İbrahim Halil ER
27 MAYIS DARBESİ'NİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
27 Mayıs darbesi sol kesimin öve öve bitiremediği bir darbe olmuştur. Çünkü onlara göre dinci muhafazakar bir iktidar sona ermiştir. Geleneksel olarak solun özgürlük ve insan haklarını dikkate aldığı düşüncesi Türkiye’de dikkate alınmamaktadır. Türkiye’de özgürlükler ve insan hakları hep ideolojik eksenli bakılır ve sol hareketler sistemi meşrulaştırma aracı olarak kullanılmıştır. Bu sistem, din karşıtı bir söylem üzerine oturmuş bir sistemdir. Halkın değerlerine yabancılaşmış ve halkı batı değerleriyle donatarak batının gönüllü sömürgesi haline getirmeyi kendisine vazife olarak bilmiş, bunu çağdaşlık olarak yorumlamıştır.
Sol hareketler 27 Mayıs darbesini Menderes hükümetinin antidemokratik hareketlerine karşı bir özgürlük hareketi olarak selamlarken, aslında Tek parti diktası dönemini ve bu dönemdeki halka tepeden bakan jakoben yönünü özlemiştir.
Sol cenahtan 27 Mayıs’ın gerekçesi bu şekilde anlatılırken sağ ve muhafazakar cenah ise menderes hükümetinin chp iktidarının antidemokratik uygulamalarını düzeltmeye hatta Türkçeye çevrilen ezanın tekrar asli diline döndürülmeye ismet inönü’nün ve arkasındaki güçlerin tepki gösterdiğini beyan eder. Ama sağ cenah buna rağmen Menderes dönemine yeterince sahip çıkamamış, dönemin tarihsel araştırmalarını yapamamıştır. Bu durum da sağ cenahtaki entelektüel kısırlığı göstermesi açısından önemlidir. Hatta Demokrat partinin manevi mirasçısı olduğunu iddia eden adalet partisi gibi partiler bile bu dönemin araştırılması mağdurların haklarının verilmesi ve halka anlatılması konusunda pasif davranmış, sadece mirasın üzerine konarak siyasi rant elde etmiştir. Ülkemizdeki halk sağ duyusu ile bu döneme ve menderese önem vermiştir.
27 Mayıs ihtilali maalesef ideolojik parantezin dışına çıkılarak tarafsız bir şekilde incelenmemiştir. Sol hareketler, bir başbakan’ın idam edilmiş olmasına rağmen bu darbeyi alkışlarken aslında ne kadar totaliter olduklarını, özgürlük derken ne kadar özgürlüğe karşı olduğunu, baskı derken ilk fırsatta askeri darbelere sığındığını göstermesi açısından turnusol işlevini göstermiştir.
Sol’un askeri darbelerden medet umması, onların halkla kaynaşmadığını ve halktan bir taban oluşturamadıklarını bunun yerine belli kurumlarda güçlenerek yönetimi ele geçirmeye çalıştığını göstermektedir.
27 Mayıs Türkiye tarihinin ilk askeri darbesi olması ve askeri darbeler geleneğini başlatması açısından da önemlidir.
Artık askerler veya iktidara seçimle gelme olasılığını kaybedenler gayri meşru yollara tevasül etmeyi çağdaşlık olarak göreceklerdir. Bundan sonra her on yılda bir darbeler oluşacaktır. Hatta son 28 şubat post modern darbesi ile şekil bile değiştirecektir. Türkiye’nin gelişiminin önünü kesen ve ülkenin kaynaklarının belli bir kesime peşkeş çekilmesini sağlayan süreçtir darbeler.
Son darbe teşebbüsü de 27 nisan e muhtırası ile yapılmaya kalkışıldı. Bu darbeye karşı AK Parti hükümetinin yiğitçe durması ordudaki darbecilik geleneğinin artık bittiğini gösterdi. Ardından 15 temmuz darbe teşebbüsüne karşı halkın direnmesi de halkın artık bilinçlendiğini ve askeri vesayete geçit vermediğini göstermesi tüm darbe heveslilerin heveslerini kursaklarında bırakmış oldu.
Ülkemiz siyasi erki ve halkı ile artık bilinçlenmiş ve birilerin sürekli ülkeyi silah zoruyla geriye itmesine artık seyirci kalınmaması gerektiğini anladı.