tersine İslâm Ülkeleri'nde, ayrılmalar, bölümmeler, birbirine düşmanca davranmalar, islâm kardeşliği ruhundan uzaklaşmalar bütün ruhuyla artıyor.
Gelişmiş ülkelerde kanser hastaları, kalp krizleri, beyne pıhtı atma gibi tehlikeli hastalıklarda azalma varken, maalesef bizim ülkemizdeki bu vakalar her geçen gün artıyor.
Bizde ne hikmetse medeni ve hijyenik hayat arttıkça,eğitim- öğretimle beraber bilinçli toplum oluşturuldukça, özel ve devlet hastahaneliri arttıkça, doktor - hemşire sayısı fazlalaştıkça, tıp ilminde önemli başarılar elde edildikçe, hastaya yaklaşımda şeffaflaştıkça hastalıklar artıyor.
. Çevre uzunluğu aynı olan çokgenlerde çokgenin kenar sayısı azaldıkça alanı azalıyor, kenar sayısı arttıkça alanı artıyor.
Tam tersine insanoğlunun ihtiyaçları arttıkça mutluluğu azalıyor, ihtiyaçlar azaldıkça mutluluğu artıyor.
Tabiatta sıcaklık arttıkça maddelerdeki yoğunluk azalıyor, sıcaklık azaldıkça yoğunluk arttıyor.
insanoğlunda durum tam tersine, sıcaklık azaldıkça belli yerlerdeki yoğunluk azalıyor, sıcaklık artıkça yoğunluk artıyor.
Acılar paylaşıldıkça azalıyor, mutluluklar paylaşıldıkça artıyor.
Mutluluk gibi bilgi paylaşıldıkça artıyor. Ekmeğini paylaştıkça bereketi artıyor, selâmlaştıkça insanlar arasındaki samimiyet artıyor.
Nadasa bırakılan sonra sürülen, ekilen, sulanan, gübrelenen daha sonra da bakımı yapılan tarlanın hasılâtı artıyor.
Besmele ile ekilen bir bahçenin bakımı yapılır, gerekli hizmetler sunulduktan sonra elde edilen ürünün zekâtı verilir, sözüm ona o üründen sadaka da dağıtılırsa bereketi artıyor.
. İslam'dan uzaklaştıkça hırsızlık, arsızlık, aymazlık, adam kayırmaları, rüşvetle iş görme, mal ve makam tutkusu, hırs, doyumsuzluk, emek sömürgeciliği, ölmeyecekmiş gibi dünyada kalma isteği artıyor.
Buna bağlı olarak toplumdaki huzursuzluk, hukuksuzluk, ahlâksızlık, mutsuzluk, nankörlük, hoşgörüsüzlük, aymazlık, ahlâksızlık, yamyamlık, sevgisizlik- saygısızlık, itaatsizlik, bencillik, kabadayılık, yalancılık, dolandırıcılık artıyor.
Demem odur ki, toplumda olumsuz yaralar varsa vardır bir nedeni. Vücudun herhangi bir yerinde bir rahatsızlık varsa orada bir hastalık var demektir. Her gün evimizin önünden berrak akarak yoluna devam eden bir akar suyu bir gün bulanık akıyorsa vardır bir nedeni. Bizde ekonomik yönden insanlarımız arasında büyük uçurum var ise bunun bir nedeni var demektir.
Bütün bu yaraların çözmenin yolu samimiyettir, inançtır, istikrardır, elini el birliğiyle taşın altına sokmaktır, vicdandır, adaletli olmaktır, insani duygularımızı harekete geçirmektir. Bütün insanları eşit görmektir. Üstünlüğün takvada olduğuna kalben inanmaktır.Güzel bir şiir mısralarıyla sözlerimi noktalıyorum.
Yavuz Sultan Selim'in şiiri;
Yavuz Sultan Selim’in yazdığı bu şiirin özelliği; soldan sağa ve yukarıdan aşağı okunduğunda mısraların aynı olmasıdır. Yani dizelerin ilk kelimeleri birinci dizeyi, ikinci kelimeleri ikinci dizeyi verir… (gibi)
.Sanma şâhım herkesi sen sâdıkâne yâr olur
Herkesi sen dost mu sandın belki ol ağyâr olur
Sâdıkâne belki ol bu âlemde dildâr olur
Yâr olur ağyâr olur dildâr olur serdâr olur.
03.07.2024