AKILLI TELEFON VE WHATSAPP Prof. Dr. Salih Şimşek
- Usta be!
- Evet?
- Boşta kaldım.
- Niye?
- Sebep yok ki…
- Eeee?
- Ne yapmamı istersin?
- Bana bir tavsiyede bulunsan?
- Ne gibi?
- Yani can sıkıntımı giderecek ve beni meşgul edecek bir iş söylesen?
- İşten çok ne var ki?
- Mesela?
- Paralı mı olsun, yoksa parasız mı?
- Halen çalışan 10 tane asgari ücretlinin, bir ayda aldığını ben bir ayda alıyorum. Onun için para mühim değil…
- Yani hobi olarak bir şey, öyle mi?
- Tamamen öyle…
- O zaman çok kolay?
- Yani?
- Bir WHATSUP grubu kur!
- O da ne demek?
- Bilmiyor musun?
- Hayır!
- Akıllı telefonun var mı?
- Akılsız olan herkesin o telefonu var, bende de var.
- İyi o zaman…
- Eee?
- Ben seni ona ekleyeyim. Adı da ‘Sakara Kadim Dostları’ olsun.
- Ben Sakara’da değilim ki?
- Olsun! Eskiden oradaydın ya… Aradan 20 sene geçse de, yarım asır geçse de unutmamışsındır oraları ve oradaki eski ve kadim (!) dostlarını (!)…
- Evet. Mümkün değil tabi… En saf ve samimi günlerim orada geçti.
- Onun için adını öyle koydum grubun.
- Orada ne yapacağım?
- Şimdiye kadar belki 20 senedir görmediğin insanlara fotoğraf gönderecek ve onlarla mutlu olacaksın.
- Peki, görmesini istemediklerim olursa?
- Onlar kendiliğinden terk ederler grubu…
- Eeee?
- Sen de kalanlarla sürekli olarak nostaljik fotoğraflar paylaşır, gününü gün edersin. Böylece sıkılmamış da olursun.
- Ama bazı arkadaşlar bana ‘sen yokken o köprünün altından çok su geçti, sen sür eşeğini Niğde’ye’ derlerse?
- O zaman da sen eşeğini, Sakara’dan Niğde’ye yöneltirsin.
- Orada çok mu eşek var?
- Her yerde olduğu gibi orada da elbette var… Ama onlardan, en çok o WHATSUP grubunun adının verildiği yerde var. Adamlar Sakara’yı kurtardılar, ama üzerinden inmeye hiç niyetleri yok… 20 yıldır görmeseler de, orayı ve Sakara eşeklerini seviyorlar…
- Usta sen ne diyorsun?
- Anlamıyor musun?
- Anlıyorum anlamasına da…
- Eeee?
- Bunlar ne biçim sözler?
- Sen istemedin mi bunları?
- Bunları istemedim ki…
- Ne istedin peki?
- Meşgul olacak bir iş…
- Ben de tam onu tarif ettim sana… Kötü mü oldu yani…
- Öfff, usta be! Ben sonra senin eşref saatinde geleyim.
- Sen bilirsin.