Mustafa Cemal TOMAR
ACI GERÇEKLER
ACI GERÇEKLER
Bazı şeyler sonuç itibarıylâ acı da olsa gerçektir. Sonucuna katlanmak zorundasınız. Bu gerçekler halk arasında pek bilinmez, ancak yaşayanlar bilir. Ben meselâ yaşadım da ondan bilirim. Deseler bana inanmazdım. Örnekler vererek konuyu biraz irdeliyelim.
İlkokul birinci sınıf öğretmeni olduğunuzu düşününüz. 7 yaşında bir öğrencinize velisi, çocuğuna; " öğretmen seni dövdü mü? " diye sorsa, çocuk da " evet" cevabını verse suç sabit olmuştur demektir. Hakimin karşısına çıkıp "ben yılların öğretmeniyim, böyle bir şey gerçekten yapmadım" deseniz bile çocuğun dediğine inanılır ve ceza alırsınız.
Öğrenci velisi burada çocuğa "suca odaklı" soru soruyor. Şöyle sorsa meselâ " öğretmen seni seviyor mu?" muhtemelen cevap evet olacaktır. Gün içerisinde öğretmenler öğrencilere kızsalar da bu kızma duygusu kısa sürecektir. Biraz sonra öğretmenlerimiz sevgi emaresi göstereceklerdir. Kaldı ki öğretmenin öğrencisine kızması, kendi nefsi için değil, çocuğun başarılı olması içindir. Fakat bazı veliler bunu farkedemiyorlar.
Bir başka misal verelim. Öğtetmen çocuğa derse odaklansın diyerekten hafiften biraz da kızar gibi yaparak sırtına dokunsa, çocuk da o hareketi dövme gibi algılasa, sonra evdeki ebeveyne "öğretmen beni dövdü" dese, siz de öğretmen olarak "hayır" deseniz, sizce veli kime inanır? Elbette çocuğuna inanır. Çünkü çocuğu yalan konuşmaz ama öğretmen yalan konuşmuş oluyor.
Ne kadar acı bir durum; yalan söyleyen öğretmene yalan söylemeyen öğrenciyi teslim etmek bir çelişki değil midir? Madem öğretmenin söylediğine, beyanına yalan diyorsun o halde çocuğunu nasıl böyle öğretmene teslim ediyorsun. Böyle bir manzara karşısında veli savcılığa gitse öğretmen ceza alır. Türk hukuk sisteminde "kadın ve çocuk masum kabul edilerek beyanları esas alınır" iddialarını ispatlamakla mükellef değildirler. "At çamuru,izi kalsın" misali. Onun için bir memlekette en önemli şey, tarafsız ve adil bir hukuk sistemidir.
Türkiye'de eğitim- öğretim kalitesi beğenmediği İran'ın bile gerisinde kalmıştır. Öğretmenleri öğrencilere ve velilere ezdirirseniz olacağı budur. Bu şartlarda öğretmenlik yapmak çok zordur. Öğrencilerden daha çok velilerle uğraşıyoruz desem yanlış söylemiş olmam. Ayrıca öğretmenin hiç bir yerkisi de yoktur. Bu şartlarda öğretmenlik yapmak zordur.
Temsilde hata olmasın. Yarım ekmek veriyorsun elime, yeme, bütün ekmek veriyorsun kesme, bir de karnını doyur diyorsun. Nasıl karnımı doyuracağım? Bileniniz var mı? Açıklama yapmasını beklerim.
Ülkemizde günden güne patlak veren pek çok olay olmaktadır. Bunlardan birçoğu cinayet, birçoğu kavga halinde seyir etmektedir. Olaylar sırasında, olay yerinde bulunan herkes de şahit olarak dinlenir. Şahitler, daha çok savcılıkta yapılan sorgularda dinlenen kişilerdir. Olay yerinde gördüğü olaylara şahit olan kişiler, küçük ya da büyük dinlenebilir. 18 yaş altı çocuklardan da ne gördüklerine dair bilgi alınabilir fakat mahkemeye çıkarılmazlar. Çocukların psikolojisi açısından bu durum sakıncalıdır. Bu yüzden, mahkemede 18 yaş altı şahitliği geçersizdir.
Görüldüğü üzere 18 yaş altı çocukların şahitliği kabul edilmediği halde, okuldaki beyanı esas kabul ediliyor. Bu durum başlı başına bir çelişki değil midir?
Diğer bir hukuk " kadının beyanı esastır" diyor. Beyanını ispatla demiyor. Bu madde 6284 sayılı ailenin korunması ve kadına karşı şiddetin önlenmesine dair kanun'da yer alan bir maddedir. Erkek o fiili işlemediğine dair deliller sunar ve ispatlarsa kurtulabiliyormuş. Kadın sokakta bana gözüyle taciz etti dese, bu iddianın doğru olmadığını nasıl ispat edebilirsin.
Hani kadın erkek eşitliği vardı, kanun önünde her yurttaş eşitti. Birine bir suç isnad eder de ispatlayamayana "müfteri" deniliyordu ya! Ne oldu bunlar?
Bu sözleşmenin amacı Türk ailesinin içine dinamit koymaktır, aileyi parçalamak tır, başka bir şey değildir. Bu madde yürürlüğe girdikten sonra iki milyondan fazla aile boşandı, kadına şiddet arttı, kadınların erkeklere karşı iftiraları arttı hatta " şu kadar para vermezsen sana iftira atar içeriye attırırım" diyecek kadar ileriye giden kadınlar da var.
Finansmanı dış kaynaklı onlarca LGPT dernekleri kurulmuş, bunların görevi Türk aile yapısını bozmaktır. Her ay bağlı bulundukları kuruluşlara rapor sunuyorlar.
Çok yuva yıktıklarında ödüller alıyorlar. Bilinsin istedim.
Velhasıl insanlar arasında adalet ve hukuk eşitliği sağlanmadan, öğretmenlerimizin yetkileri ve itibarları olması gereken seviyeye çıkarılmadan, eğitimi ve öğretimi çağdaş uygarlık seviyesine ulaştırmada gerçek manada kalkınmamız mümkün değildir. Sağlıkla kalın.
05.11.2023
M. Cemal TOMAR