Prof. Dr. Salih ŞİMŞEK
Ahlâk-Sızlık Üzerine
Bilenler bilir, akademisyenler, yaptıkları pek çok çalışmayı, somut neticeler alındığı için, anketlere dayandırırlar. Bu sebepten akademik dünyada pek çok anket düzenleme ve değerlendirme yöntemleri oluşturulmuştur. Seyyah’ın da serde akademisyenlik olduğu için bu hafta bir anket düzenlemeye karar vermiş. Anket sorusu sorulmuş, cevaplar alınmış ama değerlendirmeye tabi tutulup bir sonuca ulaşılmamış. Şimdi bu anketin sorusunu sizlere arz edecek ve sadece aldığı cevapları sunacaktır. Toplu olarak çıkan sonucu da artık sizler değerlendirin. Günün anket sorusu şöyleydi: Ahlâksızlar, acaba ‘ahlâksız’ olduklarının farkında mıdırlar?
*Soru hatalı… ‘Ahlâk tanımı’ olmadan nasıl cevap verilebilir ki?
* Kime göre? Hangi grup veya meslek dalına göre?
* Ticari ahlâk mı? Sosyal ahlâk mı? Büyük-küçük ahlâkı mı? Yol ahlâkı mı? İnsani ilişkilerdeki ahlâk mı? İdeolojik ahlâk mı? Marksist, sosyalist veya kapitalist ahlâk mı? Dini açıdan ahlâk mı? Farklı dinlere göre ahlâk anlayışımı mı? Siyasi ahlâk mı? Bunlar açıklığa kavuşturulmadan sorunun doğru cevabı olmaz.
* Evettttt... Ama hınzırlıklarından saf rolünü oynarlar. Elbette farkındadır. Çünkü ahlâksızlığı meslek edinmişlerdir ve normal görürler. Yoksa yapmış oldukları hayâsızlığı ‘zafer’ diye taçlandırırlar mıydı?
* Hayır, hayır… Balıklar nasıl ki suda olduklarını ve ancak orada yaşayabildiklerini bilmiyorlarsa, ahlâksızlar da ahlâksız olduklarını bilmezler. Farkında olsalar yapmazlar ki… Onların fıtratında olduğu için kendilerini normal vatandaş gibi görürler.
* Kaset ile gelmek ahlâksızlıktır. Farkında olsa idi eğer, o koltuğu işgal etmezdi.
* Bence değiller. Çünkü herkes kendini mükemmel olarak görüyor. Farkında olmak, ahlâk gerektirir.
* Özür ile… Fahişeler yaptıkları eylemin 'fahişelik' olduğunu bilirler mi?
* Fahişeler yaptıkları eylemin fahişelik olduğunu kabul etmezler, hayatlarını sürdürmek için ‘normal bir iş’ olarak kabul ederler.
* Hocam kesinlikle bilirler. Bizimkinde durum farklı… Aklını da kiraya vermiş.
* Farkındalar… Evet, evet… Kesinlikle farkında olduklarından eminim.
* ‘Güzel ahlâkı’ kaybettikten sonra geriye ne kaldı? Ölçü olarak neyi almışsa ona göre muhakeme eder. Kendisine göre doğruları vardır.
* Tatbiki farkındalar. Hitler Yahudileri, Stalin Kırım Türklerini, Amerikalı beyazlar Kızılderilileri kendi ahlâki bakışı ile yok ettiler. Fahişeler garibandır. Onlar ahlâklarını değil bedenlerini teslim eder. Bedenleri teslim alanlar da, ‘Allah bereket versin’ derler... Hem de ahlâksızca…
* Dizilerde bu konuda çok fazla telkinler var… Kız, nikâhsız ilişkiye girip gayrimeşru hamiledir. Annesi onu teskin eder; ‘üzülme kızım sen utanılacak bir şey yapmadın’ der.
* Onlar öyle bir kavram tanımıyorlar, topluma kızıyorlar ve neden bize, ‘ahlâklı-ahlâksız diye ayırımcılık yapıyorsunuz’ diyorlar.
* Yaptıkları eyleme göre değişir. Sözgelimi fahişe yemek yerken fahişedir ancak yaptığı iş karın doyurmaktır. Birde karnı hiç doymayan, doymak için de habire fahişelik yapan fahişler var onlar bacaklarını açar ve o sırada ellerinde tabak sütlaçlarını kaşıklamaya devam eder en tehlikeliler de onlardır. Gümüş sırtlı kol düğmeli Arizona fahişeleri. Onlardan uzak durmak gerekir.
* Kendi kişiliklerini mukayese edecekleri, karşı tutum/davranış/zihniyet/inanç olduğu sürece elbette yerini, seviyesini, kişiliğini çok iyi bilecektir...