ANILAR

Sene 1955. Gündüzlü Köyünde düğün var. Babam davetli. Babam ile düğüne gidiyoruz.

Babam bonkör adamdı. Bahşişi bol verirdi. Davulcular, babamın geldiğini haber almışlar. Düğün evine yaklaşmak üzereydik, davullar gümbürdemeye başladı. Babamı karşılıyor. Düğün evine kadar babamı takip ettiler. Davul sesinden kulaklarım çınlıyordu.

Yemekler yendi. Oyunlar oynandı. Gelin almaya gidecekler saptanıyor. Babama ''ben de geleyim'' dedim. ''Uzakta oğlum, Orduya gideceğiz'' dedi. İkna etmeyi başardım.

Gündüzlü Köyünden yürüme Ulubeye geldik. Ulubey-Ordu arası 24 Km. Kaymazların kamyondan bozma otobüsüne bindik. İlk defa otobüse biniyorum. Heyecandan titriyorum. Babamın yanından ayrılmıyorum.

Eskipazardaki, Genç Petrolün olduğu yerde, düz ve boş bir arazi vardı. Otobüsü oraya park ettiler. Yürüme, Karacaömer Köyüne gelin almaya gidiyoruz. Köhne, yıkık-dökük bir eve ulaştık. Silahlar çekildi. Evin bacasına hedef alıp, ateş ediliyor. Babam beni, uzakta tutmaya çalışıyor. Bir süre sonra, evin bacası delik-deşik oldu. Davullar gümbürdüyor.

Gelini ata bindirdiler. Gelin ağlıyor. Başına, kırmızı duvak koydular. Patika yoldan, otobüsün olduğu yere doğru geliyoruz. Küçük olduğum için geriden takip ediyorum.

Karacaömer Cami yanını geçtik. Yol üzerinde güzel bir ev var. Evin bahçesinde armutlar ''al beni'' diyor. Dayanamadım, telin altından sürünerek girdim. Armutlardan birkaç tanesini cebime koydum. Birisini yiyorum.

Adamın biri çıkageldi. Belli ki armutların sahibi. Hemen elimdekini yere attım. Ceplerimdekini de çıkarıyorum, yere atacam. Adam ''Korkma oğlum, armutları atma, afiyetle ye'' diyerek, yere attığımı alıp bana uzattı.

Suçluydum. Hiç sesim çıkmadı. Bu kez telin üstünden atlayarak, elimde armut, yola koyuldum. Baktım ki babam beni bekliyor. Yüreğim güm-güm ediyor. Durumu babama anlattım. Babam ''bir daha izin almadan kimsenin bahçesine girme'' diyerek bana kızdı.

Aradan 25 yıl geçti. Kadere bakın ki, Karacaömer köyünde bahçe sahibi oldum. Bahçemde, müthiş armut ağaçları var. Yolda geçene ''Al beni'' diyor.

Yine armut mevsimi. Adamın biri, benim armut ağacına çıkmış topluyor. Hiç sesim çıkmadı. Armut toplayan adam beni gördü. Elinde sepet geldi. Yıllar önce, benim yaşadığım tedirginliği yaşıyor.

''Merhaba bekçi efendi'' diyerek söze başladı. ''Armut toplamak için Şinasi Beyden izin aldım'' demez mi. Belli ki beni tanımıyor. ''Şinasi Beyden izin aldığına göre mesele yok'' diyerek adamı yolcu ettim.

Karacaömer Köyünün armutları baldan tatlıdır. Yoldan geçene ''al beni'' diyor. Benim bahçedeki armutları yemek için izin almak gerekmiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.