Adına gölge mi düşecekti
kan mı dökülecekti o kutsal zamanında
oysa
oysa ne umutlarlan sana kavuşma hayalleri kurmuştuk
barış ve adalet ayı olacaktın
gölgesi olmayacaktı zulmün
analar ağlamayacaktı
gelinler yas bağlamayacaktı
fişek gibi delikanlılar geldikleri toprağa haksızlıklan dönmeyecekti
nuruna gölge düştü
baharına fırtına çalındı
yüzüne saygısızlık işlenildi
ey mazlumların umut sabahı Şehr-ü Ramazan...
Aydınlan
ey nurlu yarınların umut sabahı
aydınlan
ey çaresizlerin penahı
kötümserlik diz boyu
artık
yetmiyor mu
zülmetin koyu zülmeti
hesabı olmaz mı
sinene koşan mazlumun mazlumiyeti
ve
insanlığı sömüren
inançsızlığın süfli zilleti
mevki makamların ateşgede-i azameti
illa
gelecektir
birgün
o baharı adaletin tecelli-i azameti
halen vahşet işleniliyor
hayat ne zaman adaletten bahsedecek
hayvanlar ne zaman bombaylan parçalanılmayacak
gölgeler ne zaman rahat olacak
zülmetin nurlu sabahı Şehr-ü Ramazan...
Karanlıklar
bürümüş sinesini karanlık yapanları
dünya sevgisi
ile
kendini ölümsüz sananları
hesabı çetin olacak
mağrurun
fasıkın
münafıkın
siyasete dini alet edeceklerin
adalete gölge düşürenlerin
insanlığı köle gören patroncukların
Allah'ın verdiği özgürlüğe gölge düşürenlerin
barış ve kardeşliğin sembolü ayda saltanat için canlıların kıyımına sebep olanların
hesabı tek tek sorulmaz mı Şehr-ü Ramazan...